İkinci Paris Katliamı’nın düşündürdükleri!

Forum Haberleri —

İkinci Paris Katliamı/foto: Şahin BOZLAR

İkinci Paris Katliamı/foto: Şahin BOZLAR

  • Fransız devleti bu alçakça saldırının açık ve belli olan faili faşist AKP-MHP hükümetini adeta dünyanın gözünden saklama çabası içerisine girmiş görünüyor. 

MAHİR DOĞAN

Yine soğuk bir kış günü ve yine Paris, hedef yine Kürt kadın devrimciler ve katil yine aynı AKP-MHP’li TC. Tarih adeta tekerrür ediyor. Ve maalesef Fransız devletinin de tutumu yine aynı, adeta olayın üstünü örtme derdindeler. 

23 Aralık 2022 tarihinde Avrupa’nın en önemli merkezlerinden Paris’te 3 Kürt devrimci daha katledildi. Ve buna da 2. Paris Katliamı dedik. Zira daha önce de 9 Ocak 2013 tarihinde 3 Kürt kadın devrimci (Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez) alçakça katledilmişti. Şimdi de Kurdistan Özgürlük Hareketinin ve Kadın Özgürlük mücadelesinin öncü kadrolarından Emine Kara, değerli Kürt yurtseveri Abdurrahman Kızıl ve genç nesil Kürt kültürünün emektar sanatçılarından Mîr Perwer, Paris’te bir MİT katilinin alçakça saldırısı sonucu şehit düştüler. Olay henüz olmuşken Avrupa’daki Kurdistanlılar Fransa’ya adeta akın ettiler ve şehitlerine sahip çıktılar. Fransız devletinden de katilin arkasındaki katilleri açığa çıkarmasını istediler. Zira saldırıyı gerçekleştiren katili zaten Kürtler etkisiz hale getirip Fransız polisine kendileri teslim etmişti. Fransız devletinin yapması gereken tek şey bu namert saldırının arkasındaki katilleri, planlarını ve amaçlarını deşifre edip kamuoyuna açıklamaktı ama maalesef bu yazının yazıldığı saate kadar henüz onu bile yapmış değiller. 

Öncelikle Fransız yetkililerin bu tutumuna bir anlam vermek gerçekten zor. Kendi ülkesinde bu denli büyük siyasi cinayetler işlenecek ama buna karşı herhangi bir tavır almayacak, kendine de hukuk devleti diyecek. Bir hukuk devletinden ziyade bu tutumuyla Fransız devleti bu alçakça saldırının açık ve belli olan faili faşist AKP-MHP hükümetini adeta dünyanın gözünden saklama çabası içerisine girmiş görünüyor. Bu tutumun nedeni hangi çıkar olursa olsun sonuçta gün gelecek ve bu tutum Fransız devletine de kaybettirecektir.

Tetikçi Fransız asıllı 69 yaşında bir kişi. Doğal olarak bu işin içinde AKP-MHP dışında başka güçlerin olma olasılığı var mı sorusu insanın aklına geliyor. Yani bu alçakça saldırı sadece faşist AKP-MHP hükümeti ile mi sınırlıdır, değilse başka hangi güçler bu saldırının arkasında yer alıyor olabilir? Özellikle NATO tandanslı güçlerin bu işte bir dahlinin olup olmadığı kuşkusu, TC’nin NATO üyesi olması ve Kürt soykırım politikalarına geçmişten beri destek veriyor olması bu kuşkuyu oluşturan en temel etkendir. Bu katliamın hemen ardından ABD ve İngiltere dışişleri bakanları, Almanya şansölyesi ve dışişleri bakanı, yine İspanya senatosu yetkilileri bu saldırıyı kınasalar da bu kuşkunun giderilmesi için bunun yeterli olmadığını iyi biliyoruz. Resmi açıklamalardan ziyade pratikte özellikle Fransa güvenlik makamlarının tutumu daha genelde NATO’nun da bu işin içinde olup olmadığını gösterecektir.

