Hoşçakal gözüm!

Haberleri —

“Kürtçe şarkı söyleyeceğim” dediği için linç edilen Ahmet Kaya bundan 17 yıl önce aramızdan ayrıldı. Kürt ve devrimci kimliğiyle her daim bir tehdit olarak görülen Kaya bugün ne yazık ki Paris’te yatıyor, o çok sevdiği memleketinde değil.

Son 16 yıldır olduğu gibi, bugün de Kürtler, dostları ve eşi Gülten Kaya, onu şairlerin, sanatçıların, müzisyenlerin, yönetmenlerin yattığı Pere Lachaise mezarlığında ziyaret edip şarkılarla andı.


Şarkılarım Dağlara

Kapkara bir dönemde, “Şarkılarım Dağlara” deyip, tüm yitirilmişliklerin ardına “Hani benim gençliğim nerde. Hani benim sevincim nerde?” diyerek düştü. Ancak karşılaştığı tabloda, her yanında susmuş insanlar, yorgun demokratlar içinde ise ölen biri vardı. Buna rağmen “Özlem benim, Kavga benim, Aşk benim”, “Başkaldırıyorum” diyerek kirli yüzleri aydınlatmak için durmadan savaştı. 

Çıktığı bu yolculukta önce sürgüne gönderildiği Paris’te gözlerini yumsa da Ahmet Kaya’nın “Bahtiyar”ın tek isteği vardı, “Türkü tadında yaşamak”. 

Söylenmesi gerekenleri, buna cesaret edilemeyen bir dönemde sanatçı kimliği ile müzik notalarına dönüştürmenin ötesinde sazı ve sözüyle bağıra bağıra haykırmaktan çekinmeyen özgün müziğin en büyük ustalarından Ahmet Kaya’sız 17 yıl geçti. 

Sürgüne gitmek zorunda kaldığı Paris’te, “Hoşçakalın Gözüm” isimli albümünün kayıtlarını yaparken yaşama veda eden Kaya’nın oysa yazacak ne kadar çok şarkısı vardı. 


Ağlama Bebeğim

Ahmet Kaya’nın mücadele ile geçen ömrü 1957 sonbaharında Malatya’da başladı. Küçük yaşlarda ekonomik zorluklardan dolayı İstanbul’a göç eden Kaya, müziğe olan ilgisinden dolayı bir süre Halk Bilimleri Derneği’ne gidip gelmeye ve oradaki kültürel çalışmalara katılmaya başladı. 1980 askeri darbesinin ardından Kaya, hiç bir yapım şirketinde kendi şarkılarını yayınlatamadı. Çıktığı konserlerle ilgi görmeye başlayan Kaya, kendi albümünü yapmaya kalkar. “Ağlama Bebeğim” adlı albümü yayınlanır yayınlanmaz, albüm toplatılarak Kaya da gözaltına alınır. Kaya ve “Ağlama Bebeğim” hakim karşısındadır. Yargılama kısa sürer Danıştay kararı ile albüm serbest kalır. 

Ahmet Kaya’ya olan ilgi arttıkça baskı da artmaya başlar ve Kaya pek çok konserinin ardından gözaltına alınır. 1990’lı yıllarla beraber Kürt sorunu üzerinde sağlam konuşmalar yapmaya başlar. Hürriyet Gazetesi başta olmak üzere hedef gösterilir.


Milyonların ‘Bahtiyar’ı

Milyonların ‘Bahtiyar’ı, 12 Şubat 1999’da, Magazin Gazetecileri Derneği’nin düzenlediği o gecede, sarf ettiği sözler sonrası lince uğramış ve hakkında başlatılan soruşturma ve tutuklama girişimleri nedeniyle “vatan haini” damgası almaktan kurtulamamıştı.

Oysa ki Kürt bir baba ile Türk anneden miras kalanlarla birlikte taşıdığı Kürt kimliğini, “Diyarbakırlıymış kod adı Bahtiyar” dizeleriyle milyonlara açık açık ilan etmiş Kaya’nın tek söylediği; “Önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum’’ idi.


O acı gülümseme

Konuşmasına karşı protesto sesleri yükselirken, Ahmet Kaya, elinde ödülü, her zamanki tavrıyla, gülümseyerek şarkısını söyledi.

Attilâ İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif, Yusuf Hayaloğlu gibi şairlerin şiirlerini besteleyen Ahmet Kaya bir yandan anonim şarkıları da seslendirdi, hayatı boyunca 22 albüm kaydetti. 


KÜLTÜR SERVİSİ

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.