Kafa nakli için geri sayım başladı

Haberleri —

Bilim-Teknik GÜNDEMİ


Tıp dünyasındaki en spekülatif girişimlerden biri gerçeğe dönüşmek üzere. Uzun zamandır tartışma konusu olan kafa naklini gerçekleştirebileceğini açıklamayan İtalyan beyin cerrahı Sergio Canavero için gönüllüler aranmaya başladı. 

Vietnam’ın Hanoi şehrindeki Vietnam-Alman Hastanesi direktörü Trinh Hong Son, yaptığı açıklamada, Canavero’nun sözkonusu ameliyatı gerçekleştirmesi için kapıları açacaklarını ifade ederek, bu yönlü kendilerine yoğun taleplerin olduğunu söyledi. 

Kafa nakli 2013 yılında İtalya’nın Torino şehrinde ilk kez Canavero tarafından gündeme getirilmişti. Canavero bu ameliyatla felçli hastaların yanı sıra ziyade hayati organlarına kanser yayılmış hastaların ömürlerinin uzatılabileceğini savunmuştu. Canavero vücun yeni kafayı reddetmesi ve omurilikin birleştirilmesi gibi büyük engellerin artık aşılabilir olduğunu kaydetti. 

Bu açıklamadan sonra bilim dünyasında büyük bir tartışma başladı. Kimi uzmanlar kafa naklinin etik olmadığını savunurken kimileri de bugünün teknolojisi ile naklin başarı şansının olmadığını ifade ediyor. 


İlk kafa nakli denemesi

Tıp dünyasında kafa naklini ilk kez Sovyet cerrah Vladimir Demikhov gerçekleştirdi. Köpekler arasına kafa nakli yapan Demikhov’un denekleri 2-6 gün arası yaşadı. 

İlk başarılı sayılabilecek kafa nakli ise ABD’de Robert White adlı beyin cerrahının ekibi tarafından gerçekleştirildi. Deneyde bir maymunun başı diğerinin gövdesine nakledildi. Ameliyatta omurilik birleştirilmediğinden maymun gövdesini hareket ettiremedi. Solunumu yapan cihazla sağlanan maymun, bağışıklık sistemi kafayı reddedene kadar yaşadı. 

Bundan sonra yapılan sınırlı sayıda deney de giderek daha az sorunla karşılaşılmasına rağmen etik kaygılar nedeniyle dar kapsamlı tutuldu. 


‘Başarı şansı yüksek’

İtalyan cerrah Canavero’ya göre günümüzde gelinilen noktada hem omuriliğin birleştirilmesi hem de bağışıklık sisteminin kafayı reddetmesi gibi sorunlar aşılabilir durumda. 

Canavero’nun tekniğiyle önce nakledilecek baş ve nakil olacak gövde soğutularak hücrelerin oksijensiz daha uzun süre hayatta kalmaları sağlanacak. Boyunlardan açılacak kesiklerle ana damarlar küçük tüpler kullanılarak uzatılacak ve nihai olarak omurilik kesilecek. Gövde ile başı birleştirirken Canavero omuriliği polyethylene glycol maddesini kullanarak kaynaştıracak ve bu şekilde kafa ile gövdenin omurilik sinirleri buluşacak. Damarların da birleştirilmesinin ardından iki gün sürmesi planlanan ameliyat sona erecek ve nakil yapılan kişi 4 hafta kadar komada tutulacak. 

Bu sürede omurilikin birleştirilmiş noktasına polyethylene enjeksiyonu yapılmaya devam edilececek. Ayrıca sürekli olarak omurilik yeni sinir bağlantıları geliştirmesi için elektrikle uyarılacak. 

Canavero’ya göre nakil yapılan kişi yüzünü rahat bir şekilde hareket ettirebilecek ve aynı sese sahip olacak. Canavero fizyoterapi ile nakil yapılan kişinin 1 sene içinde yürüyebileceğini de savunuyor. 

Kafanın bağışıklık sistemi tarafından reddedilmesi ise bugünün koşullarında çok büyük bir sorun değil. Birçok hastalık için etkili bir şekilde kullanılan bağışık sistemini bastıran ilaçların kafa naklinde işe yarayacağı düşünülüyor. 


ESA yerçekimi dalgalarının peşinde


Tanımlayabildiğimiz evrende dört temel kuvvet bulunmaktadır. Bunlardan ilki atomun çekirdeğini bir arada tutan güçlü nükleer kuvvettir. Bu kuvvet gluon adı verilen parçacıklarla taşınır. Zayıf nükleer kuvvet ise atomun yapısının korunmasını sağlar ve W ve Z bozonları tarafından taşınmaktadır. Elektronları çekirdeğin yörüngesinde tutan kuvvet ise elektromanyetik kuvvettir. Elektromanyetik kuvvet fotonlar aracılığıyla taşınır. 

Yerçekimi kuvveti ise insanın hissedebildiğini tek kuvvet olmasına rağmen gizemi halen çözülebilmiş değil. Bizleri yeryüzüne yapışık halde tutan da, Dünyamızı Güneş’in etrafında tutan da, galaksileri bir arada tutan da yerçekimi kuvvetidir. 

Dört temel kuvvet arasında en zayıf kuvvet olan yerçekiminin gizemini çözmek için bilim insanları bugünlerde çok önemli adımlar atmakta. 

