İdamdan masaya
Forum Haberleri —

Kürtler
- Masadaki tartışma çözüm gücünü ortaya çıkartırsa Kürdistan gerçekliğinde darağaçların urganları tarihin çöp sepetine atılacaktır.
RUŞEN TUTKU
Bir asırlık tarih isyanlarla geçti. Hiç dinmeyen özgür yaşam istemi her defasında başarısız kaldı. Kürdistan coğrafyası halen gerçek anlamda özgür, demokratik bir ülke koşuluna tam olarak kavuşmamıştır. Yılların direnişi büyük kazanımları yaratmış ancak ulus- devlet mantığıyla hareket eden Kürdistan'ı sömüren güçler parçalanmışlığın statüsünün devamından yana. Ortaya çıkan büyük Kürt direnişi varlıklarını düşmanlarına kabul ettirse de tehdit ve tehlikelerin bitmediğini görmek gerekiyor. Tüm bu tehlikelere rağmen "Barış ve Demokratik Toplum" paradigması temelinde gelişen süreç yeni bir aşamayı ifade ediyor.
Kürtler dört parça Kürdistan'da direndi, bedeller ödedi. Mahabad'ta, Başûr'da, Kuzey'de ve Rojava’da isyanlı yıllar büyüdü, dinmedi özgürlük istemleri. Kürt düşmanları isyanları hep bastırmayı amaçladı ve bu nedenle kanlı süreçler yaşandı. En önemlisi yakalanan isyan liderlerinin son sözleri dar ağacının gölgesinde dil buldu. Tüm isyan liderlerinin ortak sözleri direniş ve düşman karşısında baş eğmeme, diz çökmeme temelinde oldu. Her idam beraberinde sonlanan isyanlar olarak tarih sayfalarında böylece yerini aldı. Qazî Muhamed, Şeyh Sait ve Seyit Rıza idamlı gecelerin baş eğmeyen yolcuları oldular.
Darağaçlarının korku ve yok edici havası sabahların ilk ışıklarıyla Kürt halkının özgürlük mücadelelerine bir karabasan gibi çöktü. Elbette bu korku iklimine rağmen dinmedi isyanlı günleri.
Kürtlerin yaşadığı derin yalnızlık, ölüm kıyısında gezen bir sürecin yaşanmasına neden oldu. Yaşam ve ölümün arasına sıkışma halini ve o ince çizgiyi doğru görme ve okuma gereği vardı. Klasik isyan yönteminin başarı getirmediği, yeni bir ideoloji ve taktiğe ihtiyaç olduğu kesindi. Bunu görme ve çıkışını yapma Apocu grupla ortaya çıktı.
Uluslararası bir komployla yakalanan Önder Apo Türkiye'ye teslim edildi ve yargılanma sonrası idam cezasıyla mahkemesi sonlandı. Bir isyan liderinin akıbeti yine idam cezasıyla sonlanlanmayla karşı karşıyaydı. Elbette bu isyanın çıkışı, varoluşu, kendini örgütleme, seçtiği mekan ve vuruşma tarzı farklıydı, uluslar arası güçler de bunu biliyordu. Ancak Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı bilinç, güç ve irade direnmeyi seçince idam cezası kaldırıldı ve tarihin tekerrürü boşa çıkartıldı. Dağlar, ovalar ve kentleri mesken tutan direniş güçleri idam yazgısını boşa çıkardı.
Kuzey Kürdistan'da yoğunlaşan savaş barışını arıyordu. Önder Öcalan hep bir muhatap aradı ancak tüm barış çağrı ve denemelerine rağmen başarıyla sonuçlanmadı. Savaş giderek büyüdü, Kürt halkının özgürlük davası sınırları aşıp evrensel bir hal aldı. Bununla birlikte hegemon güçlerin Ortadoğu'ya yönelik hesapları Türk devletini tedirgin kıldı. Tehlikenin sınırlarına dayandığını, Üçüncü Dünya Savaşı’nın sınır tanımayacağını fark edip itiraf ettiler. Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla birlikte barışa dair dilekler güncelleşti. Bu yaklaşımı önemli gören Önder Apo insiyatif alarak çağrıda bulundu. "Barış ve Demokratik Toplum" paradigmasıyla Özgürlük Hareketi’ne, tüm özgürlükçü güçlere seslendi, böylece bir diyalog süreci başladı.
Karşıtını masaya getirmek, sorunları karşılıklı tartışmak, sorunun çözümü için önemli bir adım olacaktı. Sorunun çözümü için şimdiye kadar masa kurulmamış, diyalog yöntemi seçenek olarak seçilmemişti. Düşman özgürlük taleplerini hep baskı, şiddet ve bastırmayı tek seçenek olarak gördü. Karşıtların samimiyeti önemliydi ve buna göre pratik adım da gerekliydi. Önder Apo ve hareketi somut adımlar attı, ancak Türk tarafı aynı samimiyeti göstermeyince Kürt halkı ve genel kamuoyu kaygılı yaklaşmaya başladı ve bu kaygılar halen devam ediyor.
Doğru mücadele, zamanın dil ve ruhunu hissetme olunca sezgiler ayaklanır, başarının kapıları aralanır. İnsan üstü bir irade, bilinç ve bazen zaman ötesini görme olunca çemberi yırtma kolaylaşır. Elli iki yıllık amansız mücadele his, duygu ve aklın ayaklandırmasıyla geçti. İşte Öderlik gerçekliği böyle oluyor. Her an kendisini yenileme, kendisiyle boğuşarak, hatta karşıtlarını ve etrafındakilerini doğruya çekip ikna etme dili konuşuyor. Konuşuyor ve söylenen pratikleşince masa kaçınılmaz oluyor.
Kürt’ün idam kaderi tümden aşılır mı bilinmez, şimdi kırılan kalemin orada kaldığı, sabahlarla gelen idam mangaların ayak sesleri yüreklere asit dökme seremonisi tekrarlanmadı. Kördüğüm halini alan Kürt ve Kürdistan gerçekliği, bir türlü aşılmayan problemler masada demokratik toplum perspektifi ile çözüme kavuşabilir. Pozitif entegrasyon günümüz koşulları için daha realist.
Masaya oturanlar elbette sıkılı yumruklarla problemleri çözme gücünü ortaya çıkartamaz. Önder Öcalan nerede esnek ve nerede ilkesel yaklaşacağını iyi biliyor. Stratejik düşünme, bazen de taktiksel hamleler de bulunma ustalığıyla masadaki pozisyonunu doğru konumlandırıyor.
Masadaki tartışma çözüm gücünü ortaya çıkartırsa Kürdistan gerçekliğinde darağaçların urganları tarihin çöp sepetine atılacaktır. İdamdan masaya uzanan yılların bedeli ruh bulacak, demokratik ve özgür Kürdistan hayali dağların yankılı seslerinde gürül gürül hayat bulacaktır.







