İktidarın siyasi darbesi: 7 Haziran

HDP Miting

HDP Miting

  • Türkiye halklarının Meclis’te en geniş haliyle temsil edildiği, AKP’nin iktidardan düştüğü, HDP’nin darbe barajını yıktığı 7 Haziran 2015 seçimlerinin tekrarlanmasının ardından otoriter ve şiddet dolu bir süreç başladı. 

Türkiye siyasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin üzerinden 7 yıl geçti. Kürtlere konulan yüzde 10 barajı ilk defa Halkların Demokratik Partisi’yle (HDP) aşılırken, AKP’nin tek başına sürdürdüğü iktidarlarının da sonunu getirdi. Gezi Direnişi’nden sonra muhalefetin kendini en geniş şekilde sandıkta gösterdiği seçimlerde tüm dengeler değişti. Güven yitiren ve iktidardan düşen AKP, buna sebebiyet veren Kürtleri, muhalefeti ve HDP’yi hedef aldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) de desteğini alan AKP, sürekli otoriteleşen bir sistemi adım adım inşa etti. 

7 Haziran seçimleri öncesi ve sonrası yaşanacak şiddet dalgasının ipuçlarını AKP Genel Başkanı Erdoğan, “400 vekil verin bu iş bitsin” sözleriyle vermişti. Erdoğan tarafından 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nın reddedildiği ve İmralı’da 5 Nisan 2015’ten sonra ağırlaştırılmış tecridin başladığı seçim öncesi dönemle eşzamanlı olarak HDP’ye de saldırılar başlamıştı.

İktidarın saldırı ve tehditleri, muhalefetin milliyetçi argümanları ve “AKP ile anlaşacaklar” manipülasyonu altında HDP parti olarak “Bizler HDP, bizler Meclis’e” şiarıyla girdiği seçimlerde büyük bir başarı elde ederek 13,2 oy adlı ve barajı aştı. 7 Haziran seçimleriyle demokrasi güçleri, Türkiye’de ilk defa 12 Eylül 1980 darbesinden kalan yüzde 10’luk seçim barajını aşarken, AKP ise tek başına iktidar olamadı.

Erdoğan, seçimlerden sonra üç gün medyada görünmedi. Erdoğan’ın seçimden önce getirdiği “B ve C planları devreye girer” ifadelerinin anlamı, seçimlerden sonra anlaşıldı.  DAİŞ’lilerin 20 Temmuz’da Suruç’ta yaptığı katliam, 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi ve ardından 24 Temmuz’da gerillaya yönelik yoğun hava saldırısı, diyalog sürecini bitirdi ve AKP’nin “iktidar yoksa savaş var” politikası devreye girmiş oldu. DAİŞ’lilerin yaptığı 10 Ekim Ankara Katliamı dahil, DAİŞ’in Antep hücresi tarafından yapılan tüm katliamlarda devletin dahli, yargı süreçlerinde, müfettiş raporlarıyla da ortaya çıktı. Keza dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 10 Ekim Katliamı'nın oylarını artırdığını açıklamıştı.

Yaz ayları şiddet dalgası yükselirken diğer yandan AKP ve CHP arasında koalisyon görüşmeleri, sıcak gündemdi. 2000’lerden bu yana Erdoğan’ın önünü siyaseten açan iki güç olan CHP’li Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçimlerden sonra yine devreye girdi. 10 Haziran 2015 günü yapılan Baykal ve Erdoğan görüşmesi ile MHP’nin Meclis Başkanlığında AKP’den yana tavır koyan tutumu, 1 Kasım seçimlerine kadar gelen süreci belirledi. 

AKP, aylarca CHP’yi masada tutmayı başardı ve baskın seçim için gerekli şartların oluşması sağlandı. Sivilleri yönelik şiddeti, çözüm sürecinin bitirilmesi, DAİŞ’in devreye sokulması ve koalisyon sürecinin aslında hiç başlamamış olması, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin kabul edilmediği ve siyasi darbe sürecinin başladığı anlamına geldi. Şu anda muhalefetin sıklıkla dile getirdiği “siyasi darbe” ifadesini, 7 Haziran’dan sonra ilk kez HDP kullanmıştı ve muhalefetten destek görmemişti. MA/ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.