Hakikatin peşinde koşan serüvenciler


MEHMET ZAHİT EKİNCİ / HELSİNBORG
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesini tüm Avrupa kıtasına ulaştırmak için „Öcalan Kütüphanesi-Öcalan ve Tüm Siyasi tutsaklara Özgürlük“ otobüsü 9 Ekim günü saat 15.00’te Strasbourg’da 11 özgürlük serüvencisi ile yola çıktı. Otobüste bulunan 11 kişinin yaşı ortalama 60 yaş üstündeydi. Bu 11 kişinin hepsi de Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde evlatlarını ya da en yakınlarını feda etmişlerdi. 78 yaşındaki Apê Ekrem yaşça en kıdemli olandı. Ama belki de en coşkulu olanda oydu. Çoğu ihtiyar denilebilecek olan bu insanların içinde tansiyon, kalp, şeker ya da prostat hastası olanlar vardı. Ama söz konusu Önderlikleri olunca hiçbiri bu hastalıkları kendisine dert edinmedi. Öcalan’ın fikirlerini herkese yaymanın heyecanı ile bir anda sanki bütün hastalıklar unutuluvermişti. Otobüs alkış ve zılgıtlarla yola koyuldu. Otobüste kimler yoktu ki; şehit yakınları, Êzîdî, kadınlar, sanatçılar vardı. Öcalan’ın fikirlerini taşıyan otobüsün ilk durağı Almanya’nın Stuttgart kenti oldu. Burada yapılan sokak etkinliklerinde Öcalan’ın felsefesini içeren broşür ve kitaplar gelip geçenlere dağıtıldı. Öcalanı tanıyanlar kadar tanımayanlar da çoktu.
Reqa Zaferi’nin ruhu Marsilya yollarında
Öcalan’ın özelikle ekoloji ve kadın ile ilgili düşünceleri insanların ilgisini çekiyordu. Özellikle anarşistlerin yogun bir ilgisi vardı. Otobüs sırasıyla Salzburg, Linz ve Viyana’dan sonra İsviçre’ye yolcu edildi. Avusturya’dan İsviçre’ye giderken yolda Katalan kadınları taşıyan bir otobüsle karşılaştıklarını belirtiyor Fatoş Göksungur. Göksungur, ilk günden bu yana otobüsle beraber yolculuk yapıyor. Katalan kadınların ilgisinin oldukça sevindirici olduğunu belirtiyor. Hepsinin Öcalan’ı yakından tanıdıklarını ve Kürt Kadın Mücadelesini yakından takip ettiklerini belirtiyor.Cenevre, Zürih ve Basel’de halkla ve dostlarla buluşmanın heyecanını yaşadıklarını ama organizelerdeki eksiklerin de gözardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Marsilya yolculuğunun Reqa’nın zaferine denk düştüğü için oldukça coşkulu geçmiş. “Marsilya konvoyu tek kelime ile muhteşemdi“ diyerek sevincini dile getiriyor Göksungur. Birçok yerde yerel temsilciler tarafından karşılandıklarını ve otobüse karşı yoğun bir ilgi ve sevginin oldugunu belirtiyor. Fransa turuna Rafael adlı bir gazetecinin de eşlik ettiğini belirtiyor. Daha sonrada İtalyan bir gazeteci olan Cosepe adında bir dostunda kendileri ile beraber Stockholm’a kadar kendilerine eşlik edecekmiş.
Heval sen misin?
Otobüs yolculuğuna biz de Hamburg’dan katılacağız. Otobüs Hamburg’da büyük bir sevgi gösterisi ile karşılanıyor. Gecikmeli olarak geldiginde insanlar merak ediyor. Bir gün öncesinde çıkan fırtına birçok tren seferlerini iptal ettirince herkes karayoluna yüklenmiş. Sürekli telefon açan insanlar otobüsün akibetini soruyorlar. Hamburg’a 30 kilometre kala insanlar konvoy oluşturmak için yola dizilmişler. Hakikatın serüvencileri zılgıt, slogan ve güllerle karşılanıyorlar. Sevgi ve ilgi var olan bütün yorgunluğu bir anda siliyor. İnsanlar bu fedakar insanları misafir etmek için adeta yarışıyorlar. Bu insanlar herkesten bir parça sanki. Daha önce haberini yaptıgımız Lola Guewara bizi görünce ‘Hevaaaal’ diyerek sevincini dile getiriyor. Lola, aynı zamanda otobüsün neşe kaynağı. Kırık Kürtçesi ile herkesle diyalog kurmak istiyor. Çokta güzel Kürtçe parçalar söylüyor. Dinleyeni adeta mest ediyor. Panel, konuşma derken ertesi gün saat 12.00’de otobüsün yola çıkması gerekiyor. Bizler de hakikatın peşinde koşan bu insanların arasına karışıyoruz. Hamburglu yurtseverler güvenliğimizi sağlamak için bizi otobana kadar çıkarıyor. Bu seferki durağımız İskandinav ülkesi Danimarka’nın başkenti Kopenhag oluyor.
