Kadının hakikat arayışına giden yol-1
Forum Haberleri —
- Kadın Kurtuluş İdeolojisi, yaşamın hakikatini anlamlandıran, düzenleyen fikir, bilinç, düşünce formudur. Bin yıllardır köleleştirilen kadın ve onun şahsında köleleştirilen, sömürülen doğanın ve toplumun özgürleşmesini hedefleyen mücadele yönteminde bir paradigma değişimidir.
ELİF AKGÜL ATEŞ
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, marksizmin ‘kadın sorununa’ bakışını, feminist akımların cinsiyet eşitsizliği sorununa yaklaşımlarında yaşanan eksiklikleri gören bir noktadan hareketle Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü bir paradigma geliştirdi. Bu paradigma, ataerkil hiyerarşik sistemin nasıl kadını köleleştirerek tarih sahnesinden sildiğini, nasıl doğayı sömürdüğünü sorgulayan, buna karşı oluşturulacak alternatif toplumsal modele dayanıyordu.
Öcalan'a göre kökü egemenlikler tarihinin derinliklerine dayanan ve evrimleşerek günümüze kadar gelen erkek egemen ideoloji tüm eşitsizliklerin kaynağıdır. Cinsiyet eşitsizliği bir sistem sorunudur. Erkek egemenliğine dayanan bu sistem eşitsizlik üzerinden yükselirken dini, bilimi, felsefeyi temel dayanak olarak almaktadır. Tarihsel olarak sömürü ve eşitsizlikten beslenen bu sistem kendi içinde çelişkiler barındırır. Cins çelişkisi, sınıf çelişkisi, ulus çelişkisi, doğa- insan çelişkisi. Bu çelişkiler birbirleriyle sarmal bir yapı içinde varlık göstermektedir. Ana çelişki olan cins çelişkisi, farklı iktidar biçimlerini içinde barındırır.
Öcalan, cinsler arası çelişkinin temel toplumsal çelişki olduğunu şöyle tanımlıyor; "Kadın toplumsal açıdan zıtların birliğidir. Bu bileşkenin öznesi kadındır. Bu çelişki çözülmeden toplumsal sorunlar da çözülemez. Toplumun özgürleşmesinin temel dinamiğini kadının özgürlüğü oluşturacaktır. Bin yıllardır kadını köleleştiren, kimliksizleştiren doğal ve değişmez olarak sunulan cinsiyetçi ideolojinin çözümlenmesi gerekmektedir. Böylece kadının kurtuluşu ekseninde güçlü, özgün bir mücadele çizgisi yaşama geçirilebilinir."
Öcalan'a göre, toplumların köleleştirilmesinin, sömürülmesinin ilk halkası kadından başlatıldığına göre, özgürlük de bu halkanın kırılmasından başlamalıdır. Bu halka Anakadın döneminin o arı, doğayla barışık, eşitlikçi, özgürlükçü temelinde yatmaktadır. Bu halkayı zor gücüyle kıran erkek egemenlikli hiyerarşik sistem, kadınla birlikte toplumların, halkların bellekleriyle oynayarak, kimliklerini yok etmekten beslenmektedir. O halde eşitliğe özgürlüğe dayalı kadın eksenli alternatif bir yaşam modelinin örülebilmesi, ancak erkek egemen ideoloji ve zihniyetin köklü reddiyle mümkündür. Bunun yolu Anakadın döneminde yaratılan toplumsal sözleşmeyi yeniden yaşamsallaştırmaktan geçer.
Öcalan, insanlığın insanlaşma sürecini yıkıma uğratan ve kendine göre yeni bir bellek, kolektif bilinç oluşturan ataerkil hiyerarşik sisteme karşı mücadelenin ancak bir kurtuluş ideolojisiyle mümkün olacağını savunur. Bu da Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ydi.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi, siyasi ve toplumsal bir öğreti, kadının, toplumun yeniden varoluşunu, kurtuluşunu hedefleyen sosyal bir ideolojidir. Yaşamın hakikatini anlamlandıran, düzenleyen fikir, bilinç, düşünce formudur. Bin yıllardır köleleştirilen kadın ve onun şahsında köleleştirilen, sömürülen doğanın ve toplumun özgürleşmesini hedefleyen mücadele yönteminde bir paradigma değişimidir.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi, toplumların eşitlik özgürlük temelinde köklü, radikal bir dönüşümü hedefler. Erkek egemenlikli sistemin düşünce dizgisinin insanlığın belleğine, bilinçaltına, kolektif bilincine dayattığı, ahlak, kültür, politika, din, bilim, felsefe, gelenek ve mitosların reddini öngörmekte. Bu sisteme varlık kazandıran mekanizmaları sorgularken, sosyolojik olarak kadın bakış açısıyla özgürlükçü bir temelde yeni bir paradigma yaratmaktadır.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi sadece bir cins ideolojisi değil; bir toplumsal kurtuluş ideolojisidir. Cinsler arası çelişki, sınıf çelişkisi, doğa insan çelişkisinin çözümünü, eşitliğe, özgürlüğe dayalı barışcıl bir dünya, paylaşım temelli yeni bir anlayış, ölçü ve tarzın geliştirilerek, yaşamın yeniden yaratılmasını hedefler. Kadının ruhu, düşüncesi ve hislerinin öreceği, etik estetik bir toplumu formüle eder. Dolayısıyla kadına, topluma dayatılan köleci zihniyetle savaşmayı, onu dönüştürmeyi, güzellik ilkesi temelinde eşitlikçi özgürlükçü ahlaki bir toplum inşa etmeyi ifade etmektedir.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin önemli boyutu, kopuş teorisidir. Kopuş, tarih boyunca üretilen erkek egemenliki bilgi ve düşünce sisteminden arınmayı, öze dönüşü ifade eder. Erkek egemenlikli sistemin şekillendirdiği, doğal ve değişmez olarak toplumların belleğine işlediği cinsiyetçi ideolojinin kırılması, ancak kadının bilinçlenerek farkındalık içinde kendi öz örgütlülüğünü yaratarak mücadele etmesiyle mümkün olacaktır. Bu, öze dönüş mücadelesidir. Bu mücadele özgür kadın, özgür erkek, özgür ilişki, demokratik-eşitlikçi aile ve dolayısıyla demokratik özgür bir toplumun inşasının koşuludur. Eşitlik-özgürlük temelinde geliştirilecek özgür yaşam projesinin gerçekleştirilmesi bu koşula bağlıdır.
Kopuş, kadının kendi özgücüyle oluşturacağı özgün kadın yapılanmasının kurumlaşması ve örgütlenme, mücadele yöntem, taktik ve stratejisini kendi iradesi ile belirlemesini öngörmektedir. Bu da kadının kendi öz örgütlüğünü oluşturması, partileşmesi, öz savunmasını oluşturması, ordulaşmasıyla mümkün olabilir. Öz savunma yalnızca silahlı savunma değil, aynı zamanda kadının yaşamın tüm alanlarında kendini korumasını içerir. Böylece eşitlik ve özgürlük temelinde geliştirilecek özgür yaşam projesi ancak çok boyutlu bir kopuşun sağlanmasıyla başarılabilinir.
Güçlü bir savunma, tarihsel olarak şekillenen Ataerkil hiyerarşik sistemin ürünü olan erkek egemen ideolojiyi, bilgiyi, pozitivist bilimi farkındalık içinde bilince çıkaran ve sorgulayan bir aydınlama süreciyle mümkündür. İşte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan bu bağlamda aydınlanma stratejisini, Jineoloji kuramıyla acıkladı.