İnsan merkez insanlık esas

Haberleri —

Ocak, cem, semah, pirlik, mürşitlik, taliplik, müsahiplik gibi kavramlar Alevi geleneklerinde olan kavramlardır. Bu kavramların binlerce yılı bulan bir tarihi vardır. Alev öğretisi insani merkez, insanlığı da esas alır ve canlı-cansız herşeyi kutsar. Alevi felsefesi kötülüklere ırak, iyiliklere dost bir anlayışı esas alır.
Alevi toplumu, 15 Kasım’da Yası Muharrem günlerine girdi. Araştırmacı yazar Turabi Saltık’a, hem bu günleri hem de Alevilik felsefesindeki kavramları sorduk.

Alevi toplumu şu anda matem ayında ve bu matem 26 Kasım’a kadar devam ediyor. Bu ay hakkında bilgi verebilir misiniz?

Matem, Alevi Toplumu için önemli bir gündür. Önemin kaynağı ise Kerbela’dır. Matem, Kerbela’da Alevilerin inançlarına göre Hz. Ali’nin evladı olan Hz. Hüseyin ile Hz. Hasan’ın ve bunların tüm aile ve çocuklarının Yezit tarafından katledilmesinin yıldönümüdür. Aleviler bin yıldan beri yas tutuyor. Hz. Hüseyin orada bir direniş sembolüdür, olaya öyle bakmak lazım. Hz. Hüseyin biat etmemiştir. Kerbela’daki direniş, daha sonraki yıllarda gelenekleşmiş ve destanlaşmıştır. İslam’ın o yıllarında Abbasi-Emevi iktidarının uyguladığı zulüm ve haksızlıklar böylece unutulmamıştır. Abbasi-Emevi iktidarı, İslam’ı, tıpkı Roma İmparatoluğu dönemindeki gibi inancı bir araç olarak kullanmak ve bu temelde halklar üzerinde egemenlik kurmak istemiştir. Aleviler, Emevi-Abbasi, Selçuklu, Moğollar, Osmanlı ve günümüzde Cumhuriyet dönemine kadar tarih boyunca karşılaştığı haksızlıklara kadar bir karşı duruş sergilemiştir. Aleviler, Dêrsim, Maraş, Malatya, Çorum ve Sivas katliamlarını Kerbela olarak görür. Aleviler, Kerbela’ya böyle bakar ve o matem ayının orucunu tutar.

Oruca yüklenen belli bir anlam var mı?

Alevilerde oruç beden ve nefsin terbiyesidir. Aleviler orucu, yememe içmeme orucu olarak algılamazlar. Alevilerdeki oruçta zamanında terbiye etme ve edilme esastır. İlk terbiye dilin orucudur. Dil orucu, yalan söylememe, sözlü olarak hakaret etmeme, dedikodu yapmamadır.
İkinci terbiye, kulağın orucudur. Yapılan dedikoduyu, söylenen kötü sözleri duymak istemezler, kendilerini bu kötü sözlerden uzak tutarlar.
Üçüncü terbiye, gözün orucudur. İnsana kem gözle bakmaz, nazar etmez, göz koymaz. İnsanda güzelliği, sevgiyi, temiziliği görür.
Dördüncü terbiye, elin ve kolun orucudur. Bu vurmaktan kırmaktan, hırsızlık yapmaktan uzak kalmaktır.
Beşinci terbiye ise, beden ve nefsin orucudur. ‘Eline, Beline, Diline Sahip Ol’ felsefesinden bu algılanmalıdır.
Alevilerde oruç, beden ve nefsin ıslahıdır. Aleviler bu bakımdan orucu sabahtan akşama kadar aç kalmak olarak algılamaz.

