Gerillalaşmada ısrar

Forum Haberleri —

.

.

  • 15 Ağustos 1984’ten günümüze Kürtler, 36 yıllık silahlı direnişle Ortadoğu’da askeri ve siyasi olarak önemli bir aktör haline geldiler. Bu aktör olma durumu önümüzdeki süreçte kendisini daha fazla herkese hissettirecektir. Artık hiçbir güç Kürt özgürlük gerillası ve silahlı gücünü hesaba katmadan yeni denklemler kuramaz.

Rohat BARAN

Bundan 36 yıl önce, 15 Ağustos 1984 günü, Komutan Agit (Mahsum Korkmaz) öncülüğünde planlaması yapılan, örgütlendirilen ve bizzat kendisinin de içinde yer aldığı bir grup gerilla Eruh ve Şemdinli’ye baskın düzenledi; PKK, TC devletinin soykırımcı zihniyet ve politikalarına karşı açık silahlı direnişi HRK (Hêza Rizgariya Kurdistan) ismiyle başlattı. 1972’de Mamak Cezaevi’nde Önder Apo’nun ‘Kürdistan Sömürgedir’ düşüncesiyle filizlenen, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi başta olmak üzere o dönemin Üniversitelerinde aydın-yurtsever öğrenciler içinde grup olarak gün geçtikçe gelişip fideleşen, 1978’de PKK’yle partileşme sürecinde tüzüğüne konan silahlı mücadele direniş tarzı bu tarihsel adımla özüne göre bir biçim, somutluk kazanmış oldu. 12 Eylül askeri faşist darbesi koşullarında büyük ölüm orucu direnişine öncülük eden Hayri Durmuş’un ‘Kürdistan’da bu halk için mücadele edeceğini söyleyenler silahlı mücadeleyi esas almalıdırlar; silahlı direniş olmadan sömürgecilik asla yenilgiye uğratılamaz’ talimatı ve vasiyeti böylece yerine getirilmiş oldu.

Her anı destansı kahramanlıklarla süren ve Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu halklarına umut ışığı olan 36 yıllık süre içinde on binlerce özgürlük savaşçısı, gerillası yaşamını yitirdi. Kökü kurutulmak istenen Kürt halkına yaşam suyu oldu, damarlarında dolaştı ve can verdi. Tıpkı Kürdistan coğrafyasına ruh veren Dicle ve Fırat gibi gerillalaşarak deniz olup yeni yaşamı yarattılar.

Kimler bu halkına can verme direnişine koşmadı ki! Gerillalaşmak, halkı için rahtını beline takıp silah kuşanmak, oluşmuş kini mermilerle boşaltmak bir özlem, bir hayal, bir umut oldu. Gerillalaşmak, neredeyse tüm Kürt gençleri için Güneş Ülkesindeki olmayan yerin yaratıcılığını ve savunuculuğunu yapmaktan öte kutsal ve önemli görüldü. Onun için de silahlı direnişi yürütmenin adı olan gerillalaşmaya koştu. Toprağına, suyuna, havasına ve insanına aşık insanların her biri bir yaş grubundaydı, her biri bir toplumsal gerçeklikten geliyordu, her birinin ayrı ayrı çektiği acıları vardı, ama özlem aynıydı. Kürdistan! Özgürlük! Eşitlik! Adalet!

Bu özlemlerle dağlara, gerillalaşmaya koşanların bazısı 20’sinde yiğit genç kadınlar ve delikanlı erkeklerdi. Bazısı biraz daha büyük ya da azıcık daha genç… Hangisinin ismini yazsan diğerleri eksik kalacak! Şiyar mı, Şilan mı, Agit mi, Hebun mu, Deniz mi? Binlercesi… Belki de Mam Zeki, Atakan ya da Sarı İbrahim arkadaşları anmak, onların yaşam ve mücadelesini araştırmak bile diğer tüm ismi yazılamayanları anlamak açısından öğretici olur.

