Halkımızın çağdaş kılıcı Egîd ve 15 Ağustos

Forum Haberleri —

.

.

  • 15 Ağustos’un direniş ruhu Kürdistan’da soluk soluğa yürütülecek bir savaşın başlangıcı oldu. Mahsum Korkmaz şahsında Kürdistan’da yeniden tanımlanan yiğitlik Eruh’tan tüm Kuzey Kürdistan dağlarına, Zagroslara ve en son da Heftanîn’e kadar kendi savaşçılarını yaratıyordu.

 

Amargi Arhat BA

Bir halkın kaderini o halkın kahramanları yazar. Özgürlük mücadelesi veren ezilen halkların kölelik üzerine yazılmış alın yazılarını o halkın yiğitleri değiştirebilir. Eğer kölelik bir kader olarak sunulmuşsa bir halkın evlatlarına, yapılacak tek şey savaş meydanlarında göğüs germektir zalimin zulmüne. Boyun eğmez, minnet eylemez ve asla eyvallah etmez yurtlarını canlarından çok seven yiğitler… Tarih sömürgecilerin resmi kalemlerinde yalanlar ile yazılırken, halkların asıl tarihi yiğitlerin kılıcıyla yazılmaya başlanır. O kılıçların parlak yüzlerinde bir halkın umutları ve özgürlük inançları saklıdır.

1978’den 1984’e uzanan yangın yılları yaşanıyordu Kurdistan topraklarında. Adının bile söylenemediği bir ülkenin yurtseverliğini yapmaya kendini adayan yiğitler, kendilerini o halkın özgürlük kılıcı eylemeye söz verdiler. Kürdistan’da yiğitliğin yani egîdliğin adı artık Apocular ile anılacaktı. Önder Apo’nun bilinç ışıkları altında Kürdistan halkının kaderini değiştirecek yiğit kadın ve erkekler bir kıvılcımda ateş olmaya hazır olan küllerinden yaratıyorlardı kendilerini. O kıvılcım Kürdistan’ın en sıcağında, ağustos ayında, komutan Egîd’in komutasında parlayacaktı. Kürdistan dağlarının doruklarına "muhayyel Kurdistan burada meftundur" diye yazan soykırımcı zihniyet tarihinin en büyük şokunu yaşayacak ve Kurdistan’da sömürgeciliği toprağa gömecek bir özgürlük hareketinin doğuşuna şahitlik edecekti.

14 Temmuz büyük ölüm orucu direnişinin öncüleri ‘yaşamı uğrunda ölecek kadar çok seviyoruz’ diyerek bir direniş destanı yazıyor ve diğer yandan yoldaşlarına son sözlerini, son mesajlarını bırakıyorlardı. Bu mücadele eğer zafere ulaştırılmak isteniyorsa silahlı mücadele esas alınmalıydı. Silahlı mücadele olmadan bu direniş başarıyla sonuçlanmayacaktı. Diyarbakır zindanından yükselen sesler, oradan ulaşan tek bir kelime bile Kemallerin, Xeyrîlerin yoldaşları için bir talimat, bir manifestoydu. Önder Apo’nun Ortadoğu’da adeta yoktan var ederek yarattığı imkanlar, verdiği olağanüstü emek ve çabalar ülkede başlatılacak olan silahlı mücadelenin temellerini oluşturuyordu. Silahlı mücadelenin öncülük görevini üstlenecek olan Kürdistan devrimcileri Önder Apo’nun yanında eğitimlerini tamamlıyor ve ülkeye doğru yola koyuluyorlardı. Mahsum Korkmaz ülkeye girmeden önce Başkan Apo’nun tarihi sözlerini ve ülkeye ayak basmanın değeri ve anlamı üzerine yaptığı derin çözümlemelerini düşünüyordu. Bir de onu bu mücadele ile tanıştıran Mazlum’u ve diğer tüm yoldaşlarını bir an olsun aklından çıkarmıyordu. Mazlum’un direnişi mutlaka dağlara taşınmalıydı.