27 Kasım’dan itibaren 3 günlük aşure günü var. Aşureye konulan 12 gıda maddesinin bir anlamı var mı?

Aşure sadece Alevi toplumunda yoktur. Ortadoğu halklarının bir çoğunda aşure geleneği vardır. İran, Afganistan, Azerbaycan, Ürdün’de Haşimiler ve Anadolu’da Sünni kardeşlerimizde aşure pişirme geleneği vardır. Alevi inancında aşure, Kerbela katliamında sağ kurtulanların anısına verilir. Sağ kurtulanların arasında Hz. Hüseyin’in oğlu Hz. Zeynel Abidin de vardır. 12 gıda maddesi 12 element anlamındadır ve semboliktir. 12 rakamı doğa ve toplumsal tasarım içinde hep önemsenmiştir. 12 rakamı sadece Alevilerde yoktur. 12 sayısı İslam, Hıristiyanlık, Budizim gibi inançlarında da vardır.
Hıristiyanlık’ta İsa’nın 12 havarisi vardır. Tapınak dinlerinde de 12 rakamı vardır. Alevilerde de 12 rakamı 12 İmam ile özdeşleşmiştir. 12 gıda maddesi bir kazanda pişirilip, niyaz ediliyor.

Bir de 3’ler, 5’ler, 7’ler ve 40’lar var...

Alevilikte ibadet, inanç onun yaşam biçimidir. Yolu erkanıdır. Aleviliğin inancı semahlardır, cemlerdir. Kökeninin 40’lar Ceminden, 40’lar semahından gelindiğine inanılır. Alevilik feslefesinde Doğa-İnsan tasarımı içerisinde 3’ler, 5’ler, 7’ler, 40’lar, 4 Kapı 40 Makam gibi basamakları vardır. Felsefik anlamı farklıdır. 3’lerde insan, ruh-beden-iradeden oluşmuştur. İrade ve ruhu ile bütünleşmiş ve kendisini bilgiyle donatmış insan hak kabul ettiği ilahi güce erişecektir. Böylelikle Alevilikte insan 3 candır. İnsan kadın ya da erkek değildir. Bundan dolayı da kadın-erkek ayrımı yoktur, erkanı bilir, insan birdir, bir olan diridir, diri olan iridir. 5’ler, doğaya ait olan 4’ün 1 ile birleşimidir. Ateş, hava, su ve toprak yani 4 element birleşerek canlı-cansız doğayı yaratmıştır. 7’ler kavramı tasavvuf olarak, felsefe olarak daha da farklıdır. 7’nin içinde bulunan 4 rakamı yine doğaya ait olan 4 element ya da nesnedir. 3 ise 3’lerde aktardığım gibi insana ait olandır. 3 artı 4 toplam 7 eder.
4 kapı 40 makam olayı ise daha farklı bir önem taşımaktadır. 7’ler olmaz ise 4 kapı 40 makam, 40.’ncı basamağı da mümkün olmaz. Aleviler, insanı doğuştan ham kişi olarak kabul eder. Bilgiden, arif olmaktan, yetenekten uzaktır, ham’dır, ham bir kişiliktir. Alevi İnancına göre bu ham kişilik, kırk makamdan, yani 40 basamaktan geçmesi gerekiyor. Her kapının 10 basamağı vardır. Ham kişilik 40. basamakta İnsan-i Kamil olur. Alevilikte adı geçen 4 kapıya gelince…
Birinci kapı, Şeriat (hukuk) kapısıdır. Bu kapı, kendi öz benliğini kötülükten arındırmayı gerektirir. Tarikat kapısından geçip eğitim alan ve böylece yol erkanını öğrenen Marifet kapısına ulaşır. Marifet kapısından geçen insan edep-erkan yolunda bilimsel derinliklere ulaşır. Böylece insan hakikat kapısında İnsan-i Kamilliğe ulaşır. Bilgeliğini insanlarla paylaşır. 
Şeriat anadan doğmak, tarikat ikrar vermek, marifet nefsini bilmek ve hakikat özünü bulmak anlamına gelmektedir. Alevilik öğretisinde benlik yanlıştır. Benlik yalan olmaktır, düşkün olmaktır. Alevilikte insan 4 kapıdan geçer, ermişliğe, bilgeliğe ve arifliğe ulaşır, bilgiyi çevresindeki insana verir, onunla bütünleşir ve benlik olmaktan çıkar.
Bilgiye ulaşma ve paylaşmaya ise Alevi inancında zekat denilir. Zekat vermek, kendinde olan arifliği, bilgiyi insanlar ile çevre ile paylaşmak demektir. Zekat, para, pul ve mal ile ödenmez. 4 Kapı 40 Makam tasavvufunda 4 element burada da önemini sürdürür. Alevi öğretisi her kapıyı bir nesne, bir element kabul etmiştir. Hukuk kapısının doğalsal elementi ve simgesi hava, yol kapısının ateş, marifet kapısının sudur. Hakikat kapısının topraktır.
 
