Hudeybiye'den Miştenur'a birlik zamanı

Forum Haberleri —

Miştenur

Miştenur

  • Kendi Uhud tepemizi terk edersek savaşı kaybederiz. Onca mücadele, onca emek heba olur. Kimin ne önceliği varsa, bir öncelik daha edinsin ve önceliğini ganimet 'almak' olmaktan çıkarsın.
  • Biz Kürtler, ne düşmanın algı operasyonlarına ne de kendi içimizdeki kaygıları olan insanlara, sadece kendi öncülerimizin, halkımızın ferasetine ve özgürlük mücadelesi verenlerin cesaretine güvenmeliyiz.

HATİCE KAVRAN

Her halkın bir Uhud'u, her özgürlük yürüyüşünün bir Miştenur'u vardır. Ve biz Kürtler kendi Miştenur'umuzun tam ortasındayız. Bu çağrımız özelde dindar, genelde tüm halkımızadır; yani hangi gerekçeyle olursa olsun kaygısı olan herkesedir. Çünkü tarih tekerrür değilse bile, derslerle doludur.

Müslümanların kazandığını sanıp yerlerini terk eden okçular, Müslümanların bu savaşta çok ciddi kayıplar vermelerinde şüphesiz büyük bir rol oynadılar. Okçuların komutanı olan sahabe Abdullah bin Cübeyr, Müslüman savaşçılara Hz. Muhammed'in kesin emrinin mevzilerini terk etmemek olduğunu söylediği halde, onlar mevzilerini terk ederler, geriye on civarında okçu kalır. O, on kişiden biri de savaşın seyrini değiştiren Ümmü Ümare adında bir kadındır.

Sanki Uhud’du Miştenur tepesi. Yine cesur bir kadının varlığı değiştirmişti savaşın seyrini. Ümmü Ümare misali not düştüler tarihe kürt kadınları. Asla inançlarını yitirmeden savaştılar.

Kendi Uhud tepemizi terk edersek savaşı kaybederiz. Onca mücadele, onca emek heba olur. Kimin ne önceliği varsa, bir öncelik daha edinsin ve önceliğini ganimet 'almak' olmaktan çıkarsın. Birazcık ganimet uğruna mevzileri terk etmemeliyiz. En azından bunu Arin Mirxan’a, Arin’in deyimi ile' hevalleri’ne ve Kürdistan'ın özgürlüğü için geçmişten bugüne kadar emek verenlere borçluyuz. Onların o fedakarlıkları ve cesaretleri hepimize örnek olmalı.

Düşman bizi parçalarken, öldürürken sen dindarsın, sen dinsizsin ya da sen sağcı, sen solcusun; bunun için seni öldürüyorum ya da bunun için sana dokunmuyorum demedi. Her zaman bir bahaneleri vardı öldürmek için. Sen ne olursan ol, onun için sadece yok edilmesi gereken bir teröristsin. Kedi misali, yavrusunu fare gibi görmedikçe yemezmiş. Onlar da önce terörist diyecekler ki daha rahat öldürebilsinler. O nedenle öldürmek için bizi hep terörist gördüler. Şex Said için Türk kesimine "Kürtçü" dediler, dindar Kürtlere "İngiliz ajanı" dediler, seküler kesime de "dinci" dediler. Sahiplenilmesin diye farklı ortamlarda farklı farklı algılar yarattılar. Seyit Rıza ve diğer bütün Kürt birey ve hareketleri için benzer algılar yaratıp oyunlar oynadılar. Aynı şeyi şimdi Kürt Özgürlük Hareketi için yapıyorlar. Bunların bu tuzaklarına artık düşmemek gerek.

Şimdi zamanı değil bölünmenin, birbirimize düşmenin, esasında buna hakkımız da yoktur. Neden ne olursa olsun, bir tek Miştenur tepesi kalsa bile terk etmemek, bırakıp gitmemek gerek. Burada şu etnik unsurlar, şurada bu inançsal unsurlar var demedi Arinler. Tek bir hedefe odaklanmak, adım adım amaca ulaşmak, en önemlisi de asla vazgeçmemektir asıl olan.

Birliğimiz ve özgürlüğümüz için birbirimizden rol çalarak aynı anda tek amaç uğruna da olsa düşmana karşı farklı seslerle yüzümüz birbirimize dönmemeli, güven içerisinde sırtımızı birbirimize dayamalıyız. Bu değil miydi bizi parçaladıklarında sanki uyuşturulmuştuk, birbirimizin bağırıp çağıran seslerimizden başka bir ses duymadık, kızgınlığımız bizi birbirimizden uzaklaştırmadı mı? Parçalandığımızı bile fark etmedik. Amaç bizi bizimle meşgul etmektir.

