Hamlet direnişçileri selamladı


17 Ekim’de Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da prömiyeri yapılan Hamlet, 5 Kasım akşamı da İsveç’in başkenti Stockholm’den Kürtçe seslendi.
Yüzlerce politik tutsağın anadilde eğitim ve savunma hakkı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle ölüm sınırına geldiği bir dönemde sahnelenen oyundan önce ve sonra İsveçce, İngilizce ve Kürtçe direnişçilerin eylemleri selamlandı ve dayanışma mesajları verildi.
Yönetmenliğini RAST Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Celil Toksöz’ün yaptığı, Amed Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncularından Rojda, Yavuz Akkuzu, Özcan Ateş, Gülseven Medar, Ali Tekbaş, Serdar Geren, İsmail Oyur, M. Emin Yalçınkaya, Elvan Koçer ve Mesut Erenol’un rol aldıkları oyun yoğun ilgi ile izlendi. Kürt kültür ve renklerinin hakim olduğu oyunda Batılıların kullandıkları entrümanların yerini davul, zurna, def, saz ve keman aldı.
‘Talepler Kürt halkının talepleridir’
Oyunun sahnelenmesinden önce yapılan basın toplantısına da yoğun ilgi vardı. Celil Toksöz, 2012 yılında Kürtçenin yasaklı bir dil olduğunu, barış ve köprü işlemi görmesini amaçladıkları için Hamlet’i oynamayı tercih ettiklerini söyledi. Avrupa tiyatrosunda dans, devrim ve diyalog tiyatrolarının ayrı ayrı olduğunu ancak Kürtçe hikaye anlatımında ve tiyatrosunda bunların yan yana olduğunu ve iç içe geçtiğini ifade etti. Kendilerinin Hamlet’i köklü bir Kürt geleneği olan denbêjler aracılığıyla kitleye aktardıklarını söyledi.
Türkiye cezaevlerinde sürmekte olan açlık grevlerine de dikkat çeken Toksöz, eylemcilerin taleplerinin tüm Kürt halkının talepleri olduğunu vurguladı ve direnişçilerle dayanışma içinde olduklarını ifade etti.
Büyük beğeni toplayan ve dakikalarca alkışlanan oyunun ardından bir konuşma yapan oyuncu Vural Tantekin, Türkiye cezaevlerinde Kürt tutsakların 12 Eylül günü başlattıkları açlık grevine 5 Kasım günü 10 bine yakın tutsağın daha katıldığına dikkat çekti ve „Direnişçileri Stockholm’den selamlıyoruz ve haklı taleplerini destekliyoruz“ dedi.
‘Hamlet’in yeni versiyonunu Kürtler yaptı’
Biz de oyundan sonra Türkiye’de devam eden açlık grevlerine ilişkin olarak oyuncularla görüştük. Oyunda rol olan sanatçılar Vural Tantekin, Gülseven Medar, Yavuz Akkuzu ve Rojda, Kürt halkının yıllardır varolma mücadelesi verdiğini belirterek, cezaevinde süresiz açlık grevinde bulunan direnişçilerle dayanışma mesajı verdi.
Vural Tantekin: Ben oyunda dengbêji oynuyorum. Antik Yunan’da Homeroslar vardı. Kürt geleneğinde de dengbêjler var. Biz Hamlet’teki koronun yerine denbêjleri koyuyoruz. Oyunun felsefesi olan ‘Hebun an Nebun’ yani ‘Olmak veya olmamak’ı, Hamlet’in olup olmamasını, Kürt halkının olup olmaması, dilimizin olup olmaması olarak gördük. Çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Onbinlerce insanımız açlık grevinde. Ülkede ciddi bir kaos var. Erdoğan denilen birinin diktatöryası var. Elini kime uzattıysa evini başına yıktı. Elini bize uzatma diyoruz. Milyonlarca Kürt var. Ya olacağız ya da hepten olmayacağız. Oyunu hazırlarken felsefemiz buydu. Hollanda’da bu oyunu 8 yerde 10 seans oynadık. Amsterdam’da tiyatro insanları, 40-50 yıl bekledikleri Hamlet’in yeni versiyonunu Kürtlerin yaptığını söyledi. Bu bizler için, halkımız için çok önemli. Kürtlerin bir sanatları var. Bu yanlızca müzikle ve folklorla sınırlı değil. Kürtler sinema ve tiyatroda da var.
