“Hiç böylesi görülmedi...”

Haberleri —

"Hiç böylesi görülmedi" demeyin. O tarihin derinliklerinden fırlamış, hortlak bir zulümkar olarak karşımızda.

Kültür soyundan geldiği Moğollar dilleri, insan sedalarını yasaklamaya güç yettiremedikleri için, kütüphaneleri ateşe veriyorlardı.

Hitler, meydanlarda kitaptan dağlar yaratıp, törensellikle alevlere boğuyordu.

Bu, kendini Hitlerin gölgesi sanan, Türk tipi bir Zübük. Kürt kiniyle başı çalkalanmış, bilinci yerinden oynamış, bir şizofren…

Hitler, "Yahudilere ölüm" diye diye ortalıkta dolanıyordu. Yahudileri yok ederse mutluluğu yakalayacaktı, kendince. Sonunda, son kurşunu kendi kafasına sıktı, deli…

Bu kösteklenip bağlanmış hayvan gibi, daireler çizerek kendi etrafında döneniyor, bilinci yitik deli olarak, "seni bitireceğim, Kürt" diye söyleniyor.

Hitler, yol yapımında çalışmaya gücü olmayan Yahudileri, öldürdükten sonra yakıyordu. Türk tipi faşist ise Hitler’in insana eziyetin buluş  ve  icatlarını kendine mal eden, son model Türk Zübük’ü olaraktan, Kürtleri diri diri yakıyordu.

Fırfır fırıldak bir kalpazan olan bu Zübük, Hitler zulmünü taklit ediyor, onun hayalet şehir modeline, "iskelet şehir tipileri" ile karşılık veriyordu. Diyarbakır’ın merkezi,  Cizre, Şırnak, İdil, Nuseybin onun zulmün evrensel tarihine armağanı, iskelet şehirler modeliydi.

Hitlerin yapamadığı ile yıktığı şehirlerin molozunu da kaldırıp göçerterek, yer yüzünün son lanetlisi katına yükseliyordu.

En son, gazetelerin niteliği ne olursa olsun her türlü Kürtçe metin, ya da kelimelere yer vermesini de yasaklıyor, Kürtçe tabelalara da savaş açıyordu.  

Yine de siz, siz olun, "hiç böylesi görülmedi" demeyin. Faşizmin tarihi budur. Ayrıca dini günlük kazanca yol, saltanata yolluk yapanlar tarihi de benzer uygulamalarla doludur.

Hristiyanlığın Ortaçağı, bu haller bütünüdür.  Yüz yıllar boyunca, sür-git olan bu zulmün zaman nehrine engizisyon dönemi adı veriliyor.

Engizisyon, Hristiyan din adamlarıyla, aristokratların çıkar koalisyonuydu. Kibar haydutlar, dindar mırıltılı soyguncuların, nazik, nazenin görünüşlü arsızların, katiller ve işkenceciler düzeni...

Aristokratlar, engizisyonun zindan bekçileriydi. AKP rejiminde, aristokrat boşluğunu, medya havuzuna attığı 60 milyon doların karşılığında, elde ettiği muhtemel kazancı,  "Milletin a…na koyacağız" diye keyiflenerek ortağına aktaran müteahhit tipleri, yüksek himayeye mazhar tüccarlar, aracılar, sanayiciler, dolduruyordu.

Bu düzenin din adamları, hayat alıyor, yaşama hakkı bağışlıyor, parasını verene cennetten parsaller satılıyorlardı.

Türk-İslam faşizminde, Diyanet İşleri Başkanlığı savaş enstrümanı gibi işliyordu.  Erdoğan’ın muhtarları Sarayında toplayıp tepelerinden, halkına "birbirinizi ihbar edin" diye seslenmesinden sonra imamlar ordusu bu alanda da harekete geçmişti.  

Bu çağda Hristiyan, Budist ve Musevi din adamlarının, bu işlere buşamasını düşünmek bile, o medeniyetlerde ürpertici. Ama insanların törensellikle kesildiği, diri diri yakıldığı, şehirlerin topa, tanka tutulduğu İslam faşizminde normal.

İslam faşizmini dışındaki dünyada din, yardım kurumu, imdat sesidir. Diyanet İşleri Başkanlığının, kendi yurdunda mültecileşmiş Kürtlere yardım eli uzatması bir imkansızdır. Oysa, Avrupa Kiliseler, her renk ve inançtan mağdur ile masumun sığınağıdır.

Uzakdoğu’da Budist rahipler, faşizme karşı direnişte çaresizliğe düşünce bedenlerini ateşe veriyor, Musevi din adamları, savaşta insan öldüren İsrail’i protesto ediyorlardı.

AKP rejiminin reijiminin din memurları camilerde, kendi yurtlarında baskına uğrayan, evladı katledilen, kadını, kızı malı, mülkü ganimet diye talan edilen, evi yakılıp yıkılan, Tanrı vergisi dili, kültürü ölüme yatırılmış Kürdü terörist (Türkleri korkutan) olarak ilan ediyor, bedualar yağdırıyorlardı.

Ve rejimin gazetelerinde bile yer alan bir haber:

"Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Avrupa’daki din memurlarının istihbarat (ihbar) roporları parlamento komisyonunda…"

İslamo faşizmde din budur ki, kendini bilen uzak dursun!..

Oysa bırakın din memuru olmayı, vicdanı olan her insan muhbirliğin can yakma olduğunu biliyordu. Bu işin dinen günah, insanlık karşısında vicdansızlık olduğunu da…

Ancak dünyanın ayıbı, insanlığın utancı, "hiç böylesi görülmedi" denilecek kültür ve insanlık anlayışının normaliydi.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.