Mam Zeki: Êzîdîler başta olmak üzere tüm Kürt halkının 70’e merdiveni dayamış, ama hep canlı, hep dinamik, hep güler yüzlü ve hep halkına hizmet etmek isteyen bir durumdaydı. Yaşamının önemli bir bölümünü gerillalıkla sürdürdü. Kürdistan coğrafyasının birçok yerine ayak bastı. Êzîdîlerin de tüm Kürtlerin de biricik amcası, Mam Zeki’siydi. Atakan arkadaş: bir teorisyen, filozof, tarihçi, hatip, hukukçu ve her şeyden önemlisi insan canlısı bir arkadaş, yoldaştı. Dersim’de gerçekleşen 38 katliamını gerçekleştirenlere karşı durup atalarının direnişçi kanıyla düşünsel olarak kendisini bir deryaya dönüştürdüğü gibi, tüm bu deryaların da ancak gerillacılıkla anlam bulacağını bildiğinden son anına kadar gerillalık ve silahlı direnişte ısrar etti.

Bu halk, bu coğrafya en güzel ve en değerli insanları, en bilge insanları bu 36 yıllık süre içinde bedel olarak verdi. 37. Yılda, sömürgeci güçler yıkılıp özgür ve demokratik yaşam kurulmayana kadar da özgürlük gerillası her zaman olacak ve direnişini sürdürme iddia ve kararlılığında olacak.

15 Ağustos büyük gerilla atılımını sadece iki ilçenin kontrolünü tümden ele geçirme, bazı subayların öldürülmesi ve askerlerin esir alınması süreci olarak ele almak esik bir tanımlama olur. Bazı Kürt sosyologlarının da dediği gibi ilk kurşun esas olarak kafalarda oluşturulmuş karakollara sıkılmıştır. Bu devlete karşı mücadele edilip kazanılabileceği konusunda özgüvenin oluşmasını sağlamıştır. Kürt kadınları, gençleri, yaşlıları bu umudu görmüş ve ona doğru yürümüştür.

TC, 15 Ağustos gerilla atılımı olmayana kadar Kürtlerin bir daha silahlı mücadele başlatacağına inanmıyordu. Çünkü son direnişi de bastırdığını ve hayali Kürdistan’ı Ağrı Dağına gömdüğünü, Kürtlerin gönüllü Türkleşmeye koştuğunu düşünüyordu. Dolayısıyla ilk kurşun Kürtlerin kafasındaki karakollara olduğu kadar, sömürgecilerin zihnindeki zindan ve hücrelere de, planlara da sıkılmıştır.

Kürtler 36 yıllık silahlı direnişle Ortadoğu’da askeri ve siyasi olarak önemli bir aktör haline geldiler. Bu aktör olma durumu önümüzdeki süreçte kendisini daha fazla herkese hissettirecektir. Artık hiçbir güç Kürt özgürlük gerillası ve silahlı gücünü hesaba katmadan yeni denklemler kuramaz. Kursa bile istediği sonuçları alamaz. Dünyanın süper hegemon güçlerinin bile karşısında çaresiz kaldığı DAİŞ gibi bir gücün tasfiyenin eşiğine getirilmesini, 15 Ağustos atılım ruhuyla şekillenen güçler sağladı. Tüm dünya bu gerçeği bilmektedir.

Bu güç sadece DAİŞ’e karşı değil, soykırımcı sömürgeciliği sürdürmek isteyen tüm statükocu güçlere karşı daha da aktif rol oynayacaktır.

21. yüzyıl, silahlı mücadele direnişini yaratan ve sürdüren Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Evet, Kürt halkı 36 yıl içinde büyük bedeller verdi, vermeye de devam edecektir. Ancak tüm dünyanın üzerinde hesaplar yaptığı bir coğrafyada kazanımları elde etmenin başka yolu yoktur.

Atakan Mahirler, Mam Zekiler bu bilinçle son nefeslerine kadar mücadele ettiler. Gençler ve kadınlar başta olmak üzere tüm Kürtler gerillanın öneminin farkında olacaklardır. Yeni bir gerillalaşma sürecini hamlesel düzeyde başlatmak herkesin sorumluluğunda olmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.