Kayyum sorunları maskeledi

  • HDP Gever Belediye Eşbaşkanı seçilip yerine kayyum atanan İrfan Sarı, Gever’in borç altında bırakıldığını ve sorunların makyajla maskelendiğini söyledi.

 

ERDAL BAZ / COLEMERG

Gever Belediye Eşbaşkanı İrfan Sarı, kent hülyası olan, proje üreten teknik kadrolarla oluşturulacak meclislerin, kaybedilen belediyeleri de kayyum atamalarını da sonsuza dek tarihe gömeceğini söyledi.

Colemerg’in Gever ilçesinde bu ayın ilk günlerinde yaşanan sağanak nedeniyle Xalanê (Akalın) Mahallesi, Yeni Köprü mevkii, çarşı merkezi ve diğer mahallelerde ev ve işyerleri hasar gördü. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gever Belediye Eşbaşkanı seçilip yerine Ekim 2019’da kayyum atanan ve bir süre cezaevinde kalan İrfan Sarı, yaşanan sel felaketi ve Gever’deki kayyum politikalarına ilişkin gazetemize konuştu.

Gever borç altında bırakıldı

31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra belediyeyi devraldıklarında kasada bütçe olarak sadece 8 bin TL ve toplamda 680 milyon kredi, kamu ve esnaf borcunun olduğunu belirten Sarı, şunları hatırlattı: “Kent tepeden tırnağa bombalanmış bir savaş çıkmıştı. Kanalizasyon ile su isale hatlarının kazılarından dolayı koca bir şantiye sahasına dönüşmüştü. İmar planları çıkmamış, revizyon yapılmamış, 3 bin TOKİ konutu ile sorun yumağı bir belediye ile karşı karşıya kaldık. Var olan yollar ve kaldırımlar, kanalizasyon kazıları için kazılıp üstü molozlarla örtülmüş ve o halde ortalıkta bırakılmıştı. İmar sahası yüz ölçümü içinde kalan tüm yerler bir toz bulutu içindeydi. En önemlisi ise merkezi kaynak olan İller Bankası gelirleri kayyumca, yüzde 100’üne el koyma protokolü imzalanmış, belediyenin tüm mal varlıklar ile teçhizatı, öz kaynakları yine ilgili bankaya ipotek edilmişti. Kayyum yönetimi ve banka bir olup böyle bir şey yapmışlar. Yüksekova Belediyesi, tüm mal varlıklarından katbekat yüksek borçlar ve krediler altında bırakıldı.”

Duyun-i Umumiye atanmış

Çalışanların maaşları haricinde kalan gelirin yatırım yapma imkanı vermediğini dile getiren Sarı, “Muhasebe kayıtları seçim öncesi gözden geçirilmiş ve müfettiş denetimlerine hazır hale getirilmişti. Yüksekova kanalizasyon sorunu olan ve foseptik çukuru yöntemi ile idare edilmişti.  Haliyle büyük bir kanalizasyon şebekesi yapılmalıydı. Kayyum tüm kanalizasyon hattını 4 firmaya pay etmiş, ihaleler Ankara’da İller Bankası tarafından yapılmış firmalarda yandaş olarak belirlenmişti. Biz geldiğimizde ilk defa kullanılacak bir kanalizasyon şebekesi görmeliydik, ancak tepeden tırnağa aksak bir organizasyon gördük. Bir kent için hayati önemdeki bu inşa kayyum, banka, müteahhit ve iş bitim teslimatını yapan teknik kadro arasında gerçekleşmişti. Yüksekova Belediyesi’ne kayyım ve İller Bankası eliyle Duyun-i Umumiye atanmış. Yüksekova Belediyesi ise sadece aradaki kırtasiye görevini görmüş borcu ödemeye terk edilmişti” diye konuştu.

AKP’nin gerçek yüzünü tanımışlardı

AKP’nin belediyecilik üzerinden ciddi bir propaganda yaptığını ifade eden Sarı, şöyle devam etti: “20 yıllık iktidarın ana omurgasını bu palazlanmış belediyecilik üzerine omurga ettiler. Kürtlerle muhasebeleri farklıydı ancak din kardeşliği, açılım, Avrupa uyum yasaları ile bu farklılığı örtebildiler. AKP açısından, Kürt kentlerinin tamamında olduğu gibi Yüksekova Belediyesi’ne atadıkları kayyumlar hem hukuki, hem irade gaspı açısından son derece riskli politikalardı. Kürtler bu gasp ile AKP’nin gerçek yüzünü tanımış, çoğu idare amiri olan (kaymakam, vali) kayyumların, kentleri belediyecilik anlamında uçuracağını tahmin ediyorlardı.”

