Heval TAHA: Politik bir araç olarak linç

Haberleri —

Gabriel Garcia Marquez “Kırmızı Pazartesi” isimli romanında tüm köyün bildiği ancak müdahale etmeyerek gerçekleşmesine göz yumduğu bir cinayeti anlatır. Köy halkı bildiği halde karşı çıkmadığı cinayete seyrederek suç ortağıdır. Katil bu suç ortaklığı ile tüm köyü teslim almıştır artık. Bıçaklı saldırgan tek başına işlese de cinayet tüm köyün ortak olduğu bir linçtir. 

Günümüzde devletin kendine karşı işlendiğini varsaydığı suçlarda hukuku devre dışı bırakarak cinayette dahil itibarsızlaştırma vb. birçok yöntemle giriştiği bir infaz biçimi olarak karşımıza çıkıyor linç. Kısaca linç, iktidar sahiplerinin toplumu hukuksuzluklarına suç ortağı etme yöntemidir. 6-7 Eylül olaylarından-ki burada birçok ilde aynı anda yayılan bir linç söz konusu- Ali İsmail Korkmaz’ın “sivil vatandaşlarla” resmi polisler tarafından dövülerek öldürülmesine linç bir devlet politikası olarak kullanılıyor bu topraklarda da. Ortak utanma duygusunu ortadan kaldırarak tüm toplumsal frenlerinden sıyrılan kitleler arkalarına aldıkları devlet gücü ile hukuk ve adaletin görevini üstleniyor. Devletin “suçlu-hain” ilan ettiği grup ve kişiler ortak düşmana, katli vacip hedeflere dönüşüyor, dönüştürülüyor. 6-7 Eylül’de İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde Rum ve Ermenilere yönelik linç ve talan Selanik’ten gelen bir yalan habere dayanırken 4 Haziran 2007’de Sakarya’da iki Kürt, Ahmet Kaya tişörtü giydiği için linç edildi. Türk devletinin 1978 Maraş, 1980 Çorum, 1993 Sivas katliamlarını örgütlerken kullandığı yöntem de hep aynıydı.


Toplumsal cinnet nasıl örgütleniyor?

Bu “toplumsal cinnet” nasıl örgütleniyor ve nasıl harekete geçiyor sorusu fiilin korkunçluğu düşünülünce çok karmaşıkmış gibi görünse de aslında değil. Askerin ve polisin sivil istihbaratçı adı altında kaç provokatörü kadrolu olarak çalıştırdığı açıklansa sorunun büyük bölümü aydınlanacak. Hrant Dink’i katleden Ogün Samast ve etrafında MİT, yerel asker-polis istihbaratından Ankara ve İstanbul istihbarat bürokrasisine uzanan ilişkiler zinciri bunun en somut kanıtı. Bugün her hafta Saray’da toplanan muhtarların Erdoğan’ın kişisel istihbarat örgütüne dönüştürülmesinde de benzer bir işlevin olduğu açık. Esnaflar üzerinden de benzer bir yapı inşa eden Erdoğan’ın şu sözleri dikkatle okunmalı: “Bizim medeniyetimizde esnaf gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, hakemdir, gerektiğinde de şefkatli kardeştir.”

Linç çeşitli biçimlerde elde edilen hukukun güvencesindeki kolektif hakların iktidarlar tarafından gerektiğinde yok hükmünde sayılabileceğinin kanlı gösterileri olarak cereyan ediyor. Linç iktidar koruyucularının açık-gizli muhalif gördüğü kişi, grup, cinsel yönelim, inanç grupları, etnik kimliklerin kontrol altında tutulması, bastırılması ve bunların yasalar yoluyla elde ettiği kazanımların uygulayıcının izin verdiği sınırlarla şekillendiğini göstermede en etkili araç olarak ortaya çıkıyor. Linç devreye girdiğinde tüm medeni kazanımlar ortadan kalkıyor. Linç sonrasında da o kazanımları yok sayarak linç edenler yok saydıkları o hakları kullanarak yargı yoluyla aklanıyorlar. 


Politik bir aygıt olarak linç

Birçok örnekte görüldüğü üzere linçin ‘milli duyguları hassas vatandaşların tepkileri’ olarak adlandırılarak meşrulaştırılması, bir devlet politikası olarak karşımıza çıkıyor. Zaman zaman girişim düzeyinde bırakılan linçler de geleceğe dönük en güçlü tehdit olarak kitleler üzerinde korku salma aracı olarak işlev görüyor.

Elbette devlet politik bir aygıt olarak linç örgütlenmesini sadece kadrolu sivil istihbaratçıları eli ile yapmıyor. Bir de bu misyonu mesleki görevinin bir parçası olarak görenler var. 


Basının rolü

Bu alanda da Türk basını önemli bir işlev görüyor. 6-7 Eylül olaylarında iktidar yanlısı İstanbul Ekspres gazetesi olayların örgütlenmesinde anahtar rol oynamıştı. Yine Maraş katliamında TRT haber merkezinden Muammer Yaşar Bostancı’nın üzerinde tahrifat yaptığı bir haberi servise vererek katliamın başlama sinyalini verdiği düşünülürse basının bu konudaki mahirliği daha iyi anlaşılacaktır. 

Basının toplumsal katliamların yanı sıra bireysel linç örgütlemede de aktif bir rol üstlendiğini unutmamak gerekir. Fatih Altaylı’nın bir radyo programında, “Ben bu Eren Keskin’i ilk gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim” sözleri ile kadın ve insan hakları savunucusu avukata yönelik linç kampanyasını örgütlemesi ve yürütmesi hala hatırlarda. Yine Ahmet Hakan’ın cevabını alenen kestirdiği bir soru ile Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi canlı yayında hedef haline getirmesi unutulmaması gereken vakalardır. 


Lincin ‘sıradanlığı’

Yükselen örgütlü Kürt muhalefeti karşısında devletin daha sık kullandığı bir yönteme dönüşen linç birçok Batı şehrinde neredeyse sıradan bir hal aldı. Ancak Amedspor yöneticilerinin linç edildiği Ankara’da HDP milletvekillerinin Meclis çatısı altında çok benzer bir saldırıya uğraması yeni bir durumu ortaya çıkardı. O da artık sokakta, tribünde, sosyal medyada ortaya çıkan saldırgan profilin aynısı iktidar partisi AKP’nin kontenjanından meclistedir. Linç AKP iktidarında hiç bir dönemde olmadığı kadar sıradan bir eyleme dönüşmüştür. 

Bu yazı kaleme alındığı sırada Dicle Haber Ajansı “Erzurum’un Aşkale İlçesi’nde TOKİ inşaatında çalışan Kürt işçiler saldırıya uğradı” haberini abonelerine duyururken, 7 Mayıs’ta Turnusol internet sitesinin kullandığı şu haber yazıya son noktayı koydu: “Geçen ay Uşak’ta telefonda Kürtçe konuştuğu için bıçaklı saldırıya uğrayan inşaat işçisi bir gencin ardından Batı’ya çalışmaya giden birçok Kürt işçiye saldırı gerçekleşti. Dün Trabzon’da bir inşaatı basan faşist grup Kürt işçileri linç etmek istedi. Saldırıyı püskürten işçilerin bir kısmı yaralandı. Bugün ise Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nde çalışan Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Zafer Mahallesi’nde silahlar patladı. Irkçı saldırganlar Kürt işçileri linç etmek istedi. Ne dünkü olay ne de bugünkü olayın medyada yer bulmaması büyük tepki çekerken, bu saldırılar Batı’da çalışan Kürt işçiler için tehlike oluşturuyor.”

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.