Diğer taraftan faşist TC devletinin böylesi sinsi ve alçakça bir saldırıyı neden bu süreçte yaptığının anlaşılması büyük önem kazanmaktadır. Böylesi alçakça bir saldırıdan da iyice anlaşılıyor ki TC ve onun faşist AKP-MHP yönetimi çok ciddi anlamda zorlanmış bulunuyor. Özellikle HPG’nin 25 Aralık 2022 tarihli açıklamasına da yansıdığı gibi Hulusi Akar yönetimindeki soykırımcı TC Ordusu’nun Zap-Avaşîn-Metîna hattında 14 Nisan tarihinden başlayarak yürüttüğü 8 aydır süren işgal saldırıları taktik nükleer silahlar ve zehirli kimyasallar kullanmasına rağmen sonuçsuz kalmış, daha da önemlisi gerillanın etkili taktikleri ve eylemleri neticesinde çok ciddi darbeler almış ve özellikle de Zap alanından büyük oranda çekilmek zorunda kalmıştır. Yani bu noktada da tarih yeniden tekerrür etmiş ve büyük bir Zap yenilgisi daha yaşanmış oldu TC. ordusu açısından. Bu durumda Zap’tan yenilerek çekilen bir ordu görüntüsü ve bunun etrafında oluşabilecek tartışmaların önünü kesmek, yine Kürt soykırım politikalarında ısrar ettiğini göstermek için böylesi bir katliamı bir süredir planlamış ve ciddi hazırlıklar yapmış oldukları da anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte geçen Kasım ayında Taksim’de sonradan DAİŞ elemanı olduğu anlaşılan bir kadın tarafından patlatılan bombaları bahane ederek Rojava’ya yönelik bir askeri işgal başlatmak isteyen faşist AKP-MHP yönetimi istediğini elde edemeyince uzaktan bombalı saldırılar ve hava saldırıları ile Rojava’nın göreli istikrar ortamını ve toplumsal refahını hedeflemiş bulunuyor. Fakat Rojava halkının ve örgütlü güçlerinin direngen duruşu bu saldırıların öncelikli olarak altyapıyı darbelemesine rağmen büyük oranda boşa çıkarmıştır. Diğer taraftan ABD-Avrupa ve Rusya’dan da Rojava saldırısı için istediği desteği bulamamış ve uluslararası alanda da Kürt karşıtı soykırımcı politikasında büyük bir yalnızlığı yaşamaya başlamıştır. Bu yalnızlık TC. rejimi ve onun faşist AKP-MHP yönetiminin de büyük oranda kimyasını bozmuştur.

Öte yandan özellikle 24 Temmuz 2016’dan bu yana Bakurê Kurdistan’da yürüttüğü çöktürme operasyonlarına rağmen Kürt halkı ve öncü kurumları hala dimdik ayaktadır ve faşist AKP-MHP hükümetinin soykırımcı saldırılarını da büyük oranda boşa çıkarmaktadır. Bakurê Kurdistan ve Türkiye’nin tümünde Kürt halkına yönelik yıldırma, sindirme, baskı, tutuklama, cezaevlerinde fiili idam uygulamaları TC. tarihinin en yüksek düzeyine ulaşmasına rağmen Kürt halkı örgütlü ve bilinçli davranarak bu saldırıların tümünü boşa çıkarmayı bilmiştir. Bu saldırılardan da sonuç alamayan bu faşist AKP-MHP yönetimi adeta zıvanadan çıkmış ve şuursuzca saldırmaya başlamıştır. Bakurê Kurdistan’da Kürt halkına ve onun örgütlü kurumlarına yönelik saldırının yapılmadığı bir gün nerdeyse yok gibidir. Fakat buna rağmen Kürt halkı ve tüm örgütlü güçleri de direnmeyi bir yaşam felsefesi bilerek her gün yeni direniş destanları yazmaktadır.

Faşist AKP-MHP yönetimi için artık son 6 aylık sürece girilmiştir denilebilir. Özellikle 2023 yılının ilk 6 ayı çok tarihi bir öneme haizdir. Seçim süreci faşist AKP-MHP hükümeti için sonun göründüğü bir döneme işaret etmektedir. Fakat bu faşist güçlerin iktidarı öyle kolay kolay bırakmayacakları da iyi biliniyor. Hatta ister içerde veya ister dışarda olsun, iktidarlarını kaybetmemek için savaş veya savaşın her türlüsünü yapmaya da hazırdırlar. Kürt soykırım siyasetinde ısrar edecekler, bu siyaseti yürütmek için ve iktidarlarını kaybetmemek için ülke içi diğer iktidar odağı olan 6’lı masa muhalefetini de sindirmek için devletin tüm gücünü kullanacaklardır. Faşist AKP-MHP hükümetinin bu süreçteki stratejisi de bu biçimiyle iyice anlaşılmıştır; Kürt soykırım siyasetinde elinden gelen her türlü kirli saldırıyı yapacak, bununla birlikte 6’lı masa muhalefetini de sürekli tehdit edecek ve sindirmeye çalışacak. Fakat 6’lı masa muhalefetinin bu faşist AKP-MHP hükümetine karşı ne kadar direneceğini bilmesek de Kürt halkı yeni bir yüzyıla kaybederek girmeyecektir. İkinci Paris Katliamına görkemli bir direniş ile cevap veren Kürt halkı hem şehitlerini en iyi şekilde sahiplenmiş ve hem de dosta-düşmana gereken cevabı da vermiştir. Artık bu görkemli direnişi zaferle taçlandırma yılına girilmiştir. 2023 yılı Kürt halkının özgürlük mücadelesinin düşmanlarına ezici darbeler vurduğu ve geleceğini Önder APO’nun özgürlüğü ile teminat altına aldığı bir yıl olması dileğiyle, nice yeni yıllara… 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.