‘Otobüsü yakmak istiyorlardı’
Otobüs Belçika turunda iken Antwerpen kentinde Türk faşistlerin saldırısına maruz kalıyor. İtalya’dan otobüs turuna katılan Hüseyin adlı Kürdistanlı olay anını şöyle anlatıyor: „Otobüs seyir halinde iken bir araç tarafından yolumuz kesildi. Biz ilk önce yanlış yola girdiğini tahmin ettik. Uyarmak için indiğimizde ise arabadan çıkan iki kişi burasının Turk mahalesi olduğunu ve otobüsün buradan geçemeyeceğini söyledi. Planlı bir saldırıydı. Çıkan arbede de gerek bizden gerekse onlardan yaralanlar oldu. Evin balkonundan kadınlar üzerimize taş, demir parçaları hatta kalorifer parçaları atmaya başladılar. Ortalık bir anda ana baba gününe döndü. Yaklaşık 150-200 faşiste karşı bizler bir avuç olmasına rağmen kimseyi otobüse yaklaştırmadık. Sanırsam onların amacı bizi derdest edip otobüsü yakmaktı.“
Çıkan arbeden dolayı otobüste bulunan herkes karakola götürülür. Kamereman Berivan Cizîrî boynundan bıçakla yaralanır. Belçika polisi otobüsün şoförü olan Alman’a gidip bir yerde istirahat edebileceğini soyleyince şoför bunu kabul etmez. Anca beraber kanca beraber. “Ben bu insanlarla yolculuk yaptım. Bunları gözaltına alırsanız ben de bu insanlarla beraber gelecegim“ diyerek güzel bir dayanışma ornegi gösterir.
Otobüse bindiğiniz andan itibaren kendinizi komün bir yaşamın içerisinde buluyorsunuz. İtalya’dan gelmiş olan heval Hüseyin beş dakikada bir bir ihtiyacımızın olup olmadıgını sormak için mutlaka yanımıza uğruyor. Belçika’daki saldırı kimsenin moralini bozmadığı gibi bu olayı mizahi bir şekilde anlatıp gülüyorlar yol boyunca. Bir yanı Ermeni bir yanı Arap biraz Çerkes biraz da Zaza olduğunu söyleyen Amedli Dilan bu saldırıya ilişkin birde beste yapmış Mercedeslerle geldiler Ambulanslarla gittiler diye. Otobüste hiç dinmeyen şey kahkaha sesleri. Herkes o kadar morali ve coşkulu. İhtiyaçlar gidilecek kenteki meclisler tarafından karşılanıyor çoğunlukla. Otobüs tüm varış noktalarında Kurdistanlılar tarafından büyük bir coşkuyla karşılanıyor.Yolculuk esnasında kitap okunuyor. Günlük yaşam içerisinde eksiklikler degerlendiriliyor.Varılan her noktada çocuklar tüm masumiyetleriyle otobüs yolcularının neşe kaynakları oluyor adeta. Fransa etabında da bu böyle olmuş.Her güzergahta çocuklar kısa süreliğine de olsa kendileriyle beraber yolculuk yapmışlar.
Yol uzun ama bir o kadar da kutsal. Gidilecek menzil kutsal olunca ne yorgunluk kalıyor ne de keder... Her gün yeni insanlar tanımak ne güzel. Hele ki bu insanlar senin yoldaşınsa. Bizler de bu duygularla hakikatin yolcularına mihman (misafir) oluyoruz. Bakalım bizleri ne sürprizler bekliyecek.
Helsinborg ve Goteborg’tan geçtiler

9 Ekim’de Fransa’nın kentinden yola çıkan Öcalan kütüphanesi’nin yeni durağı İsveç’in Helsinborg kenti oldu. Helsinborg’ta eylemciler kitlesel bir şekilde karşılandı. Daha sonra oluşturulan konvoy ile yaklaşık bir saatlik şehir turu yapıldı. Ardından da Helsinborg kadın derneğinde bir panel düzenlendi.Panelde konuşan Kürt siyasetçi Süleyman Günyeli, “Her Kürt önderliği için çalışmalıdır. Öcalan’ın ışıklı yolunda hakikat yolculuğumuz devam ediyor” dedi. Öcalan kütüphanesi, bir sonraki durağı olan İsveç’in Göteborg şehrine 20 kilometre kala konvoyla karşılanan Otobüs, şehir merkezinde yapılacak miting alanına doğru hareket etti. İsveç Rojava Komitesi tarafından organize Mitingde Göteborg Halk Meclisi Eşbaşkanı Abdullah Deveci’nin konuşması ardından Heval Sema Çocuk Folklor Grubu sahne aldı. Farklı dillere çevrilen Öcalan’ın yaşamı ve durumu hakkındaki bildiri ve kitapçıklar dağıtıldı.
