‘Heykeli dikilecek’ kalıbını yıkmak istiyorum

Toplum/Yaşam Haberleri —

ALI BOZAN

ALI BOZAN

  • Mutfak gereçlerinden müzik aletlerine, kumdan saça, değişik enstrümanlarla heykeller yapan Ali Bozan, ketil ile Demirtaş’ı, buzdolabı rafıyla Cemile Çağırga’yı klozetle Trump’ı kum ile Alan Kurdi’nin heykelini yaptı.

ERKAN GÜLBAHÇE

 

Taybet Ana’yı konu alan "7 Gün 7 Gece", Cemile Çağırga’yı anlatan "Filmin Adı Ne Olsun" filmlerinin yönetmeni Ali Bozan değişik aletler kullanarak yaptığı heykellerle dikkatleri üzerine çekiyor. Adıyaman’da 1985 yılında doğan Ali Bozan, küçük yaşta ailesiyle birlikte Adana’ya göç eder. Hatay, Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde heykeltraşlık bölümündeki eğitiminin yarıda bırakarak fakülteden ayrılır. Sinema sektöründe çalışmak için İstanbul’un yolunu tutar. Sinema teknikleri ve senaryo üzerine çalışmalar yürüterek kendini geliştiren Bozan zaman zaman televizyon programlarında, zaman zaman sinema setlerinde görüntü yönetmenliği ve kameramanlık yapar.

Televizyon programları ve film setlerinde görev yaparken Türkiye’de yaşanan acı olaylar karşısında bir şeyler yapmak ister ve özyönetim sürecinde öldürüldükten sonra bir hafta boyunca sokakta bekletilen Taybet Ana’yı konu edinen “7 Gün 7 Gece” adlı filmi çeker. Film, ulusal ve uluslararası alanda birçok başarıya imza atar. Ardından, cenazesi buzdolabında saklanan Cemile Çağırga’yı anlatan “Filmin adı ne olsun” adlı filmini yapar. Pandemi sürecinde tekrar heykel yapmaya dönen Bozan klozetten gitara, sopadan saça, buzdolabı rafından su ısıtıcısına farklı aletlerle ilgi çekici çalışmalar yapıyor yaptığı heykellerin videolarını sosyal platformunda “@alib0zan” paylaşıyor.

Bozanla sanat çalışmaları hakkında konuştuk.

 

Güzel sanatlar bırakıp filme yöneldiniz. Ancak daha sonra tekrar yönetmenlikten heykeltıraşlığa döndünüz. Nedir size bu kararı aldıran?

Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okurken heykelden çok filmlerle ilgiliydim. Sürekli film izlerdim. Öyle ki dükkan açacak kadar film toplamıştım ve öylede yaptım. Film merakı kaçınılmaz olarak beni İstanbul’a götürdü. Film setlerinde çalışmaya başladım. Asistanlık, reji, kameramanlık görüntü yönetmenliği derken istikrarsız bir sektörde istikrarı olmayan bir meslek edinmiş oldum. Birçok dizide, sinema filminde ve televizyon programında çalıştıktan sonra kendi kısa filmlerimi çekmeye başladım. Sonra koronavirüs çıktı ve evlere kapandık. Dışarı çıkamayınca, değil sinemaya, her şeye ara verdik. Bende tekrar heykel yaparken buldum kendimi.

 

Sizin yapım ve yönetmenliğini üstlendiğiniz filmlerden bahseder misiniz?

Taybet Ana’yı anlatan “7 Gün 7 Gece” adlı kısa metraj bir film çektim. Cenazesi buzdolabında saklanan Cemile Çağırga için “Filmin Adı Ne Olsun” isminde bir kısa film çektim. Hacı Lokman Birlik’e dair bir filmle üçlemeyi tamamlamayı planlıyorum. Genelde filmlerin konuları toplumsal olaylar. Tabi daha öncesinde onlarca çalışma yaptım gündelik hikayelere dair. Bir iki tanesi ödüllendirildi de ama saydıklarım dışındakiler pratik yapmaktı benim için.

