Jîna Kurdistan’ın kızıydı

Kadın Haberleri —

Jîna Amînî

Jîna Amînî

  • İran'ın başkenti Tahran'da 13 Eylül 2022'de 'ahlak polisi' tarafından katledilen Jîna Amînî’nin ardından başlayan direnişini gazetemize değerlendiren İranlı aktivist Leyla Rawend, "Jîna’nın suçu sadece Kürt ve kadın olmaktı. Jîna Kürtlerin, Kurdistan’ın, İran’ın kızıydı. Jîna'nın katledilmesinden sonra başlayan direniş faşist İran rejiminin yıkılmasına kadar devam edecek" dedi.

HAVAR DERYA/VAN

İran’da İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce kadınların örtü takması zorunlu değilken, 1979 yılında iktidara gelen yeni şeriat yönetimi ile başta kamusal alanlar olmak üzere başörtüsü zorunluluğu getirildi. Buna karşı çıkan kadınlar 8 Mart 1979 Dünya Kadınlar Günü’nde yürüyüş ve protestolar ile baş örtme zorunluluğunun geçici olarak geri çekilmesi sağlansa da 1981’de “örtünme tebliği” ile örtünme, tüm kadınlara zorunlu hale getirildi ve ardından 1983’te İslami Ceza Kanunu ile örtünmemiş kadınlara 74 kırbaç cezası getirildi. Mevcut kanunun yönetim biçimi olan, “Önce uyar sonra döv, o da olmazsa öldür” anlayışı 13 Eylül 2022 yılında bir kez daha gerçekleşti. 22 yaşındaki Jîna (Masha) Amînî bu kurallara uymadığı gerekçesiyle işkence ile gözaltına alındı. “Ahlak polislerinin” işkencesi sonucu 16 Eylül’de Jîna Amînî yaşamını yitirdi. Buna karşı İranlı kadınlar 8 Mart 1979’daki mücadele ruhuyla “Jin jiyan azadî” sloganlarıyla, sokaklarda başörtülerini yaktı, saçlarını kesip özgürlük bayrağına dönüştürdü. Böylelikle gökyüzüne yükselen kadın saçı, bir kez daha özgürlüğün sembolü oldu. Yeniden kıvılcımlanan bu mücadelede birçok kadın ve erkek tutuklanıp katledilse de İran halkı uzun süre mücadele etmekten vazgeçmedi. Tüm bu baskılar ve kadınların sistematik olarak yaşadıkları cinayetleri İran’da uzun yıllar kadın ve çocuk hakları aktivistliği yapan Leyla Rawend ile konuştuk.

Leyla Rawend 

İnsanlık dışı bir hükümet

Leyla Rawend, Soran Kürtlerinden. İran’da sivil toplum çalışmalarında yer aldığı için İran rejimi tarafından gözaltına alınıyor. 45 gün tek başına hücrede tutulan Rawend, işkencelerden geçirildi ve kendisine 4 yıl hapis cezası verildi. Eşinin de kendisi gibi sivil toplum çalışmalarında yer aldığını belirten Leyla Rawend, “Eşim 6 yıl hapis yattı. Sürekli yargılanmamız ve eşimin yeniden ceza almasıyla beraber Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldık” dedi. Rawend, Molla hükümeti yıkılmayana kadar İran’a gitmeyi düşünmüyorum, çünkü İran hükümeti insanlık dışı bir hükümettir. Kadın karşıtı bir hükümettir. Özgürlük karşıtı bir hükümettir” diye belirtti.

