Jan Van Aken: Öcalan’a ‘birlikte çalışalım’ derdim

Dünya Haberleri —

Jan Van Aken / foto:AFP

Jan Van Aken / foto:AFP

  • Almanya Sol Parti Eş Genel Başkanı Jan Van Aken: Öcalan’ı yüz yüze görseydim barış sürecini başlattığı için teşekkür ederdim. Ortadoğu ve Kürt bölgelerinde barışçıl bir geçiş süreci için birlikte çalışalım derdim.
  • Almanya ve AB’nin odaklanması gereken ana nokta PKK'ye olan yaklaşımlarını değiştirmek ve yasağı kaldırmak. Diğer Avrupa ülkelerindeki aktivistlerin kendi hükümetlerine baskı yaparak konuyu AB’nin gündemine getirmelerini sağlamamız gerekiyor.

EREM KANSOY/BRÜKSEL

Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) 12 Mayıs’ta örgütsel yapısını feshettiğini ve silahlı mücadeleyi sonlandırdığını açıklamasının ardından, dünya ve Avrupa’dan birçok isim PKK’nin yasak listesinden çıkarılması çağrısı yapıyor. Almanya Sol Parti Eş Genel Başkanı Jan Van Aken, Avrupa Birliği (AB) ve Almanya’nın sürecin başarıyla ulaşmasında çok kritik ve önemli bir role sahip olduğuna işaret ederek, “PKK yasağının kaldırılması gerekiyor. Şu an için bu yasağın kaldırılmasının tek yolu Almanya içinde baskı oluşturulması” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokrasi Çağrısı”nı, PKK’nin kongre kararlarını ve Almanya’nın Kürtlere yönelik baskı politikalarını Sol Parti Eş Genel Başkanı Jan Van Aken’le konuştuk. 

Kürt Halk Önderi’nin 27 Şubat mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öcalan’ın çağrısı gerçekten tarihi bir olay ve şimdi barış süreci için çok büyük bir fırsat var. Bu yalnızca Kürtler ya da Kürt bölgesi için değil tüm bölge için geçerli. Geçmişteki barış süreçlerini (son 20, 30, 40 yılı) detaylı inceledim. Bu süreçlerin başlaması kolay olmuyor. Şimdi, bu süreci devam ettirmek için gerçekten çok fazla siyasi iradeye ihtiyacımız var.

PKK süreci başlattı, şimdi Türk tarafının karşılık vermesi gerekiyor. Artık eşit düzeyde bir tartışma başlamalı, her iki taraf da aynı seviyede olmalı. Tabi Abdullah Öcalan hapiste olduğu sürece bu mümkün değil. Öcalan, barış anlaşmasının sağlanmasında kilit bir figür. Tecritte olduğu ve serbest iletişim hakkı olmadığı sürece bir barış süreci olmayacaktır. Aktörler sürece dâhil edilmezse, hiçbir barış süreci uzun vadede başarılı olamaz.

Gerçekten kapsayıcı olmak gerekir. Dolayısıyla, Öcalan’ın halkıyla, tüm paydaşlarıyla serbest bir şekilde iletişim kurması gerekir. İlk adım, onu hapisten çıkarmak olmalı ardından tartışmaları başlatmalı.

 

 

Öcalan ve PKK, Türkiye’den ileriye dönük olumlu bir adım bekliyor. Bu bağlamda Türkiye’ye çağrınız nedir?

 Bir barış süreci başlatırken her zaman dikkatli olmalıyız. Ön koşullar koymamalıyız. Yani, “sadece şu ve şu olursa sürece başlarız” demek akıllıca olmaz. Bu süreci en başından durdurur. Elbette PKK’nin “hazırız ama şimdi güven artırıcı adımlar bekliyoruz” demesi çok akıllıca bir yaklaşım. Her iki taraf da prensipte tartışmaya hazır olduklarını söyler. Ama güven artırıcı adımlar olmadan süreç genelde bir yere varmaz. Şimdi Türk devletinden beklenmesi gereken şey bir güven artırıcı adımdır. Örneğin; siyasi tutukluların serbest bırakılması olabilir. Türk devleti açısından bir diğer güven artırıcı adım ateşkes olabilir. Savaşın durdurulması taraflar arasında güven inşa eder ve barış sürecini kolaylaştırır.

Avrupa Birliği'nin Kürt-Türk meselesine barışçıl bir çözüm konusundaki tutumu nedir?

AB ve Almanya bu süreçte çok kritik ve önemli bir role sahip olabilirler. Alman hükümetinden bazı isimler “Evet, barış süreci başlarsa bu çok iyi olur” diyor. Ancak süreci desteklemek için pek bir şey yapmıyorlar. Türk hükümetine karşı çok eleştirel olmayan bir tutum içindeler. Almanya ve AB’nin odaklanması gereken ana noktalardan biri PKK'ye olan yaklaşımlarını değiştirmek olmalı; yasağı kaldırmalılar.

