HDP hesap sorandır

  • HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, sanık sandalyesinde olanın HDP değil, asıl bu kumpasın sahipleri olduğunu ve öyle olmaya da devam edeceğini belirterek, şunun altını çizdi: ”HDP, bu kumpas davasında yargılanan değil, yargılayandır. HDP, bu davada hesap veren değil, hesap sorandır.”

 

HDP Eşbaşkanı Buldan, Kobanê Davası’nda hükmün önceden verildiğini belirterek, “Düşürülemeyen Kobanê’nin intikamını almaya yönelik bir vekâlet davasıdır” dedi. Kobanê nasıl düşmediyse Kobanê yalanlarının karşısında da hakikatin düşmeyeceğini vurgulayan Buldan, ”Yalanlar kaybedecektir, hakikat mutlaka kazanacaktır” diye konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Pervin Buldan, partisinin dünkü Grup Toplantısı’nda konuştu. Buldan, Koban’e eylemleriyle ilgili davanın Türkiye tarihinin en büyük siyasi kumpas davası olduğunu söyledi. Buldan, yalanlarla açılan davanın, hukuksuzlukla başladığını; taraflı olduğunu saklamayan mahkeme heyetinin tavrının tam bir suçluluk psikolojisini ve gerçeklerin açığa çıkmasından duyulan korkuyu yansıttığını kaydetti. ”Sanık sandalyesinde olan HDP değil, asıl bu kumpasın sahipleri sanık sandalyesindedir, dedik ve öyle olmaya da devam edecektir. HDP, bu kumpas davasında yargılanan değil, yargılayandır. HDP, bu davada hesap veren değil, hesap sorandır” diyen Buldan, arkadaşlarının duruşma süresince tüm gerçekleri bütün boyutlarıyla ortaya koyacağını söyledi. ‘Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ diyen zihniyetin, hamlelerinin, bu duruşmalarda HDP’nin güçlü ve kararlı duruşuyla hakikatin gücüyle bir bir boşa çıkarılacağını kaydeden Buldan, ”Herkes de buna tanıklık edecektir” dedi.

7 Haziran ve 31 Mart’ın intikam davasıdır

Bunun, hukuki değil, siyasi bir dava olduğunun altını çizen Buldan, şöyle devam etti: ”Yargının değil, Saray’ın bizzat savcısı ve hâkimi olduğu, hükmün önceden verildiği bir AKP davasıdır. Partimizin siyasetteki değişim gücünü kırmaya yönelik, demokratik siyaseti yasaklama davasıdır. 7 Haziran’ın, 31 Mart’ın intikam davasıdır. Siyasal ve toplumsal muhalefeti susturma, halklar arası dayanışmayı kırma davasıdır. Türkiye halklarının ortak geleceğine ve birlikte yaşam iradesine karşı kurulan bir komplo davasıdır. Düşürülemeyen Kobanê’nin intikamını almaya yönelik bir vekâlet davasıdır. Bu dava, protestolarda ölümlere neden olan paramiliter güçleri kollama ve aklama davasıdır. Bu, büyük yolsuzlukların, çürümenin yaşandığı bir süreçte iktidarın kendisini ayakta tutma davasıdır. Aynı kapatma davasında olduğu gibi bu dava da temelsizdir ve çökmeye mahkumdur. Eninde sonunda da çökecektir.”

O dönemde neler yaşandı?

 O süreçte neler yaşandığını bir kez daha kayıtlara geçirmek için hatırlatan Buldan, şöyle özetledi: ”DAİŞ, 7 yıl önce Şengal’deki Êzîdî soykırımından sonra Kobanê’ye saldırı başlattı ve büyük bir soykırım planladı. Eylül 2014 itibarıyla bütün dünya Kobanê için ayaktaydı. Türkiye’de de demokratik, barışçıl protestolar çok daha önce başlamıştı. Tek talep vardı; Kobanê’ye insani yardım koridorunun açılması ve DAİŞ katliamının durdurulmasıydı. Provokasyonun başlangıcı; bunun altını önemli çiziyorum, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın, 7 Ekim’de Antep’te müjde verircesine yapmış olduğu ‘Kobani düştü düşüyor’ açıklaması olmuştur. Aynı gün, Muş Varto’da protestolar esnasında polisin Hakan Buksur adlı genci vurarak katletmesi, provokasyonları büyütmüştür. Paramiliter güçler organizeli bir biçimde sokaklara salınmış ve halkın demokratik tepkileri kanla bastırılmaya çalışılmıştır.

