İnfazlarına yasal kılıf: İhbarcılık

Haberleri —

Tayyip Erdoğan’ın gladyosu, Kürtlere ve demokrasi güçlerine karşı topyekün savaş konseptini geçmişteki JİTEM ve Ergenekoncular ile paralelcilerden öğrendikleri yöntemleri deneylerek farklı yol yöntemlerle hayata geçiriyor. Erdoğan’ın bu savaş konsepti ise kesinlikle Beştepe’deki sarayında planlanıyor. 

Erdoğan’ın ekibi, Bakanları Kurulu’nu, Milli Güvenlik Kurulu'nu, Meclisi, yargıyı sadece görüntüyü kurtarmak için kullanıyor. Erdoğan gladyosu, yürüttüğü savaşı sözümona "hukuka" ve "yasalara" uygun halde yürütüyor. Ama kesinlikle bu doğru değil. AKP iktidarı çıkardığı özel yasalar, yönetmelikle Erdoğan’ın gladyosunun kararlarına yasal zemin sağlıyor ve bu çok tehlikeli bir durum ortaya çıkarmış durumdadır.

Örneğin askeri yasak bölgeler geçmişteki sıkıyönetim, olağanüstü hal uygulamalarının bugünkü adıdır. 

İç Güvenlik Yasası ise daha once JİTEM vb. kontrgerilla uygulamalarına sağlanan hukuksal dayanaklar ve hakların bugün katil sürüsü polis teşkilatına verilmesidir. 

Yine kamuoyunda "OHAL (Olağanüstü Hal) Yönetmeliği" olarak adlandırılan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin 5 Ağustos tarihli yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanan karar tam anlamı ile sıkıyönetimin ilanı anlamını taşıyordu.

AKP iktidarı bu yönetmelikte atanmışları seçilmişlerin başında otorite yapıyordu.

Halkın oyları ile seçilen belediye başkanları, belediye imkanları ise tamamen valininin ve kaymakamın emrine sokuluyor.

Valilere darbe dönemlerinin yetkilerini veren yönetmelikte yargısız infazlardan; polis işkencesine kadar her şey yasal kılıfa sokuluyordu ve bunun resmi ilanı ise şöyle yapılmıştı:

"Valiler, kolluğa suç faillerinin bulunması için emir verebilecek. (Vali, yerel yönetimler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarına görev verebilecek. Kamu kurum ve kuruluşları, valinin bu konudaki emir ve talimatlarını yerine getirecek. Bunların yerine getirilmemesi veya geciktirilmesi halinde sorumlu kamu görevlilerinden tazmin edilecek.)

Valilerin bu yetkilerini, ilçelerde de kaymakamlar kullanacak.

Yani bu yönetmelikle halkın iradesi ile seçilen yerel yönetimler özellikle de öz yönetim iradesi hiçe sayılıyor.

Ve şu anda Gever, Silopi, Varto, Farqîn (Silvan), Cizre, Nusaybin başta olmak üzere bütün sivil infazların yapıldığı kentlerde bu yönetmelik uygulanmaktadır.

Erdoğan gladyosuna bu da yetmedi ve yeni bir yönetmelik resmi gazetede yayınlandı. Türkiye'de daha önce "Terörle Mücadele Kanunu" kapsamında yürürlüğe giren "Gizli tanıklık"tan sonra şimdi de "Gizli ihbarcılık" resmen yürürlüğe girdi. 

"Terörle Mücadele Kanunu" kapsamına giren suç faillerinin yakalanmasına yardımcı olanlara veya yerlerini, yahut kimliklerini bildirenlere para ödülü verilmesine dair İçişleri Bakanlığı yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlandı. Ödüllendirmeye ilişkin kurullar oluşturulmuş ve giderler İçişleri Bakanlığı'nın bütçesine konulacak ödenekten karşılanacak. 

Bu kararla yeni yargısız infazların önü açılırken, toplumda ayrışma ve güvensizlik yaratacağı endişesi de giderek büyüyor. 

AKP medyası sözkonusu uygulamanın yeni bir konsept olduğunu gösteren bir habere imza atıyor. 

PKK’lilerin ihbar edileceği ve çatışmaların sona ereceğini düşünen Erdoğan; bu uygulamayı önce muhtarlarla buluşma toplantısında gündeme getirmişti. Sonra Resmi Gazete'de resmileştirdi. 

Çok tehlikeli sonuçlar doğuracak olan bu uygulama ile toplumdaki çatışmayı iç savaş boyutuna taşıyabilir. 

"PKK liderlerinin yakalanmasına yardım edenlere 4 milyon TL'ye varan ödül verilecek" haberleri ise 2011-2012 yılında da benzer uygulamaları ve infaz konseptini hatırlatıyor. 

O dönem yapılan haberler sonrasında 9 Ocak 2013'te Paris'te PKK'nin kurucularından ve kadın hareketinin liderlerinden Sakine Cansız, KNK üyesi diplomat Fidan Doğan ile genç devrimci Leyla Şaylemez katledilmişti.

Yani işin özcesi Erdoğan seçim öncesi, kazanamayacağını anlayınca, daha büyük provokasyonlar yapıp, kendisini iktidarda tutmak için olağanüstü koşullar yaratma peşindedir. Bundan sonra Erdoğan gladyosunun yapacağı provokasyonların kararkteri de "Kürdü Kürde kırdırma, AKP’li Kürtlerin ölümünü sağlama" ve metropollerde ise HDP’ye tepki yaratacak kanlı bir girişimde bulunma çabasıdır. Tayyip Erdoğan ve şebekesi böylelikle Kürdistan’da PKK’ye karşı tepki örgütlemek, Batı’da ise HDP’yi kriminalize etmek gibi bir sonuç yaratacağını düşünüyor. 

Tutar mı?.. Zor. Çünkü Kürt halkı da Türkiye halkları da artık Tayyip Erdoğan’ın ne mal olduğunu gayet iyi biliyor…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.