Güney’e beklenen saldırı
Forum Haberleri —
- Irak’ın kuzeyinde kıyamet kopuyor. Binlerce askerle Türk devleti işgali yaymak istiyor. Ama Irak’ı yönetmekten ve haklarını savunmaktan sorumlu olan Kazımi’den ses seda yok.
ZEKİ AKIL
Türk devleti geçen yıl Güney Kürdistan’a kapsamlı saldırılar başlattı. İlki Garê’yeydi. Bundan istediği sonucu alamadı. Gerillanın direnişiyle sarsıldı. Ancak düşmanlıktan ve gerillaya saldırmaktan vazgeçmedi. 23 Nisan’da daha kapsamlı bir planlamayla saldırıya geçti. Zap, Metîna, Avaşîn gibi bölgeleri ele geçirmek ve oralarda üsler kurarak Garê ve diğer stratejik alanlara doğru ilerlemek istiyordu. Oralarda başarılı olursa hedefleri Kandil vb yerlerdi. Özcesi hedef Güney Kürdistan’da gerillayı tasfiye etmek, Güney’e yerleşerek Kürtlerin bütün kazanımlarını ortadan kaldırmaktı. Tabi Güney’le yetinmeyeceklerdi. Hedefte Şengal ve Rojava da vardı. Kuzey Kürdistan’ı zaten ezmişim, denetime almışım, diyordu. Buna göre bütün Kürdistan, Türk devletinin “tek devlet, tek bayrak” stratejisine göre karanlıklara gömülecekti.
Erdoğan-Bahçeli faşist yönetimi geçen yıl sonuç almadı diye durmayacaktı. Bu iyi biliniyordu. Oradan çıkardığı derslerle daha büyük saldıracakları bekleniyordu. Nitekim beklendiği gibi soykırımcı işgalciler 14 Nisan’da ağır hava saldırılarıyla işgale başladılar. 17 Nisan’da da havadan indirmeler ve karadan ilerlemeyle önemli noktaları ele geçirmek istediler. Hedefleri yine Zap ve Avaşîn gibi bölgelerdi. Bu saldırılar için Irak hükümetiyle yoğun görüşmeler ve pazarlıklar yaptılar. Barzanilerle peş peşe görüştüler. Türk devleti onlardan destek almadan işgali gerçekleştiremezdi. Gerillanın direneceğini, hazırlık içinde olduğunu biliyordu.
Türk ordusunun saldırıları alışılagelmiş saldırı ve operasyonlar biçiminde görülürse bu büyük bir yanılgı olur. Pratik sahaya bakılırsa saldırılar zaten hiç durmadı. Hava saldırıları, topçu atışları günlük olarak devam ediyordu. Şengal ve Rojava sürekli saldırılara maruz kalıyordu. Ancak bu şekilde Kürt halkını yıldıramayacaklarını ve gerillaya geri adım attıramayacaklarını iyi biliyordular. Bu açıdan aylarca iç ve dış hazırlıklarını yaptılar. Özellikle KDP’yi daha fazla kendi savaş konseptlerine dahil etmeyi başardılar. ABD ve NATO’nun en azından olurunu aldılar. Dünya Ukrayna’yla uğraşırken ve Erdoğan büyük bir sahtekarlıkla arabuluculuk yapıyormuş, savaş istemiyormuş numaraları çekerken daha büyük bir savaşa hazırlandı.
Dikkat edilirse Irak savaş alanına çevrilmiş. Rojava, Suriye topraklarını işgal etmekle yetinmiyorlar. Aralıksız saldırılar devam ediyor. SİHA’larla insanlar katlediliyor. ABD, BM ve Avrupa’dan herhangi bir ses çıkmıyor. Başka devletlerin topraklarını işgal etmek, saldırı altında tutmak uluslararası hukuka uygun mudur? Bunu İran veya Rusya yapsaydı batı dünyası kıyameti koparırdı. Nitekim Ukrayna için bütün dünyayı Rusya’ya kapatmaya çalışıyorlar. Ukrayna’yı silahla dolduruyorlar. Milyarlarca dolar akıtıyorlar. Ama sıra Türk faşizmine gelince gayet anlayışlı oluyor, sırtını sıvazlıyor, destek veriyorlar. ABD, Türk devletine uçak satmama kararı almıştı. Tam da Ukrayna savaşı sırasında ABD dışişleri bakanlığı Türkiye’ye uçak satmak çıkarlarımızadır diye kongreye rapor gönderiyor. Türkiye’yi kendilerine yedekledikleri oranda bütün suçlarına göz yummaya veya desteklemeye hazırlar. Kürtler veya başka bir halk katliama mı uğramış, yıkım ve göçe mi zorlanmış, onlar için dert değil. Dünya kamuoyuna söyleyecekleri yalanları bulmakta zorlanmazlar, bu konularda gayet mahirler. Ne olacak ki, “PKK veya direnen Kürtler teröristtir, kendisini savunmak Türkiye’nin hakkıdır” deyip çıkarlar işin içinden. Bu dünyada Kürtlerin var olma ve yaşama hakkının ne önemi var ki!
Irak hükümeti, özellikle Mustafa Kazımi, Türkiye’nin memuru olmuş gibi davranıyor. Sözde Irak’ın başbakanıdır. Irak’ın kuzeyinde kıyamet kopuyor. Binlerce askerle Türk devleti işgali yaymak istiyor. Ama Irak’ı yönetmekten ve haklarını savunmaktan sorumlu olan Kazımi’den ses seda yok. Daha garip olanı ise Şengal gibi bir bölgeye acelesi varmış gibi tamda bu saldırı günlerinde kendisi asker gönderiyor. Şengal Irak için sorun değil. Az bir nüfus ve katliamlardan arta kalanlardan oluşuyor. Irak ordusu onları DAİŞ’ten korumadı. KDP’nin binlerce peşmergesi oradaydı. Güvenliği de onlar üstlenmişti. Onlar da Êzîdîleri savunmadı, kurşun sıkmadan geri çekildiler. Şengal, DAİŞ’in eline, insafına terk edildi. Şimdi KDP bir şey olmamış gibi Şengal’i ne olursa olsun ele geçirmek istiyor. Türk devletiyle birleşip Irak’a baskı yapıyorlar. Êzîdîler sadece yerleşim yerlerinde iç güvenliklerini kendileri üstlenmek istiyor. Irak sınırlarını kendisi zaten koruyor, iç ve dış politikasını yürütüyor. Êzîdîlerin bu konularda herhangi bir itirazları veya engellemeleri yok ki! O zaman Irak hükümetinin ne acelesi var ki, Êzîdîlerin üzerine asker gönderiyor? O sınırlara duvarlar örüyor?
Türk devleti Ortadoğu’da Kürt halkının tümüne karşı bir işgal ve tasfiye saldırısı yürütüyor. Dünyada da Kürt düşmanlığının öncülüğünü üstlenmiş. Zaten bunu sakladıkları da yok. Erdoğan, Rojava veya Irak, nerede olursa olsun onları yok edeceğiz, diyor. Bu açıdan Kürt halkı bulunduğu her yerde bu soykırımcı güce karşı topyekün bir direniş içinde olmalıdır. Barıştan ve halkların birliğinden yana olan demokrasi güçleri, bölge halkları da Kürt halkını yalnız bırakmamalı. İşgale ve faşizme karşı duruşta ortaklaşmalıdırlar.