Gerçek olduğuna inanmayacağınız 10 hastalık

Haberleri —



İşte o en tuhaf 10 hastalık şunlar.


1 – KURTADAM SENDROMU

Kurtadam sendromu Hipertrichosis ya da Ambras Sendromu olarak da biliniyor. Adından da anlaşılacağı gibi bu hastalığa yakalananlar birçok mitolojide yer alan kurtadamlara benziyor. Hastalığa genetik bir bozukluğun geliştirdiği deri anomalileri neden olurken, hastalarda avuç içi ve ayak tabanları dışında aşırı tüylenme görülüyor. Özellikle yüzde ve kulaklardaki tüylenme hastalara “kurtadamsı” bir görünüm kazandırıyor. 

Üçgen bir surat, toparlak burun ve diş dökülmeleri de bu hastalığa eşlik edebiliyor. Çok nadir olarak görülen bir hastalığın eski çağlardan beri varlığı biliniyor. Son dönemlerde görülen iki vakada vücuda testestoron enjekte edilmesiyle hastalık tedavi edilebildi. 


2- PROSOPAGNOSIA (Yüz Körlüğü)

Prosopagnosia, Yunanca yüz anlamına gelen “prosopo” ile inkar anlamına gelen “agnosia” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş bir terim. Ağırlıklı olarak beyne direkt darbe, beyin tümörü ve beyin kanaması gibi etkenlerin sonucu olarak ortaya çıkıyor. 

Bu hastalığa yakalanan insanlar görme yetenekleri mükemmel olsa da karşısındaki insanların yüzlerini bulanık olarak görebiliyor. Düzgün görse de yüzdeki mimik ve ifadelerin ne anlama geldiğini ayırt edemiyor. Hatta bazı durumlarda kişi kendi yüzünü dahi aynada tanıyamıyor. 

Hastalığa beynin arka alt kesimindeki amgyla bölgesinde yaşanan bir travma ya da şekil bozukluklarının neden olduğu düşünülüyor. 

Tedavisi yok ancak güçlü terapi yöntemleriyle hasta bu duruma alışık şekilde yaşayabiliyor. 


3- UYUYAN GÜZEL SENDROMU 

(Kleine-Levin Sendromu)

Bir tür nörolojik hastalık olarak Uyuyan Güzel Sendromu’nda hastalar günde 20 saat uyuyabiliyor. Ağır vakalarda uyku süresi günler, çok nadir durumlarda ise haftalarla ölçülüyor. Bu sendromu taşıyanlar uykuda olmadıkları zaman çok fazla yemek yeme, çocuk gibi davranma, halüsinasyonlar görme gibi tuhaf davranışlara sahipler. 

Hastalığa yakalananlar haftalarca uyusalar da sanki 8 saat uyuyup kalkmış gibi hissediyor. Anıları da giderek silikleşen bireylerde hastalığı neyin tetiklediği belli değil. Genellikle ergenlikte ortaya çıkıyor ve nadiren kendi kendine kaybolabiliyor. 

Adı her ne kadar Uyuyan Güzel Sendromu olsa da bu hastalığa yakalananların yüzde 70’i erkek. Hastalığın tedavisi yok.  


4- DELİ DANA HASTALIÐI

Ortayaşlı okuyucularımızın kesinlikle bildiği bu hastalık 1980’lerin ikinci yarısında İngiltere’deki salgınlar adını duyurmuştu. “Deli Dana” olarak adlandırılan hastalık adını hasta ineklerin tuhaf, saldırgan davranışlar sergilemesinden almıştır. 

Bu hastalığı taşıyan hayvanların etinin iyi pişirilmeden yenmesi sonucu insanlara geçen Deli Dana, ölümcül bir beyin dejenerasyonuna neden oluyor. İnsanlar arasında bulaşıcı olmayan hastalığa halen nadir de olsa rastlanıyor. 

Hastalığın ilginç tarafı bazen bu hastalığa neden olan proteinin vücuda girmesinden yıllar sonra ilk belirtiler görülebiliyor. Belirtiler bir kez görüldükten sonra beyin hızlı bir şekilde yaşlanıyor ve 6-12 ayda tüm fiziksel ve mental yetenekler kaybolup hastayı ölüme götürüyor. 


5- BAŞKASININ ELİ SENDROMU

Bu hastalığa yakalananlar klinik olarak mükemmel durumdaki uzuvlarını kontrol edemezler. Genelde tek bir eli etkileyen bu sendromda hastalar etkilenen uzvun kendi vücutlarının bir parçası olmadığını düşünüyor. 

Ağırlıklı olarak beyinde görülen anatomik bozukluk, beyin kanaması, beyin tümörü ve ya nörolojik hastalıklar sonucu ortaya çıkan bu sendrom hiçbir geçerli etki olmadan da davranışsal bir bozukluk olarak da görülebiliyor. Ve bazı korku filmlerindeki gibi kendi elleri bazen hastaları boğmaya çalışabiliyor. Psikoterapi ile tedavi edilebiliyor. 