Avrupa Uzay Ajansı tarafından yürütülen Lazer Inferometre Yerçekimi-Dalga Gözlemevi’nden (LIGO) gelen son bilgilere göre yerçekimi dalgalarını gözlemlemek için yapılan deneylerde bazı sonuçlar elde edildi. Henüz “dedikodu” aşamasında olan bilgiler, yerçekimi dalgalarının bir yönde uzayı gerdiği dikey yönde ise büzdüğünü gösteriyor. 


‘Heyecan verici’ gelişme

Bu alandaki çalışmalarıyla tanınan Arizona Eyalet Üniversitesi’nden Lawrence Kraus’un attığı “Yerçekimi dalgaları keşfedilmiş olabilir!! Heyecan verici!” tweeti bu dedikoduyu besleyen nitelikte.  

LIGO yerçekimi dalgalarını inferometre adı verilen bir aygıtla bulmaya çalışıyor. Bu aygıt bir lazer ışınını bölüp iki ışın yaparak paralel bir şekilde hedefindeki aynalara gönderiyor. Aynalardan geri yansıyan lazer ışınları arasındaki mesafeyi ölçen bilim insanları atom çekirdeğinin onbinde biri kalınlığındaki bu farkı yakalamaya çalışıyor. 

Dev bir LIGO görevi gören Lazer Interferometre Uzay Antenini (LISA), uzaya gönderen ESA, buradan olumlu sonuçlar elde etmeyi umuyor. 

Yerçekimi dalgalarını tespit etmenin tek yolu lazerler değil. Kuzey Amerika Yerçekimi Dalgaları Nanohertz Gözlemevi (NANOGrav) nötron yıldızları olan Oulsarlardan çıkan radyo dalgalarını takip ederek yerçekimi dalgalarına ulaşmaya çalışıyor. Bilim insanları bunun için Pulsarlardan yola çıkan radyo dalgalarında yaşanan gecikmeleri ölçüyor. 

Bilim dünyası yakın bir gelecekte yerçekimi dalgaları üzerindeki gizemin kalkmasını bekliyor. 


Uzay aracı Philae’ye veda


2014 yılının Kasım ayında Churyumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızında hedeflenenden farklı bir yere inen Philae uzay aracını uyandırmak için son çabalar da sonuçsuz kaldı. 

Avrupa Uzay Ajansı tarafından bir kuyrukluyıldıza indirilen ilk insan yapımı araç olan Philae, enerjisini sağlayan panellerin güneşi görmeyen bir noktaya inmesi sonucu kısıtlı veriler geçtikten sonra uyku moduna geçmişti. 

Kuyrukluyıldızın güneşten giderek uzaklaşması nedeniyle artık Philae’nin dünyayla iletişim kurması için gerekli enerjiyi toplayamayacağını belirten ESA’dan Stephan Ulamec, artık uzay aracıyla tamamen iletişim koptuğunu ifade etti. 

Ulamec bundan sonra Philae’den 2014 yılından bu yana aralıklarla aldıkları verileri değerlendireceklerini fade etti. 


Müziğin ağrı kesici etkisi


Bilim insanların müziğin beyindeki doğal ağrı kesici opoidlerin salgılanmasına neden olduğunu ve bunun da kişinin duygusal durumuna etki ettiğini tespit etti. 

Kanada'nın Montreal şehrindeki McGill Üniversitesi'nden Daniel Levitin ve ekibi yaptığı bir deneyde beyindeki opoid salınımını engelleyen naltrexone adlı ilacı verdikleri kişilerin en sevdikleri şarkıdan daha öncesine nazaren daha az keyif aldıklarını ortaya çıkardı. 

Deneyin sonuçlarına göre müzik dinlerken beynin salgıladığı dopamin belli bir tatmin hissine yol açarken, temel haz opoid salgılanması sonucunda alınıyor.   Opoid salınımı teorisi müziğin insanların ağrı eşiğini yükseltmesini de açıklıyor. Müzik bazı tıp merkezleri tarafından kronik ağrılık hastaların tedavisi için kullanılıyor.  Müziğin, müzik algısının gizemi hala çözülmemiş olsa da bilim müziğin beyne etkilerinden birçok alanda faydalanılıyor. 



Elektronik sigara daha az zararlı


Geçtiğimiz Eylül ayında elektronik sigaradan çıkan dumanların da insan hücrelerini öldürdüğü yönündeki araştırmanın sonuçlarının yayınlanması büyük yankı yaratmıştı. Ancak normal sigara dumanı ve elektronik sigara buharı arasındaki farkın çalışmada yer almaması eleştiri konusu olmuştu. 

Bunun üzerine harekete geçen Kaliforniya Üniversitesinden bir grup uzman eş zamanlı olarak laboratuvar ortamında insan hücrelerine üç gün ila 8 hafta arasında değişen sürelerde normal sigara dumanı ve elektronik sigara buharı verdi. 

Araştırmanın sonucunda normal sigara dumanına maruz kalan insan hücrelerinin tümü 24 saat içinde öldü. Elektronik sigara dumanından sağlıklı hücrelerin ölümü ise sekiz haftaya kadar uzayabildi. 

Bilim insanları araştırma ile normal sigara dumanının çok daha zehirleyici olduğunun ispatlandığını ancak elektronik sigaraların daha az zararlı bir alternatif olmakla beraber insan sağlığına zarar verdiğini ifade etti. 




HAZIRLAYAN: Doğan Barış ABBASOÐLU

abbasogludogan@hotmail.com

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.