İktidar ittifakı arayışını operasyonlarla sürüyor

Fehim IŞIK yazdı —

  • Faşist ittifakın MHP ve Ergenekon kanadı, ‘Bize destek vermezseniz Kürtler gelir’ diyerek CHP’den ‘solculuğu’ kendilerine kisve yapan ulusalcıları, İyi Parti’den ise Kürt düşmanlığıyla aklını yemiş ırkçıları iktidarın yanına çekme operasyonuna girmişler.

AKP-MHP-Ergenekon iktidarının kendini ‘yeni döneme’ uyarlamaya dönük arayışlar içinde olduğu bir müddettir konuşuluyor. Erdoğan ve Bahçeli’nin ‘reform’ söylemlerine sarılması elbet bu arayışın bir parçasıdır. Ancak bu arayışın en önemli ayağı devletin 2015’te bir kez daha fiilen yaşama geçirdiği ‘Kürt düşmanı’ siyasetin dışarıda kalan unsurlarını, yeniden iktidarın çeperine toplayarak önümüzdeki dönemin iktidarını güçlendirme girişimidir. ‘Reform’ söylemleri bu arayışın kılıfıdır ve daha çok da Almanya’nın başını çektiği Avrupalı destekçilerin elini güçlendirme, rahatlatma siyasetidir.

Son dönemde realize edilen hesapların birkaç ayağı var ve yürütücüsü devlettir.

Oğuzhan Asiltürk’ün Erdoğan ile görüşmesi, ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun AKP’yle ittifak yapılabileceği mesajı vermesi, faşist ittifakın sözüm ona İslamcı olan AKP kanadı üzerinden yürütülen girişimdir. Böylelikle Türk İslam sentezi savunucularının iktidar dışında kalanlarını da ‘devlet refleksi’ üzerinden faşist ittifaka çekmek istiyorlar.

CHP’den istifa ettirilen ulusalcıların tutumlarına bakıldığında muhalefete dönük operasyonun diğer ucu da rahatlıkla görülebilir.

Faşist ittifakın MHP ve Ergenekon kanadı, ‘Bize destek vermezseniz Kürtler gelir’ diyerek CHP’den ‘solculuğu’ kendilerine kisve yapan ulusalcıları, İyi Parti’den ise Kürt düşmanlığıyla aklını yemiş ırkçıları iktidarın yanına çekme operasyonuna girmişler.

Bu bağlamda yakın dönemde bazı gizli tanıklar uydurup CHP’ye dönük bir gözaltı saldırısı da başlatırlar ise şaşırmamak lazım. Özellikle HDP’yle ittifakı savunan bazı CHP’lileri hedefe koyarak böylelikle ulusalcılara yakın duran ve ‘ikbal’ dışında bir hedefi olmayan kesimi, biraz da korku yayarak etkilemek, yanlarına çekmek istiyorlar. Ama esas dertleri, son yerel seçimlerdeki tablo gibi de olsa birlikte hareket edebilecek bir muhalefet bloğunun oluşmasını engellemektir.

Yaptıkları anketlerde henüz AKP’den ayrılanların kendileri için bir risk oluşturmadığı kanısındalar. Ayrıca bunların oy tabanları daha çok iktidar bloğunun etkin olduğu bölgelerde olduğundan ve barajı aşamadıklarından, bunlara verilecek oy da sistemden kaynaklı olarak iktidarın hanesine yazılıyor. Bu nedenle onlardan şimdilik pek ürkmüyorlar. Ancak seçim yasalarının mahal verdiği ve barajı etkisiz kılan bir ittifaka yönelirler ise bunların da hedefe konulacağından, CHP’deki ulusalcı olmayanlara dönük Kürtler üzerinden yapılması tasarlanan operasyonun bir benzerinin bu kez Gülen Cemaati de gerekçe edilerek AKP’den ayrılanlara yapılacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

Operasyonun elbet HDP’ye dönük yüzü de var. Kapatma tartışmaları bu operasyonun bir parçasıdır. Kapatmayacaklar, çünkü oradan gelecek oylarının olmadığını biliyorlar. Ancak bir yandan HDP’ye dönük saldırıları artıracaklar, diğer yandan kapatma tartışmalarını gündemde tutup kriminalizasyonu sürdürecekler. Bu tutumla, hem muhalefetin olası bir yakınlaşmasını engellemek, hem de saldırılarla zayıflatıp baraj altı bırakmak istiyorlar.

Ancak HDP’ye, ya da genel olarak Kürtlere dönük operasyon bununla sınırlı değil. Faşist ittifakın içinde veya yanında duranları da harekete geçirmişler. İttifakın içinde olan adını anmaya değmez birkaç kişi birden eski solcu günlerini anımsayarak “antiemperyalist mücadeleden” söz etmeye, Kürtlere Joe Biden’ın öcü olduğunu anlatmaya kalktı. Hatta bunlardan biri ironiyle karışık ve bir o kadar da utanmazca, “Biden Kürtmüş” diyerek iktidara riskin nereden geleceğini göstermeye yeltendi. İttifakın dışında görünen ve çoğu iş insanı olan bir güruh da iktidarla görüştükleri fiskosunu yayarak gizemli bir havada Kürtlere umut pompalamaya, Avrupa ve ABD ile iyi ilişkiler geliştirecek iktidarın sorunları çözüm yoluna sokacağına dair dedikoduları dillendirmeye başladılar.

Tüm bu hesaplar iktidarın güçlü olduğu izlenimi yaratmasın. Faşist ittifak en güçsüz dönemine girmiş durumda. Bunca ince hesabın altında bu güçsüzlüğü var. Burada sorun, faşist ittifakın saldırılarına direnen Kürtlerde ya da Kürtlerin siyasi temsilcilerinde değil. Sorun, devletin ‘Kürt düşmanı’ politikalarına cesaretle karşı çıkamayan, AKP-MHP-Ergenekon iktidarı ile devrimci muhalefet arasında gidip gelen basiretsiz, korkak siyasetçilerdedir.

Bir sorun da şu: Bu korkaklığı aşsalar da aşmasalar da operasyon yemekten kurtulamayacaklar. Ancak cesur olmaları durumunda hem toplum cesaretlenir, hem de tarih onları daha farklı yâd eder.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.