48 saat boyunca görüşmeler

 O süreçte heyetimiz, bu provokasyonların durdurulması için İçişleri Bakanlığı’nda 48 saat boyunca görüşme yürütmüştür. Kendileri de bize ‘Güvenlik güçleri içinde kontrol edemediğimiz gruplar var’ demiştir. Aradan 7 yıl geçmesine rağmen o ‘kontrol edilemeyen güçlerle’ ilgili açılan tek bir soruşturma yoktur. Sormak istiyoruz: O güçler neden yargı önüne çıkartılmadı? Neden hala korunmakta ve kollanmaktadırlar? O dönem görev yapan vali, kaymakam ve emniyet müdürünün kaçı 15 Temmuz’da yer almıştır? Kaçı halen görevdedir? Kobanê katliamlarının siyasi ayağının ortaya çıkmasından mı korkulmaktadır? Biz bu soruları sormaya devam edeceğiz ve gerçeğin peşini asla bırakmayacağız. Öyle bu işi HDP’nin üzerine yıkarız ve kurtuluruz hesabını yapanlar, büyük yanılıyor. Kobanê gerçeklerinin üzerini karartamayacaklar. 

Yalanlarıyla mahkum olacaklar

 Bu davada hakikatin karşısında yalanlar yargılanacak ve tarih önünde mahkum olacaktır. Ortadoğu’yu ve Türkiye’yi karanlığa boğmak isteyen DAİŞ zihniyeti ve destekçileri mutlaka yargılanacaktır. Barış ve demokrasi içinde ortak geleceği hedefleyen halklara karanlığı dayatan zihniyet mutlaka yargılanacaktır. Çözüm masasını devirerek, halklara savaşın en ağır yıkımlarını yaşatan, savaş politikalarından ekonomik rant devşirerek zenginliğine zenginlik katan soyguncu zihniyet mutlaka yargılanacaktır. Hukuku ortadan kaldıran, adalet duygusunu yok eden, yargıyı tasfiye ve kumpas politikalarının aracı haline getiren zihniyet yargılanacaktır. Toplumsal itirazları, demokratik protestoları dikkate alma, çözüm üretme yerine devletin gücüne dayanarak şiddet yöntemlerine sarılan demokrasi düşmanı zihniyet mutlaka yargılanacaktır. Demokratik siyaseti kurmaca yargı tezgahlarında yasaklamak isteyen darbeci zihniyet yargılanacaktır.” 

Kobanê düşmedi, hakikat da düşmeyecek

DAİŞ karanlığının karşısında Kobanê nasıl düşmediyse Kobanê yalanlarının karşısında da hakikatin düşmeyeceğini; yalanların kaybedeceğini ve hakikatin mutlaka kazanacağını vurgulayan Buldan, şunları ifade etti: ”Değil yalanlarla dolu 3 bin 530 sayfa, 3 milyon sayfalık iddianame de yazsanız, suçunuzu örtbas edemeyeceksiniz. Kobanê kumpas davasının, HDP’ye ve muhalefete yönelik yargı kuşatmasının amacını çok iyi biliyoruz. Yolsuzluk ve vurgun rejimini ayakta tutmak, sürdürmektir. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları, hırsızlıkları, vurgunları AKP-MHP iktidarında yaşanmaktadır. Tekçi yönetimle birlikte bu ülkede aynı zamanda ‘yerli ve millilik’ adı altında bir vurgun rejimi kurdular. Bu rejim, merkezden yerele varıncaya kadar her aşamada, yandaşa, akrabaya, eşe, dosta, partiliye para akıtan, iktidar zenginleşmesi yaratan büyük bir vurgun rejimdir.”  ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.