Hatta zaman zaman deneylerde bazı bireylerin bir eli sürekli olarak diğer elin yaptığı işi engellemeye çalışıyor. Ya da uykuda bir el bir anda hastayı uyandırabiliyor. 

Bu hastalık bazı bireyler için yaşamı o kadar çekilmez hale getiriyor ki uzuvlarını kestirmek zorunda kalabiliyorlar. Tabii bu dünyada çok az ülkede yasal. 


6- TAŞ ADAM HASTALIÐI

Adından da anlaşılacağı gibi Taş Adam Hastalığı, vücudun bağları, tendonları  ve hatta kırmızı kaslarının kemikleşmesi sonucu ortaya çıkan bir sendrom. Genelde doğumun hemen ardından fark edilen bu hastalığa yakalananların büyük ayak ve el parmakları olduğu ve eklemlerinin normalden büyük olduğu görülüyor. Zamanla kasların tümünü etkileyen kemikleşme hareket etmeyi imkansız hale getiriyor. 

Hastalığa genetik bir mutasyon neden oluyor. Anormal şekilde oluşan kemikler ilk olarak 10 yaşından itibaren belirti vermeye başlıyor. Gövdede, omurga çevresinde başlayan yeni kemik oluşumu daha sonra tüm vücuda yayılıyor. 

Bu hastalık sadece kalp, dil, diyafram kası gibi kaslarda gelişmiyor. Bilinen bir tedavisi yok. 


7- TAKLİTÇİ SENDROMU

Genelde başarılı insanlarda görülen bu sendromun görüldüğü hastaların çoğunluğu kadın. Kendilerini hayatlarında geldiklerini noktalar için yeterli görmeyen hastalar zamanlar kendilerini başka bir hayatı taklit eden biri olarak görmeye başlıyor. Başarılarını başkalarının hatalarına ya da sadece şansa bağlayan hastalar, yeteneklerinin de başkaları tarafından çok abartıldığını ve bu nedenle sivrildiklerini düşünüyor. 


8- YÜRÜYEN ÖLÜ SENDROMU

1880’de nörolog Jules Cotard tarafından tanımlanan bu hastalık aynı zamanda Cotard Sendromu olarak da adlandırılıyor. Psikolojik bir durum olan Yürüyen Ölü Sendromu, kişinin kendini ölü ya da ruhsuz, ya da vücudunun bir parçasının eksik olduğuna inandırmasıyla ortaya çıkıyor. 

Bu hastalığa yakalananlar dünyanın ve çevresindeki insanların gerçekliğinden şüphe duyar ve bir rüyada yaşadıklarını düşünebilirler. Bazen de herkes ölmüştür, kimse bu durumun farkında değildir. 

Eğer kişi kendini dış etkiye kapatmışsa, yardım kabul etmiyorsa vakaların çoğu intiharla sonuçlanır. 


9- ET YİYEN BAKTERİ

Açık yaraların hijyen şekilde tedavi edilmemesi sonucu vücuda bulaşan bir bakteri türü fascia olarak adlandırılan yumuşak dokuyu tahrip ederek ölüme dahi yol açabiliyor. Her ne kadar bu duruma bir dizi bakteri neden olsa da ağırlıklı olarak Streptococcus bakterisi et yiyen bakteri olarak biliniyor. 

Hastalık erken fark edildiği taktirde ameliyat ve antibiyotik tedavisiyle iyileştirilebiliyor. Ancak kurbanlar genelde etkilenen uzuvlarını tedavi sürecinde kaybediyor. 

Nadir görülüyor desek de her sene 2 bin 500 kişi bu hastalık sonucu hayatını kaybediyor. Açık yaralanmalarla sonuçlanabilecek işlerde çalışanlar, gezginler en önemli risk grupları arasında yer alıyor. 


10- ALİCE HARİKALAR DİYARINDA SENDROMU

1955 yılında Kanada Tıp Derneği tarafından adlandırılan sendroma sahip olan hastalar ağırlıklı olarak sara ve migren hastalarından oluşuyor. Hastalığın görme kabiliyetine etki etmesi sonucu tuhaf bir şekilde vücudun bazı parçaları olduğundan daha uzun ya da kısa görülebiliyor. Bu sendrom sonucunda hastalar çevrelerindeki insanları masal kahramanları gibi tuhaf şekillerde algılıyor. 

Örneğin kişi yanındaki birini dev olarak görüp onun evin kapısından nasıl çıkacağı, ya da hareket edince evin yıkılacağı gibi düşüncelere kapılıyor. 


DOÐAN BARIŞ ABBASOÐLU

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.