Ülkeye geçiş tamamlandıktan sonra yapılacak bu tarihi eylemin amaçları da netleşmeye başlamıştı. Partinin silahlı kuvvetleri olan HRK’nin kuruluş amaçları şehir merkezinden tüm Kürdistan halkına ve dünya kamuoyuna duyurulacaktı. 15 Ağustos’ta yapılması planlanan eylemlerde Eruh baskınının koordinesini Mahsum Korkmaz yapacaktı. Bu eylemdeki başarısından ve özellikle de şahadetinden sonra Önder Apo tarafından halkımızın çağdaş kılıcı olarak değerlendirilecek olan komutan Egîd eylem öncesini günlüğüne şöyle yazmıştı:

"Hazır olmayan yoktu, öyleyse yönetmelikteki devrim andını hep birlikte okuyalım dedim ve o anda havaya kalkmış sıkılı yumrukların eşliğinde dağları çınlatan gür bir ses dalgası yankılanmaya başladı. Talimatlar da okunduktan sonra her şey tamamlanmıştı. Elimizde bol sayılacak malzeme ve iki ağır silahımız vardı. Harekete geçmeye hazırdık. HRK’nin kuruluşunun halka ilan edileceği yeri henüz arkadaşlara açıklamamıştık. 13 Ağustos’ta eylem alanımızın son keşfini tamamlamış olarak, birliğin yanına döndük. Yönetim birimi olarak bir tarafa çekilip eylem planını çizdik. Bütün ihtimaller hesaba katılmış, hiçbir nokta belirsiz bırakılmamıştı. Eylem mutlaka başarıyla sonuçlanmalıydı. Çünkü, ilk ve tarihi bir eylem olacaktı."

14 Temmuz silahlı propaganda birliği, komutan Egîd’in öncülüğünde şehrin sokaklarına iniyor, askeri binalar ele geçiriliyor diğer yandan cami hoparlöründen HRK kuruluş bildirisi okunuyordu ve Eruh’tan Bijî PKK, Bijî Serok Apo sloganları yükseliyordu. Komutan Egîd bu eylemin Kürdistan’da yarattığı etki üzerinde yaptığı değerlendirmelerinde şu noktalara değinmişti. "Birçok kimsenin varlığından bile haberdar olmadığı Eruh kasabası, artık herkesin yakından tanıyacağı bir yer olacak ve bu vesileyle Kürdün adı da artık dünyada konuşulacaktır."

15 Ağustos, Ortadoğu’da ve tüm dünyada Kürdistan özgürlük mücadelesinin adını duyurmuştu. Türk devleti yaşadığı büyük şokun etkisini üzerinden atmaya çalışırken, uluslararası güçler PKK karşısındaki politikalarını belirliyordu. 15 Ağustos eylemine öncülük eden komutan Mahsum Korkmaz Önder Apo’nun, tüm özgürlük militanlarının ve Kürdistan halkının hafızasında unutulmayacak bir yer edinecekti. Komutan Egîd’in 28 Mart 1986’da yaşanan şahadeti ardından Önder Apo onun için şu değerlendirmeleri yapacaktı:

"Yoldaş olarak o yüreğimizde ve bilincimizde sonsuz canlılığıyla taçlanmış, halkımız ve partimizin başında layık olduğu yere oturmuştur. Bu kahramanlar kahramanının anısı önünde büyük bir saygı ve sevgiyle eğiliyor, ona olan vefa borcumuzu ancak uğrunda büyük savaş yürüttüğü tüm halkımızı bir kurtuluş ordusu içinde örgütleme ve savaştırma görevini gerçekleştirerek yerine getirebileceğimizi biliyoruz. Egîd yoldaş! Evet, onu tanımak ve anlamak gerekir. Egîd yoldaş şirin, Egîd yoldaş cesur, Egîd yoldaş fedakar insan! Bu an yoldaşı anmak ve aramak gerekir. Hele hele günümüzde tarihin o utanılası mirasını hala boynunda ve ayağında bir zincir gibi taşıyan halkımızın o katlanılmaz yaşam tablosu gözler önündeyken, böylesi bir kişilikle tanışmak, onun oluşturduğu akımın içinde yer almak, onun yoldaşı olmak ve büyüklüğüne erişmek, nefes alıp vermek gibi bir zorunluluktur."