Filmlerinizle ülkede yaşanan trajedilere de dikkat çekiyorsunuz. Bu filmleri çekerken ne tür zorluklar yaşadınız?

Sadece bu tarz konuları seçmeniz bile birçok insanı karşınıza almanıza yetiyor maalesef. Ama aynı zamanda yanınıza da. Tüm film yapım süreçlerim maddi ve manevi zorluklarla doluydu. Filmlerimin sanatsal değerinden çok cesaretinden bahsedilmesi ülkedeki korku duvarının ne denli yükseldiğini ortaya koyuyor. Para bul, ekipman bul, oyuncu bul, mekan, sanat, aylarca uğraş didin bir sürü zorluktan ortaya bir film çıkart ve bahsedilen cesaret olsun. Düşünebiliyor musunuz yani sanatsal olarak yeterliliğin ve ne dediğin önemli değil. Konusunu işleme cesaretin var mı yok mu? Cesaret eden için ise bedeli, özgürlüğünün elinden alınması oluyor. Sorunuza dönecek olursak çok zorluklar vardı ama hiçbiri özgür olmadığım duygusundan daha zor değildi Buralarda sanat kaygısı taşıyan kimse kendim de dahil özgür değil.

 

Sinema ve heykeltıraşlıkla ön plana çıkıyorsunuz. Sanata olan ilginiz nereden geliyor?

Nereden geldiğinin cevabı tam olarak yok bende. Ama ilkokul yıllarında öğretmen ne olacaksın diye sorduğunda diğer çocuklar avukat, öğretmen, doktor falan derken, ben ressam olacağımı söylerdim. Hatta ressam bile diyemez 'restam' derdim. Sanata ilgi her insanda var. Kökleri çok eski. Mağaralara çizilen hayvan resimlerine kadar gidiyor bu ilgi. Tüm insanlarda var, genlerimizde var diye düşünüyorum.

 

Alışılmışın dışında yöntemlerle heykel yapıyorsunuz. Daha doğrusu heykel yaparken kullandığınız enstrümanlar çok ilginç. Örneğin Selahattin Demirtaş heykelini ketil, Trump’ta tuvalet taşı, Noel babayı çatılarda sopa ile kovalayan adamın heykelini sopayla yaptınız. Heykel yaparken bu tür malzemeler kullanmanızın özel bir nedeni var mı?

Heykel dünyadaki en köklü sanatlardan biri. Alışılmış aşina olduğumuz modelaj kalemleriyle (heykel yapma aletleri) de yaptığım oluyor ama ben her şeyin heykel malzemesi olduğunu düşünüyorum. Ama her şeyin. Bahsettiğiniz heykellerin kullanılan malzemelerle bağlantıları var. Belli bir fikir ve mesaj taşıyor. Bir çalışma gerçekleştirirken buna dikkat ediyorum evet. Sıradan insanların ya da komik bulduğum insanların heykellerini de yapıyorum “heykeli dikilecek biri" kalıbını kırabilirsem güzel olur diye düşünüyorum. 

 

Heykellerinizi yaparken kalıcı olmasından ziyade verdiği mesaja mı önem veriyorsunuz. Örneğin deniz kenarında bir heykel yapıyorsunuz; bir iki gün sonra yok oluyor. Ya da bir sabundan heykel yapıyorsunuz ve o sabunla elinizi yıkıyorsunuz, yok olup gidiyor…

Hayat da böyle değil mi? Her şey bitiyor. Her şey gidiyor. Bütün bu malzeme seçimlerinde de böyle bir mesaj var. Sabundan bir heykel akıp gidiyor. Ömür bitiyor. Ülkenin ezici bir çoğunluğu İslami bakışa sahip ve İslamda heykel pek iyi karşılanmıyor Böyle olunca heykelden para kazanmak zorlaşıyor.

 

Önümüzdeki döneme ilişkin planlarınız neler? Çalışmalarınız bundan sonra ne yönde devam edecek?

Heykelle ilgili olarak, sergi açmak gibi bir arzum var. Sinemaya dair de yazdığım senaryolar ve çekmek istediğim filmler var, sponsorluklara da açığız. Buradan sizin aracılığınızla duyurmuş olalım.

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.