Her akşam üzeri bir çocuk ölür

Haberleri —

Üç gün ağır işkencelerden geçirilen Lorca, 19 Ağustos 1936’da hücreden alınarak Granada’nın on mil uzağına götürülür. Faşistler önce silahların dipçikleriyle saldırır, ardından ateş ederler. Ölümünün 82. yılında 20. yüzyılın en büyük şairlerinden Lorca tüm dünyada şiirlerle anılıyor.

 

İspanyol şair Federico Garcia Lorca, Franco döneminde 18 ya da 19 Ağustos 1936’da faşistler tarafından kurşuna dizilerek öldürüldü. Gerekçe ise şiirleri, faşizme karşı duruşu ve eşcinsel oluşuydu.

Lorca, İspanyol şiirinin yerleşik biçimlerini çağdaş bir duyarlıkla yoğurarak zenginleştirdi ve çarpıcı imgelerle dolu, lirik özelliğini hiç yitirmeyen, son derece etkili bir şiir yaratmayı başardı.

Şiirlerinde hep ‘Endülüs ruhunu’ aradı. Bu ruhu en kusursuz biçimde Çingenelerin temsil ettiğini söylüyordu Lorca. “Çingene Romansları”nı yazdı, soneler ve kasideler kaleme aldı.

 

‘Ben bir şair olarak doğdum’

Granada’da varlıklı bir ailede doğan Garcia Lorca, 27 kuşağının üyelerinin güçlü savunucuları arasında yer aldı. Her defasında, burjuva ahlak anlayışını eleştirerek, dönemin faşizan yönetimine kafa tutanlardan oldu.

“Beni değiştiremezsiniz. Ben bir şair ve sanatçı olarak doğdum, diğerlerinin yakışıklı, kör ya da kusurlu doğması gibi. Kanatlarımı almayın benden, çünkü emin olabilirsiniz ki ben bu kanatları kullanmayı biliyorum.”

 

‘Ölürsem açık bırakın balkonu’

Lorca, şiirlerin yanı sıra, yazığı oyunlarla da halkçı bir tutum sergilemiş, toplumsal ayrılıkları, dayatılan sistemlerin insanları nasıl mutsuzlaştığı dair yazılar yazmıştır. Eleştirel yapısı nedeniyle, Franco döneminde sürekli hedef gösterildi. Eşcinsel olduğu duyulduktan sonra kilise Lorca’ya karşı net tutum sergilemiş, İsa’ya karşı eleştirileri yüzünden de adeta ölümüne ferman çıkartılmıştı.

‘Çingene, sen de başla şarkına’

Ölürsem

Açık bırakın balkonu.

Çocuk portakal yer.

(Balkonumdan görürüm onu.)

İspanyol kültüründen uzaklaşmayarak çağdaşlaşmayı savunan Garcia Lorca, ayı zamanda bir çingene aşığıydı. Besteci kimliğini gitarıyla bütünleştirip Flamenko’ya dair en güzel sözleri söyledi.

Gün batıyor!

Gitarları duyalım artık,

Çingene, sen de başla şarkına,

Selam sana ay! Merhaba karanlık!

Yıldızlar, hoş geldiniz!

Hepinize binlerce kez teşekkür,

Bize düş kurmayı, düş kurup, peşinde koşmayı öğrettiniz!

Ressam Salvador Dali ve yönetmen Luis Bunuel ile yakın arkadaş olan Lorca’nın Salvador Dali’ye âşık olduğu, hatta bir dönem birlikte oldukları söylendi. Ancak hiçbir zaman doğrulanamadı.

 

‘Bir çocuk ölür’

İç savaş, son dönemlerde şiddetini gittikçe arttırmıştı. Franco, kendisine karşıt olan pek çok kişiyi infaz ettirmişti. Lorca ise hiçbir zaman infaz edileceğini düşünmüyordu.

“Kimse şairleri vurmaz,

ben de şairim”

Ancak olaylar hiçte istenildiği gibi gitmedi ve Lorca 38 yaşında bir Ağustos sabahı kurşuna dizilip infaz edildi. İnfaz edilmeden hemen önce yine yumruğu havada şiirini haykırdı.

Her akşam üzeri bir çocuk ölür,

Her akşam üzeri Granada’da.

Her akşam üzeri yerleşir de su,

Dostlarıyla konuşur baş başa.

 

Kaybettirilen Lorca

İspanyollar için o, uluslararası bir şöhretten ziyade, Endülüs’ün bereketli topraklarının yetiştirdiği edebiyatçıların en coşkulusudur.

Aynı zamanda Lorca, İspanyol toplumsal belleğinde başka bir çağrışıma daha yol açar: O, iç savaş döneminde bu topraklarda kaybolan daha doğrusukaybedilen onbinlerden biridir.

1936-1939 yılları arasında yaşanan İspanyol İç Savaşı’nda, yani yalnızca üç yılda, yaklaşık 500 bin kişi öldü.

Savaşı General Franco’nun liderliğindeki cumhuriyet karşıtı ”milliyetçi cephe” kazandı ve ardından Franco diktatörlüğü ilan edildi.

Savaş döneminde ve halk cephesi ile hesaplaşan Franco rejiminin ilk 15 yılınında kaybolan kişilerin sayısı ise yaklaşık 120.000. İşte Lorca, bu 120 bin kişiden biri.

 

Lorca’nın mezarı

Söylentiye göre, Lorca’nın katli, Granada’nın kuzeyinde yer alan Viznar ve Alfacar köyleri arasındaki çam ağaçlarıyla kaplı tepenin karşısında bulunan bir zeytin ağacının önünde gerçekleşmiş.

Böylece bu nokta, Lorca’nın ve onunla birlikte infaz edilen ”halk cephesi” sempatizanı iki genç boğa güreşçisi ve bir öğretmenin cesetlerinin gömülü olduğu yer olarak kabul edilmiş.

Gel zaman git zaman, bu zeytin ağacının altı, Lorca sevdalılarının uğrak yeri haline gelmiş ve diktatörlüğün sona ermesi ile Lorca Parkı olarak düzenlenerek, onun gayri resmi mezar yeri olarak kabul edilmiş. 

 

KÜLTÜR SERVİSİ

 
 

Pablo Neruda: Bir gitar kadar neşeli ve hüzünlü

 

“Bir gitar kadar neşeli ve hüzünlü, bir çocuk kadar berrak ve derindi. Birileri yılmadan, ülkenin her köşesini adım adım dolaşarak, bir kurban, sembolik bir kurban bulmak için inceden inceye araştırsaydı, İspanya’nın özünü, tezcanlılığını ve derinliğini temsil eden Lorca’dan başkasını bulamayacaktı.”

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.