Bu hafta Almanya’da Kürt hareketinin önde gelen bir ismi, PKK'ye üye olduğu gerekçesiyle tutuklandı. PKK “terör örgütü” olarak değerlendiriliyor. Bu tutum değişmeli. Şu anda gerçekten ihtiyacımız olan şey Kürt-Türk uzlaşması. PKK yasağı sürdükçe barışçıl bir uzlaşma mümkün olmayacaktır. Bu çok kilit bir adım.

 

 

Federal hükümet, PKK üzerindeki yasağı kaldırmaktan vazgeçmeyi planlamadığını bildirdi. Diğer yandan Almanya’da Kürtlere yönelik baskınlar, davalar ve tutuklamalar sürüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu an için PKK yasağının kaldırılmasının tek yolu Almanya içinde baskı oluşturulması. Sol Parti olarak her zaman PKK’nin Almanya ve AB’de yasal bir yapı olması gerektiğini savunuyoruz. Ancak diğer Avrupa ülkelerinden de baskı gelmeli. Almanya bu konuda özellikle katı bir duruş sergiliyor. Diğer Avrupa ülkelerindeki aktivistlerin kendi hükümetlerine baskı yaparak konuyu AB’nin gündemine getirmelerini sağlamamız gerekiyor. Sonra da Almanya üzerindeki baskıyı artırmalıyız ki en azından sessiz kalsınlar ve oylamada “hayır” demesinler. O zaman bir kazanım elde etmiş oluruz.

Almanya’nın Ortadoğulu şirketlerle silah anlaşmaları da devam ediyor. Almanya’nın politik olarak Ortadoğu’daki rolü nedir kısaca?

Ortadoğu büyük bir mesele. En basitinden, Alman hükümetinin Kürt meselesine yaklaşımı nedir? Ve bu çok kötü. Almanya, Türk hükümetiyle çok yakın bir ittifak içinde. Bu hükümet ne yaparsa yapsın, Almanya, Erdoğan ve müttefiklerinin yanında duruyor. Bunu hiçbir zaman tam olarak anlayamadım.

Rojava’da Kürt hareketinin kurduğu özerk yönetim ve demokratik yönetim Almanya’nın Ortadoğu’da talep ettiği şeylerdi. Rojava bunu başardı ve bunun mümkün olduğunu gösterdiler. Ancak hiç destek görmediler; Alman hükümeti sadece Türk hükümetini destekliyor. Bu yanlış. Bölgede daha demokratik bir yaklaşım benimsenmeli. Alman hükümeti, AKP’ye baskı yapmalı. Örneğin Türkiye’ye yapılan silah sevkiyatlarını durdurmalı ve Erdoğan’a Kürtlerle ilgili tutumunu değiştirmesi için baskı yapmalı.

Almanya, Türkiye’ye en çok silah satan ülkelerden. “Rheinmetall” ve kimyasal silahlar sivillere karşı da kullanıldı. Ancak Avrupa ve Almanya’dan tepki gelmedi. Sizce bu Türkiye ile yapılan kirli bir anlaşma mı yoksa sadece tarihsel müttefiklik mi?

İşte bu yüzden bu çatışmalar hala devam ediyor. Bence her ikisi de geçerli hem tarihsel müttefiklik var hem de kirli bir anlaşma. Her ikisiyle de mücadele etmeliyiz. Dikkatli olmamız gerekir. Evet, Türkiye’de çok sayıda Rheinmetall silahı var. Ama kullanılan kimyasal silahların, bildiğim kadarıyla, doğrudan ya da dolaylı olarak Rheinmetall ile bağlantısı yok. Ama bu küçük bir detay. Asıl mesele şu: Alman hükümeti bu savaşı destekliyor. Türk hükümeti Kürtlere karşı Alman silahlarıyla savaşıyor. Birkaç yıl önce Alman tanklarını Rojava’yı işgal ederken gördük. Bu durumun değişmesi gerekiyor. Yani, tarihsel ittifak bir sebep ama aynı zamanda bir kirli anlaşma da var. Türk hükümeti göçmenleri Avrupa’ya gelmeden önce durduruyor. Bu yüzden Alman hükümeti Kürt meselesinde sessiz kalıyor.

 

Öcalan’la yüz yüze görüşme fırsatınız olsaydı, ona ne söylemek isterdiniz?

Barış sürecini başlattığı için teşekkür ederim derdim. Öcalan, Ortadoğu’daki ilk demokratik bölge olan Rojava’ya ilham verdi. Bu onun ilham verici kitabı ve çalışmaları sayesinde mümkün oldu. Dolayısıyla ona şunu söylerdim: Evet, bu bölgede ve Kürt bölgelerinde barışçıl bir geçiş süreci için birlikte çalışalım. Kürt halkı ve o bölgede yaşayan tüm diğer halklar için öz yönetim sağlanmalı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.