15 Ağustos eylemine öncülük eden komutan Egîd, Kürdistan’daki yiğitliğin sembolleşmiş ismi haline gelecekti. Bu anlamda heval Egîd’i yiğit yapan özelliklerinden biri de kadına yaklaşımı ve Kürdistan’daki kadın ordulaşmasına karşı tutumuydu. Çünkü yiğitlik de Kürdistan’da değişe her şey gibi yeni bir tanım kazanıyordu. Yiğit erkek; kadının yaşam gücüne verdiği anlamla yaşayabileceğine inanan, onunla yoldaş olabilen, tanrıça kültürüne göre şekillenen erkeğin kişilik özelliklerini ifade ediyordu. Aradan yıllar geçtikten sonra bile Egîd arkadaşın kadına yaklaşımı, kadınla yoldaşlığı Jineoloji araştırmalarına konu olmuş ve Helin Murat Egîd arkadaşı ve yiğitliği tanımlarken şu cümleleri dile getirmişti.

"Tarihimizde özgür kadının yaratılmasının hikayesi aynı zamanda özgür erkeğinde yaratılmaya başlanmasıdır. Bu nokta da mücadele tarihimizde birçok arkadaş işlenebilir. Örneğin en dikkat çekici örnek olarak Egîd arkadaşın kadın yaklaşımı önemlidir. Egîd arkadaşın büyük komuta kişiliği, zafer kişiliği kesinlikle kadın yaklaşımının doğru temellerde olmasıyla bağlantılıdır. Egîd arkadaşın Botan pratiği ve birliğindeki kadın arkadaşlarla ilişki ve çalışma düzeyi birçok gerçekliği açığa çıkarmaktadır. Egîd arkadaşı bu noktalarda öne çıkarmak en doğru olanıdır. Bugün mücadelemizde klasik komuta yaklaşımlarının ne kadar boğucu ve tıkatıcı olduğunu dile getiriyorsak bunun da klasik erkek ölçülerini aşamamayla bağlantılı olduğu görülmektedir. Ancak klasik ölçülerini aşma mücadelesi veren, kadının yaşam ve savaş gücüne saygı duyan erkek kişiliği savaşta zafer çizgisini sağlayabilir. Egîd arkadaşın Önderlik tarafından "Şirin Egîd" olarak tanımlanması, stranlarda böyle tanımlanması klasik erkek ölçülerinden uzak durmasıyla bağlantılıdır. Kadın Tarihi derslerinde bu nedenle Egîd arkadaşın kişiliğini ve pratiğini bu boyutuyla incelemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yine Mazlum arkadaşın bilgelik, Arifane yönü de çarpıcı bir örnektir. Kadına bu bilgelik, güzellik ve ahlaki ilkeyle yaklaşmasını bilmiştir. Egîd arkadaşı örgütle buluşturan da Mazlum arkadaş olmuştur. Kadın tarihinde birçok örnek verilecek erkek arkadaş vardır."

15 Ağustos’un direniş ruhu Kürdistan’da soluk soluğa yürütülecek bir savaşın başlangıcı oldu. Mahsum Korkmaz şahsında Kürdistan’da yeniden tanımlanan yiğitlik Eruh’tan tüm Kuzey Kürdistan dağlarına, Zagroslara ve en son da Heftanîn’e kadar kendi savaşçılarını yaratıyordu. Komutan Egîd Kürdistan’da yazılacak yiğitlik destanlarını daha o zamandan görmüş ve tarihe şöyle not düşmüştü:

"Kaybedilen her şeyi kazanma yoluna giriyoruz. Zorla alınan bütün insani, toplumsal, ulusal değerleri tekrar kazanma var. Halkımız tüm güç ve olanaklarını kullanarak bunu bir direniş haline getirmenin sevincini yaşıyor. Partimizim yüce çabaları, sarf edilen emek ve şehir kanları boşa gitmemiştir. Tüm bunların etrafında sıkı sıkıya kilitleniyoruz. Ve hiçbir gerici faşist güç kazanımlarımızı elimizden alamayacaktır."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.