Kadın emeği üzerinden bir kaybın hikâyesi

Forum Haberleri —

pamuk tarlası/foto:freepik

pamuk tarlası/foto:freepik

  • Şimdi bize düşen, o pamuk tarlasından bugüne taşınan mücadeleyi büyütmektir. Toprağın gerçek sahiplerini, o görünmez elleri, o sessiz emekleri… Yani bu ülkenin geleceğini.

ŞÜKRİYE ERCAN

Şimdi bize yalnızca emeğin görünürlüğü değil, onun politikasını kurmak düşüyor.

19.yüzyılda Osmanlı topraklarında pamuk tarımı büyürken yalnızca tekstil fabrikaları değil, sömürgeleşmenin iç hatları da genişliyordu. İngiliz ve Fransız sermayesi, toprak sahiplerine tohum gönderiyor, Osmanlı Bankası kredilerle köylüyü pamuk üretimine zorluyordu. Amerika’daki iç savaş nedeniyle pamuk üretimi duraklayınca, Avrupa’nın sanayi devleri gözlerini Adana’ya, İzmir’e çevirdi.

Bu yeni tarımsal yapı, yalnızca toprak düzenini değil, köydeki yaşamı, toplumsal rolleri ve özellikle kadının yerini altüst etti. Eskiden kendi evinde dokumasını yapan, giysisini diken, üretim bilgisini kuşaktan kuşağa aktaran köylü kadın, artık tarlanın yorgun işçisiydi. On iki saat pamuk toplayan bir bedenin, tezgâh başına geçmesi mümkün değildi. Üretici olan kadın, bir anda pazardan ithal mal alan tüketiciye dönüştü.

Bu dönüşüm bize yalnızca bir ekonomi- politik değişim değil, aynı zamanda bir toplumsal hafıza kaybı anlatıyor. Kadın emeği, görünürlüğünü değil, özneselliğini yitiriyor. Kadın, artık kendi tarlasına karar veremeyen, mülkiyeti olmayan, ama çalışmak zorunda olan biri haline geliyor.

Bugüne gelelim. Tarım işçilerinin neredeyse yarısı kadın. Ama onların büyük kısmı “ücretsiz aile işçisi” diye kaydediliyor. Ne sosyal güvence var, ne karar hakkı. Kadın toprakta ama adı yok, kararda yok, kazançta yok.

Topraklar hâlâ erkek adına tapulu. Tarım destekleri erkek mülkiyetine akıyor. Kadınlar kooperatif kuruyor ama yasal engeller, bürokratik duvarlar önlerine örülüyor. Ürün yetiştiriyorlar ama markalaşamıyorlar. Tohumu biliyorlar ama piyasada yer bulamıyorlar.

Ve yine de… Tüm bunlara rağmen kadınlar direniyor. Aydın’da zeytinyağı kooperatifi kuranlar, Van’da yeniden ata tohumu ekenler, Eskişehir’de pazarda kendi yetiştirdiğini satan kadınlar… Devletten değil, birbirlerinden aldıkları güçle yol alıyorlar.

Kadın tarım mücadelesi yalnızca “çalışma hakkı” değil; toprağın bilgisini, üretimin denetimini, yaşamın yeniden örgütlenmesini talep ediyor. Kadın, tarlaya yalnızca pamuk değil, gelecek ekiyor.

Bu yüzden mesele sadece “kadınların görünür olması” değil. Mesele, kadın emeğini siyasallaştırmak, mülkiyet rejimini sorgulamak, üretim ilişkilerini yeniden kurmaktır. Kadın emeği tanınmadan ne gıda adaleti olur, ne toplumsal eşitlik, ne de sınıfsal özgürlük.

Şimdi bize düşen, o pamuk tarlasından bugüne taşınan mücadeleyi büyütmektir. Toprağın gerçek sahiplerini, o görünmez elleri, o sessiz emekleri… Yani bu ülkenin geleceğini.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.