Akıl kârı değil mevcut düşmana yenilerini eklemek, küçücük bir umut bile olsa barış için o umuda sarılmalıyız. Önce kendi içimizde, kendi halkımızla, sonra en az bizim kadar yorgun düşen düşmanlarla; hak temelli onurlu bir barış için masaya oturmalıyız.

İşgalcilerimiz 'biz yanlış yaptık, kötülük ettik" dediler de biz mi savaşı seçtik? Savaş bize dayatılandı. Özgürlük mücadelesi verenler, bu uğurda ölenler inandılar ve asla vazgeçmediler.

Hudeybiye antlaşmasını hatırlamalıyız

Bazıları açıklanan antlaşma metni için olumsuz açıklamalar yapmaya devam ediyorlar. Eğer gerçekten bir takım kaygıları varsa, yeteri kadar bilgi sahibi olmadıkları, devleti temsil eden ceberutlara güvenmedikleri için ve Türk devletinin Kürt meselesi konusunda yarattığı kirli algı oyunları yüzündendir. Bu nedenle biz Kürtler, ne düşmanın algı operasyonlarına ne de kendi içimizdeki kaygıları olan insanlara, sadece kendi öncülerimizin, halkımızın ferasetine ve özgürlük mücadelesi verenlerin cesaretine güvenmeliyiz. Nihayetinde hiçbir şey olmamış gibi lanse edilse de Kurdistan'ın nefes borusu Rojava'nın varlığı, statüsünün bir çok ülke parlementosunda ve BM nezdinde tartışılması Kürdistan'ın geleceği adına çok önemli adımlardır. Onun için en çok bunun bilince çıkmasını engellemek istiyorlar.

Özellikle dindar kesim Hudeybiye antlaşmasını unutmasın. Başlangıçta bir teslimiyet gibi görünse de aslında daha onurlu bir zaferin öncülüydü. Müslümanlar, yapılan anlaşmanın maddelerini çok ağır bulmuşlardı.

"Mekke'den bir Müslüman Medine'ye gidemeyecek ve eğer Medine'ye girmeye çalışırsa geri çevrilecektir. Medine'den Mekke'ye sığınan olursa geri çevrilmeyecek ve geri verilmeyecektir. Müslümanlarla karşı taraf arasında on yıl savaş olmayacak, iki taraftan da bir diğerinin malına ve canına dokunulmayacak. Hudeybiye’den Mekke'ye gitmeden geri dönülecek."

Bu antlaşma Müslümanları üzmüştü, çünkü Müslümanlar her şekilde müşriklerden güçlü durumdaydı ve böyle bir antlaşmaya razı olmak istemiyorlardı. Buna rağmen Hz. Muhammed’in imza attığı bu antlaşmayı birlik içinde hareket ederek sahiplendiler. O gün görünürde aleyhlerinde gibi görünen bu antlaşma ile on yıl sonrasının ilk adımları burada atılmıştı.

Uhud’da yaptıkları hataların bedelini çok ağır ödemişlerdi. Birlik tavırlarını bozmayarak, bir takım başka menfaatler uğruna dağılmadılar. Günün şartlarında görünürde aleyhlerine de olsa birlikte hareket etmelerinin bedeli bir zamanlar terk etmek zorunda kaldıkları Mekke şehrine onurlu bir dönüş oldu.

Biz Kürtleri tam bir asırdır hem milletimizi hem de topraklarımızı ganimet görüp aralarında pay edenler, yetmedi o günden bu yana bizi birbirimize düşman etmeye çalışıyorlar. Şeytana papucunu ters giydirecek cinsten fitne, fesat soktular aramıza. Onların bütün kirli oyunlarına rağmen daha sıkı sıkıya birbirimize sarılmalıyız.

Newroz alanlarında olduğu gibi renklerimizin her tonuyla el ele tek yürek! Cegerxwîn’in hayali bütün Kürtlerin hayalidir.

'Kurdino bibin yek, eger hûn nebin yek hûn ê herin yek bi yek.'

Şimdi tam zamanıdır birlik olmanın ve bütün yaşananları geride bırakmanın özgür yarınlar için, özgür Kurdistan için ve onurlu bir barış için kucaklaşmalıyız!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.