İşkence ve ölüm tehdidi altındayım

Ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Nurullah Semo, kaleme aldığı mektubunda 9 aydır tecritte tutulduğunu, gardiyanların kendisine sistematik işkence yaptığını söyledi.
Semo gardiyanların ''buradan ölün çıkacak'' diyerek tehdit edildiğini söyledi.
Ege Üniversitesi’nde 20 Şubat 2015’te Fırat Yılmaz Çakıroğlu adlı öğrencinin hayatını kaybettiği olayda ağır yaralanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen üniversite öğrencisi Nurullah Semo, tutulduğu cezaevinde sistematik işkenceye maruz kalıyor.
Buradan ölün çıkacak
Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), 2018’in Mart ayında İzmir Kırıklar F Tipi Cezaevi’nden Bolu Cezaevi’ne sevk edilen Semo’nun bu esnada çıplak arama ve fiziksel şiddete maruz kaldığını açıklamıştı.
Avukatlar, Semo’nun günlerce işkence ve hakarete maruz kaldığını belirtmiş, gardiyanlar tarafından “Sen Fırat’ı vurdun, yaşatır mıyım seni? Buradan çıkamazsın. Fırat’ın öcünü alacağız, buradan ölün çıkacak! Bunları birine anlatırsan bin yıl da verseler seni vururum, seni de arkadaşlarını da öldüreceğiz! Seni de sinkaf ederim örgütünü de” sözleriyle tehdit edildiğini ifade etmişti.
Mektupla anlattı: “Bu yüz senin celladın olacak”
Semo, kaleme aldığı son mektubunda bu işkencenin artarak devam ettiğini bildirdi. CİSST’e yazdığı mektupla durumunu anlatan Semo, 9 aydır tecritte tutulduğunu ve bu süre zarfında defalarca saldırıya uğradığını söyledi.
Semo, özellikle kendisine işkence edenlerin başında bir gardiyanın bulunduğunu ve ölümle tehdit edildiğini anlattı:
“İşkence edenlerin başında bulunan, onların başını çeken gardiyan her vurduğunda, ‘Bu yüze iyi bak! Bu yüz senin celladın olacak! Ölümün bunun elinden olacak! Seni burada yaşatırsam… bana ne yapsınlar. Hayatta kalacağını mı sanıyorsun. Burası başka yere benzemez. Bekle gör bak sana neler yapıyoruz’ gibi ölüm tehditleri ve en ağız ahlaksızca küfür ve hakaretlerini savuruyordu.”
Kameraların olmadığı yerde işkence
Birçok kuruma durumu bildirdiğini, suç duyurusunda bulunduğunu ancak hiçbir olumlu gelişme olmadığını söyleyen Semo, kendisine işkence edenlerin başında gelen gardiyan ve ekibinin 4 Temmuz ve 7 Temmuz’da da işkenceyi sürdürdüğünü, ölümle tehdit edildiğini aktardı:
“İçeri girdikleri gibi beni koğuşun içinde köşeye sıkıştırdılar. Yine bu işkence eden gardiyan boğazımdan tutup, ‘Sen kim oluyorsun beni şikayet ediyorsun, kime güveniyorsun, hem ne olacağını sanıyorsun ki? Ulan seni mahvedecem dememiş miydim’ şeklinde hakaret ve tehditleri sıralarken elini indirmeye çalıştığımda yanında gelen kişi kollarımı kavrayıp hem göğsüme hem de bacaklarıma vuruyorlardı. Bir süre devam eden bu işkence, hakaret ve ölüm tehditlerinden sonra dışarı çıktılar. Ben de arkalarından avluya çıktım, ‘Madem öyle, o vakit kameraların önünde etsenize işkencenizi’ dedim. Bu arada kolumu kavrayan kişi; ‘Ulan hepinizin sonu geldi, az kaldı…’ gibi küfür, hakaret ve tehditler eşliğinde dışarı çıktı.”
Başıma bir şey gelirse bu mektup delildir
Mektubun muhafaza edilmesini söyleyen Semo, “Şayet başıma bir şey gelmesi durumunda her ne sebeple olursa olsun, en azından faillerinin kim ve kimler olduğuna dair somut belge, kanıt niteliğinde delil olarak sunulsun” dedi.
Semo, böyle bir durumda sorumluların ise saldırılarda başı çeken gardiyan ve beraberindekiler ile buna müsamaha gösterdiğini söylediği kurum idare müdürü olduğunu ifade etti.
HABER MERKEZİ
