HDP, Deniz Gezmiş Mahir Çayan ve özerklik

Haberleri —

Türkiye’nin dikkate alınması gereken ve üzerinde fazlaca durulması gereken devrimci mücadele geçmişi var. Radikal devrimci ve demokrasi hareketinin de geçmişten günümüze uzanan iki temel geleneği Mahir Çayan ve Deniz Gezmişlerin geleneğini kendisine referans alır. Tabii ki İbrahim Kaypakaya, Musftafa Suphiler, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli, Behice Boran ve daha birçok devrimci lider ve geleneklerinden sözedebiliriz. Ancak Deniz, Mahir ve İbolar’ın öncülük ettiği siyasal eğilimlerin günümüze kadar uzanan siyasal geleneği Türkiye’de devrimci-solun ana akımını oluşturuyor diyebiliriz.

Şöyleki THKO, THKP-C ve TKP/ML TİKKO gibi örgütler Türkiye’de önemli bedeller ödemiş devrimci mücadele geleneğini oluşturuyor. Bu siyasal gelenekler kendi içinde farklı bölünmelere uğrayarak günümüze kadar geldi. Siyasal partiler, legal ve illegal oluşumlar ve toplumda kendisin o geleneğe göre tanımlayan çok sayıda insan var.
Bu gelenekten gelen örgütlerin yaptıkları kongre, konferans ve genel politik tespitlerinde Kürt meselesine yaklaşım da kendi aralarındaki bölünmenin de bir nedeniydi. Çünkü Kürt meselesini “dar ulusallık sorunu” ya da “milliyetçilik” bağlamında ele alanlar vardı. Ya da reel sosyalist yaklaşımlarla statükocu Kemalist devletin milliyetçiliği içinde sorunu tanımlayanlar da. Tabii ki Kürt Özgürlük Mücadelesini devrimci dinamik olarak tanımlayanlar da söz konusuydu. Ancak her üç geleneğin köküne, temel kaynağına inildiğinde Kürtler, Kürt meselesi ile ilgili devrimci tanımlamaların, ortak yaşam ve birlikte mücadele vurgusunun güçlü olduğunu görürüz.
İbrahim Kaypakaya’nın Kürt Meselesine bakışında Kemalist devlet ideolojisinden radikal kopuşu ifade ediyordu. “Ulusların kendi kaderini tayin hakkını” ilkeli olarak savunan Kaypakaya, Kemalizme karşı mücadelede müthiş bir direniş sonucunda da yaşamını yitirdi. İşkence ile katledildi.
Mahir Çayan’ın da Kürt meselesinin çözümü için radikal devrimci ilkeler ile savunur. Dönemin koşullarında “ortak yaşam ve birlikte mücadeleyi” esas alan Mahir Çayan “Yani, ulusların kendi kaderini tayin etme hakkının öngördüğü ayrılma, özerklik, federasyon vs. çözüm yollarının hangi şartlar altında ve ne zaman geçerli olabileceğini açıkça ortaya koyar” ifadelerini kullanır. Ve Mahir Çayan Kemalist devletin ordusu ile girdiği çatışmada Kızıldere’de yaşamını yitirir. Ve yini biliyoruz ki; PKK’nin kurucusu ve lideri Abdullah Öcalan’ın devrimci mücadelede en çok etkilendiği kişilerin başında da Mahir Çayan gelir. Öcalan; “Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum” der.
Deniz Gezmiş ya da THKO geleneğinin başlangıç noktasında da “ortak yaşam ve birlikte mücadele” temel esastır. THKO’nun kurucularından ve teorik alandaki yetkin olan Hüseyin İnan’ın son şeklini verdiği “Türkiye Devriminin Yolu” adlı temel çalışmadaki “Milli Mesele” bölümünde aynen şöyle yazar: “… Her ulus kendi özel meselelerini tüm emekçi sınıfların yararına işçi sınıfı ideolojisi ışığında bir çözüm yolu bulacaktır. Ve Türkiye’deki tüm emekçilerin çıkarlarına en uygun çözüm yolu da “BÖLGESEL ÖZERKLİK” olacaktır.”
Yani bugün Kürt Özgürlük Hareketinin savunduğu çözüm modelinin THKO’nun çıkış manifestosunda da ifade edildiği gerçeği var. Ki dahası da var. Hüseyin İnan ve arkadaşları 1970’lerde Diyarbakır Cezaevi’nde iken Hüseyin İnan “Vietnam’ı izliyoruz ama yanı başımızda da mücadeleler var” diyerek Kürdistan’daki zayıf da olsa özellikle Güney Kürdistan’daki peşmergelerin mücadelesine dikkat çekmesi de gözden kaçırılmaması gereken bir durumdur. Bu ve benzeri birçok bilgi ve belgeyi A. Tuncer Sümer’in “Devrim THKO Kuruluşu ve Mücadele Öyküsü” kitabında görebilirsiniz. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan da Kemalist devletin mahkemeleri tarafından idam edildiler.
Sonuç olarak şunu demek istiyorum. Bugün bu üç temel devrimci gelenekten gelenlerin siyasal mücadelesini ulusalcı Kemalist solun ya da CHP’nin yedeğine giren bir pozisyonda ya da kendi başına dar bir alanda siyaset yapmaması gerekmektedir. Ortak yaşam ve birlikte mücadelenin zemini, mücadele imkanları ve en önemlisi de halklara zafer kazandıracak bir projede ortaklaşmak gerekmektedir. Halkların Demokratik Partisi HDP bunun için biçimli kaftandır. Geçmişte Türkiye solunda örgütler içinde Kürt meselesini tartışmak ayrışmak ve bölünmeyi getiriyordu. Ancak Kürt meselesi artık sorun olmaktan çıkmış, Kürt Özgürlük Hareketinin birleştirici özelliği öne çıkmıştır. Kısacası Türkiye halklarını artık CHP ve İP arasında sıkışan ırkçı bir siyasetin yedeği olmaktan çıkarıp halkların ortak mücadele gücü haline getirmek gerekiyor. Devrimci siyaset budur.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.