Her şeyin rantiyeri Erdoğan işbaşında

Fehim IŞIK yazdı —

  • Bu iktidar çok kirliydi ve hala kirli oynuyor. Bu nedenle de olsa iktidarın mutlaka ama mutlaka kaybetmesi gerekir. Bu nedenle elbet statükocu muhalefetin de bir zihinsel değişim yaşaması zorunludur.

Seçim alabildiğine yoğun bir biçimde gündeme girmişken bir başka konuya dikkat çekmek ilginç gelebilir. Ancak işin ciddiyeti yapılan yanlışı etkin bir biçimde teşhir etmeyi gerektirir. Evet, Erdoğan'ın deprem sonrasında oy devşirmek için gündeme getirdiği depremzedelere dönük konut inşası 'hamlesinden' söz etmek istiyorum.

İktidarın denetimindeki televizyon kanallarına bakarsanız Erdoğan 1 yıl içinde en az 250 bin konut inşa edecek. Bu konutların temel atma törenleri yapıldı. Sesleri pek kamuoyuna ulaşmasa da uzmanlar bu konuda ciddi uyarılarda bulunuyorlar. Örneğin artçı depremler devam ederken yapılan inşaatlardan verim alınamayacağını söylüyorlar. İnşaatlarda kullanılan demir ile betonun düşük sarsıntılarda bile ayrışacağına, bu nedenle yapılan binaların güvenli olamayacağına dikkat çekiyorlar. Bir de konutların inşa edildiği yerlerin zemin etüdlerine dönük uyarılar var. Bu konuda da hiçbir çalışma yapılmış değil. Alelacele davranıyorlar.

Tamam, Erdoğan'ın niçin acele ettiğini biliyoruz. Derdi oy devşirmek. Yoksa mevcut ekonomik tablo içinde bunca konutu tamamlayıp hak sahiplerine veremeyeceğini herkes biliyor. Bu yönüyle baktığımızda 250 bin konut projesinin hayal satmaktan başka bir yönünün olmadığı açık. Ama ola ki göstermelik bile olsa yapılacak 8-10 bin konut dahi büyük bir riske neden olabilir, ilerde büyük ölümleri beraberinde getirebilir.

Erdoğan'ın konut 'hamlesinde' bir samimiyet olmadığı da belli. Erdoğan bu konuda samimi olsaydı, yani hedefi gerçekten depremzedeleri düşünmek olsaydı, kısa sürede yüzbinlerce konteyner ile güvenliği geçici de olsa sağlayabilir, ardından kalıcı konutlar için ciddi adımlar atabilirdi. Belli ki Erdoğan'ın derdi güvenliği sağlamak değil, reklam yapmak. Buna çok ihtiyacı var.

Bu konuya ilişkin bir başka boyuta daha dikkat çekmekte yarar var. Gelişmeler de gösteriyor ki, Erdoğan seçim hamlesini en iyi bildiği konu üzerinden, yani inşaat sektörü üzerinden sürdürme kararı aldı. Belli ki seçim döneminde mitinglere falan yönelmeyecek. Seçim yasası cumhurbaşkanı sıfatı tanıyan kişiye herhangi bir yasak da getirmiyor. Cumhurbaşkanı olan kişi aday bile olsa makam aracını kullanabilir, parti mitingleri hariç devlet olanaklarıyla tüm etkinliklerini sürdürebilir. Belki de miting yapmayıp seçim sürecini devlet adına yürüttüğü faaliyetlerle sürdürmek istemesinin bir nedeni de budur. Erdoğan yasanın kendine tanıdığı olanakları fırsat bilip açılışlarla, temel atma ve konut teslim etme törenleriyle propagandayı en üst seviyede sürdürecek. Yandaşları ev ev gezerek, bağlı medya da gece gündüz bu konuyu pazarlayarak destek sunacak. Bunun içindir ki bir yandan TOKİ konutlarının, bir yandan da yeni ihalelerle deprem bölgelerine konut yapma işinin reklamını yapıyorlar.

Baştan söyleyelim. Bu alabildiğine kirli bir hesaptır. İktidarda olduğu 20 yıl boyunca bu kirli hesapla yürüdükleri için 6 Şubat depreminde onbinlerce insan yaşamını kaybetti. Şimdi bu kirli hesabı bir kez daha devreye koyup seçim kazanmak istiyorlar.

Elbet başka hesapları da var. Örneğin savaş ve şiddeti bir kez daha etkin bir biçimde devreye koyma hesabı da yapılıyor. Bir yandan Rojava'ya, öte yandan Güney Kurdistan'a saldırarak buradan siyasal rant elde etmeye çalışıyorlar. Devlet cephesinden kimsenin ona, "Madem bu saldırı siyasetinden sonuç elde edecektin, niçin şimdiye kadar bir sonuç elde edemedin?" sorusunu sormayacağını biliyoruz. Hatta savaşın bir seçim argümanı olarak kullanılması durumunda bu sorunun statükocu muhalefet tarafından bile sorulacağı şüpheli. Hal böyleyken bilmemiz gerekir ki geniş kitlelerin gözünü bir yandan inşaat üzerinden, bir yandan ise savaş ve şiddet siyasetiyle boyamaya yönelecek, azgın bir faşist iktidar var karşımızda.

Kabul edelim. Bu iktidar çok kirliydi ve hala kirli oynuyor. Bu nedenle de olsa iktidarın mutlaka ama mutlaka kaybetmesi gerekir. Bu nedenle elbet statükocu muhalefetin de bir zihinsel değişim yaşaması zorunludur. İktidar gerçeğini tam olarak zuhur etmeli ve yaşama geçirme cüretinde bulunacağı her kirli adıma cesaretle karşı çıkmalıdır.

Biliyoruz. Erdoğan gerçekten usta. Kirli işlerdeki ustalıkta onunla yarışacak kişi az bulunur. Bu ustalığa karşı yürütülecek mücadele de ustaca ve bir o kadar da ahlaklı olmalı. Muhalefetin hiçbir kesiminin bu anlamda hata yapma şansı yok. Eğer gelecekte yaşanabilir bir Türkiye isteniyorsa, bunun adımlarını şimdiden atmakta ve Erdoğan iktidarının hiç bir oyununa gelmemekte büyük bir yarar var.

Sonra geç kalınabilir!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.