‘An Berxwedan an Neman’
Gülseven Medar: Olmak veya olmamak cümlesinin sarfedildiği Hamlet varoluşculuk felsefesinin ortaya çıkardığı ilk oyunlardan biri. Bir milat olarak da anılır diyebilirim. Yüzyıllardır varlık olmaya çalışan bir çok halk var. Gündemimizde şu anda Kürt halkı var. Hamlet’in günümüzde Kürt halkının durumuyla örtüşen pek çok yanı var. Kürt halkı da uzun yıllar varolmanın mücadelesini verdi ve bu mücadele devam ediyor.
Yavuz Akkuzu: Oyunda Hamlet’i oynuyorum. Kürtler şimdi dil ve kültür olarak olmak veya olmama savaşını veriyor. Hamlet’teki ‘olmak veya olmamak’ direkt bunlara tekabül etmese de biz bundan 50 gün önce ‘An Berxwedan an Neman’ sloganını eklemiştik. Açlık grevleri gözönüne alındığında bu replik, tam olarak yerini buluyor. Hamlet’in amcası gelip abisinin iktidarını ele geçiriyor. Eşini ve tahtını ele geçiriyor. Bu hikaye Türkiye’de Kürdistan’ın başına gelenleri bir biçimde anlatıyor. Oğul Hamlet, öç alma sürecine giriyor. Hamlet önüne geleni öldürmeye başlıyor. Benim en büyük isteğim Kürdistan’daki gençlerin bu duruma gelmemeleri. Fırat Anlı’nın dediği gibi biz barışı isteyen son kuşağız. Bizden sonrakiler belki intikam sürecine girecekler. Hamlet bir şekilde tüm bunları gündeme getiriyor.
‘Ölüm uçurumu derinleştirir’
Rojda: Kürtler yüzyıllardır varlığını kabul ettirmek için direniyor. Kürtçe Hamlet’te de bunu görüyoruz. Kürtler, taleblerini elde etmek için direniyor. Kürtler şimdi olmak veya olmamanın mücadelesini veriyor. 10 bin insanımızın açlık grevine girmesinin tek nedeni budur. Onlar varolmanın mücadelesini veriyor. İnsanlar yaşamlarını ortaya koyuyor. İnsanlar bunu inandıkları için, özgür iradeleriyle yapıyor. Buna herkesin, en başta da ülkeyi yöneten Erdoğan’ın saygı duyması gerekir. KCK üyesi suçlamalarıyla binlerce insanımız tutuklandı. Kürtçe savunma yapmak istedikleri için 5 yıldır mahkemeye çıkarılmayanlar var. Kürtler ağır bedeller ödediler. Her Kürt ailesi bedel ödedi. İnsanlar artık bu gidişe son vermek istiyor. 30 yıldır Kürt halkı dili ve kimliği için mücadele ediyor. 40 bin insanımızı kaybettik. Yeter artık diyoruz. Ölümler olmasın diyoruz.
Kürt halkı ‘Öcalan benim irademdir, üzerindeki tecridi kaldır’ diyor. Kürt halkının iradem dediği Öcalan’a nasıl bir yılı aşkın süredir tecrit uygularsın? Kürt halkı bunu kabul etmez. Erdoğan’ın politikası bu güne kadar başarılı olmadı. Kürt açılımı dedi. Sanatçılarla toplantı yaptı. Beni de çağırdılar. Şaşırdım bir yanlışlık olmasın diye telefon edip sordum. Çağırdıklarını doğruladılar ama toplantıdan 2 gün önce beni gözaltına aldılar. 2 yıl hapsimi istediler. Erdoğan’ın açılımı böyle. Erdoğan’ın politikası toplumu kutuplaştırdı. Halklar arasındaki gerilimi arttırdı. Ben geçmişte de Erdoğan’a hiçbir şekilde inanmadığımı söylemiştim. Şimdi de söylüyorum. Her seçim döneminde halkı kandırmak için bir şeyler ortaya atıyor. MHP’nin oylarına göz diktiği için ırkçı ve şoven bir dil kullanıyor.
20 gündür buralardayım içim kan ağlayarak sahnede oyun oynuyor, şarkı söylüyorum. Aklım hep cezaevlerinde. Cezaevlerinde herhangi bir ölüm halklar arasında uçurum yaratacak. Biz insanlarımızın, hiçkimsenin ölmesini istemiyoruz. Hiçbir Kürt anası asker öldüğünde sevinmiyor, tersine üzülüyor. Türk halkı da bir gerilla öldüğü zaman sevinmemeli. Ölümlerin, savaşın durdurulmasını istemeli. Bu savaşın durdurulması hepimizin çıkarınadır.
MURAT KUSEYRİ/STOCKHOLM