Bir de 40’lar Cemi’nden bahsederler…

Cemlerimizde kadın-erkek eşitliliği, insan eşitliliği vardır. Orada kadınlar ile erkekler birdir. Bir olan iridir, mutlaktır, mutlak olan kahinat ve evrenin üzerinde insandır, insan sevgisidir, insan hakkının hukukunun yerine getirilmesidir. Dolayısıyla Aleviler, cemlerini semahlarını böyle inançlar içerisinde günümüze kadar getirdiler. Her cemin kareografisi, semah ritueli farklıdır. Alevi temel öğretisinde Görgü Cemi, Birlik Cemi, İkrar Cemi, Bengi Cemi, 40’lar Cemi vardır. Her cemin kendi özünde farklı bir duruşu, bir anlamı vardır. Görgü Cemi, Alevi ögretisini göstermeyi amaçlar. Pirlik, mürşitlik, taliplik, erkan, müsaiplik, kivrelik ve benzeri kavramlar ve değerler Öğrenme ve Öğretme Cemidir. Bu cem türü özellikle ceme yeni girenlere öğretmek, göstermek anlamını taşır. Birlik Cemi, bir olmak, kardeş olmak, birlik olmak anlamını taşır. Bu cemlerde genelde müsaiplikler, kirvelikler bağlanır, tüm insanlıkların hakları savunulur, alınan lokmayı, niyazı, paylaşımı savunmaktır. Alevi öğretisinde mal, mülk, tarla bir komün şeklinde ortak paylaşılır ve kullanılır. İkrar Cemi ve İkrar Semahı, Aleviliğin yoluna girmek demektir.  Bunun içinde dört kapı kırk makam önemini taşır. Evrendeki gezegenler kendi etrafında, ekseninde kozmik olarak dönüşümüne ‘Bengi’ denilir. Bengi Cemi de bu bağlamda semahlarda kadın ve erkekler yanyana durular ve daireler oluşturur, şeklinde kendi bedenleri etrafında bir pervane gibi dönerler. Semaha duranlar bu şekil dönerken bir elini güneşe doğru tutar, diğer elini toprağa doğru tutar ve ellerini ard arda yüreğine doğru çekerek, yüreğine yani güneşi ve toprağı yüreğine getirır. Gücü güneşten alır, yüreğine getirir, yüreğinden toprağa verir, topraktan alır tekrar güneşe verir ve böylece her iki element arasında bütünleşir.
Son olarak 40’lar Cemi, 40’lar Semahı vardır ve çok daha farklı bir anlam ifade eder. Kırklar Semahı insan-i kamillerin, mordem-o kamillerin, mürşit-i kamiller ile birlikte yürütülmesi gereken bir cemdir. Bu cemde tüm Ocak Pirleri biraraya gelmeleri, gerekmektedir. Tüm etkin olan ermiş, en donanımlı, en bilgen, en arif, aydınlanmış insanların ve taliplerin biraraya gelmeleri ile mümkündür.
Pirler cemleri sonuçlandırırken şu gulbangı (dua) okurlar.
„Cemimiz semahımız hayrola. Geceler hayrola. Sabahlar hayrola. Şerler defola. Cemimiz semahımız 40’lar Cemi sayıla. 40’lar Cemi hanesine yazıla.“
Bu cemin diğer cemlerden bir farklılığı, ceme katılan ermişler yüzyüze oturur, doğayı, insanı, tanrıyı sorgular. Hakkı sorgularlar, Hallacı Mansur’un dediği gibi Enel-Hak, yani „Tanrı Benim“ düşüncesini sorgular. Olguyu sorgularlar, evreni sorgularlar, kosmosu sorgularlar, bilimsellik ile varlığı, vahdi tanrıyı sorgular. Bunu da tartışmak bilgin bir birikimi gerektirir. Bilgili, donanımlı, dervişhan olmayı gerektirir. Bu makama ulaşan kimlikler Aleviliğin dört kapı kırk makamın en üst kademesine, en üst basamağına ulaşmış, mürşitlik makamına ulaşmış olanlardır.

NİHAL BAYRAM/MAİNZ

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.