Şeriat ölüm saçıyor

İran’da çok zulüm olduğunu, neredeyse her insana karşı insanlık dışı bir yaklaşıma sahip bir hükümet olduğunu dile getiren Rawend, “İran’da insan hakları yok, bu hak kadınlar için hiç yok. Kadınlar için daha da zor bir durum var. Spor, okul vb. her şey kadının hakkıdır, serbest olması lazım, ancak izin vermiyorlar. Şeriat ve yasanın bunun böyle olması gerektiğini söylediğini ifade ediyorlar. Bir kadın eğer bu yasa ve şeriatı kabul etmez ise cezalandırıyorlar ya da öldürüyorlar. Her yıl kadınlar öldürülüyor ve bunun bir namus meselesi olduğu algısı yaratmaya çalışıyorlar. Kadınlar açısından İran’da özgürlük yok” dedi. “Bunun en büyük göstergesi Jîna Amînî’dir” diyen Leyla Rawend, “16 Eylül’de Jîna Amînî hiçbir suçu yokken öldürüldü. Elbisesi, şalı, her şeyi ‘kanunlara göreydi.’ Gözaltına alındığında polise ‘Ben yabancıyım, hiçbir suçum yok, ben Kürdüm, akraba ziyareti için Tahran’a geldim’ demişti. Oysa Jîna’nın suçu sadece Kürt ve kadın olmaktı. Jîna Amînî’nin öldürülmesi siyasi bir tutumdu. 44 yıllık İran hükümeti insan katili, kadın katili, çocuk katili bir hükümettir. Jîna’nın öldürülmesinden sonra onlarca Kürt ve Fars kadın öldürüldü. Fakat Mahsa’nın ölümünden sonra İran’daki kadınlar uyandılar. Artık rejimin sistematik zulmünü kabul etmiyorlar. Jîna’nın katlinden sonra zulme karşı duruyorlar. Sokaklarda ‘jin, jiyan, azadî’ sloganları attılar. Onların bu dirayetli duruşlarından sonradır ki dünya halkları İranlı kadınları desteklemeye başladı. Bu direniş faşist İran rejiminin yıkılmasına kadar devam edecek” diye vurguladı.

Kadınlardan korkuyorlar

“Jîna Kürtlerin kızıydı. Kurdistan’ın kızıydı. İran’ın kızıydı” diyen Rawend, “Herkes ‘bugün Jina öldürüldü, sıra bizim kızlarımızda” şeklinde düşünmeye başladı. Öldürülme sırasının kız kardeşleri ve anneleri olduğunu düşündüler. Bu nedenle herkes güvenli ve özgür bir yaşam için sokaklara döküldü” ifadelerini kullandı. İran rejiminin, kadınları öldürerek kadınlarda korku yaratmaya çalıştığını, çünkü gücün kadınların elinde olduğunu bildiğini söyleyen Leyla Rawend, “Kadınların her şeyi değiştirebileceklerini biliyorlar. Bir kadın, bir çocuk öldürüldüğünde korkunun hakim olacağını ve haklarından söz etmeyeceklerini düşünüyorlar. Ancak bu çok yanlış bir düşüncedir. Çünkü gördük ki halk sokaklara döküldü, korkmadı. İnsanlar artık zulme, hapse ve idama karşı olduklarını, bunu kabul etmediklerini net olarak gösterdiler. Ne kadın ne erkek ne çocuk ne yaşlı, artık kimse korkmuyor. Halk artık hakkını istiyor. Halk artık huzurlu ve özgür bir yaşam istiyor. İran’da huzurlu bir yaşam yok” dedi.

Direniş devam edecek

İran rejiminin suç, cinayet, şiddet, tecavüz ve idam rejimi olduğunu söyleyen Leyla Rawend, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben ve eşim 8 Mart Kadınlar Günü'nde, çocuk gününde, işçiler gününde bir toplantı ya da etkinlik olduğunda katılım sağlıyorduk. Herhangi birisi ya da bir kadın öldürüldüğünde veya herhangi bir haksızlık olduğunda, biri hapse atıldığında, idam edildiğinde buna karşı halkı bilgilendiriyorduk. Tek yaptığımız buydu. Fakat bu bile rejimi rahatsız etti ve bize ceza üzerine ceza yağdırdı.”

Son olarak, Jîna’nın katledilmesinden sonra bile birçok insanın öldürüldüğünü, tutuklandığını, idam edildiğini ve halen hapishanelerde birçok insanın olduğunu söyleyen Rawend, İran’da hükümetin bu zulmüne karşı direnişlerin devam ettiğini, İran halkının başarıyı yakalayıncaya kadar bu direnişin devam edeceğini belirtti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.