Çaresiz bırakma politikası

“Türkiye’de ekonomik olarak kötü gidiş, belediyelere ekstra kaynak aktarımını kısıtlayınca belediyeler ellerinde patladı” diyen Sarı, şunları dile getirdi: “Bu gidişi gören iktidar bu kez de HDP’nin gasp edilmiş belediyelerinde tahribatı borç yüküyle karşı karşıya bıraktı. Bu gelecekte Kürtlerin kendi belediyelerine seçilmeleri durumunda çaresiz bırakma politikasıdır. 30-40 yıl borç ödeyecek belediyeler halka hizmet götürmekte zorlanacak, kentin dönüşümünü sağlayamayacaklardır. Bu bilinçli bir politikadır. Aslında önceleri, sağlıklı bir belediyecilik üzerinden halktan oy alama planları elinde kalınca, programlarını ceza yöntemine dönüştürdüler. Kayyum görevi verilen tüm kamu personelinin birinci dereceden yakınları ile kendilerinin mal varlıkları araştırıldığında çıkacak sonuç ayrıca şaşkınlık yaratmayacaktır.”

Sadece 8 bin lira vardı

2019’da bir enkazı devraldıklarını kaydeden Sarı, “Belediyenin kayyumdan bu kadar borçla devralınacağını biliyorduk. Ancak tüm varlıkları, araç-teçhizatlarının, öz kaynaklarının da ipotek altına alındığını bilmiyorduk. Kayyum bir protokolle, İl bankasına, 5393 sayılı belediye kanuna rağmen ancak yüzde 40 kesinti yapacağı İller Bankası hisselerinin tamamını kullanma yetkisi vermişti” dedi. Kasalarında sadece 8 binin olduğunu, ancak belediye çalışanlarının maaşlarını ödemek için 1.5 milyona ihtiyaçlarının olduğunu dile getiren Sarı, ilk üç ay personellerin maaşlarını yatıramadıklarını söyledi. İller Bankası ile eşbaşkanlık düzeyinde görüşme yaptıklarını aktaran Sarı, şöyle konuştu:  “Teknik ve hukuki desteği genel merkez ve yerel yönetimlerimizde alıyorduk. Fakat içinden çıkılmaz bir durum vardı. Hurdalıktan bir sulama tankeri yaptık. Çünkü şehir toz bulutu altındaydı ve sulama konusunda araç sıkıntımız vardı. İlaçlama yapılması gerekiyordu ve ilaç alacak paramız yoktu. Ayrıca ilaç firmalarına ödenmeyen borçlar vardı. Kent baştanbaşa imar sorunu yaşıyordu. Yeni yapılmasına rağmen su sıkıntısı yüzünden her sabah belediye önüne gelen halkımızın mağduriyeti karşısında çareler üretmeye çalışıyorduk. Adaklı suyunu şehre getirdikten sonra bir kısım sorun çözülse de genelde hala çok büyük eksiklikler vardı. İlkbaharda yani işe başlar başlamaz taşkınlar oldu ve bazı mahallelerimiz de evler sular altında kaldı. Oysa atık su hattı yeni yapılmıştı sözde. Büyük bir kentin yüz yıllık sorunları çözümlenmek yerine çözülmüş gibi gösterilip aslında çözülmeyecek düzeye getirilmişti.”

Meclisler kayyumu tarihe gömecek

Belediyelerin Türkiye’deki belediyecilik kanunlarına göre icra edildiğini, dolayısıyla tepeden tırnağa çarpık kentleşmeler olduğunu vurgulayan Sarı, şunları ekledi: “Sürekli ertelenen ve rant akışına göre görselleşen bir durum söz konusu. Sadece halka giderek yapabilecekleriniz var. Ancak halkla birlikte bilimsel karşılığı olan düzenlemelere de ulaşmalı. Geç kalmış şehirleri bir çok alanda yönetmek ve dönüştürmek neredeyse imkansız. Kentsel dönüşüm içinde ciddi kaynaklara ihtiyaç var. Kim ne derse desin, kent hülyası olan, proje üreten teknik kadrolarla oluşturulacak meclisler, kaybedilen belediyeleri de, kayyum atamalarını sonsuza dek tarihe gömecek.” 

 

Mahkeme süreci

Mahkeme sürecini de değerlendiren Sarı, şunları paylaştı:  “İktidar Kürt halkını kazanılmış alanlarını elinden alarak bir kez daha cezalandırdı. Seçtiği temsilcilerini tutukladı. Ağır Ceza Mahkemesi hakkımda açılan dosyadan beraat vermesine rağmen yeni açılan istinaf mahkemesi 6 yıl 3 ay ceza verdi. Kin ve öfke yüklü devlet geleneğinin hakimlerinin düştüğü durum tam bir trajedidir. Bir gün yargılanacaklarını bile bile bu düşmanca tutumları sürdürmeyi sonuna kadar götüremeyeceklerini biliyorlar. Hem Kürtler hem diğer bütün muhalif devrimci bileşenler bu ülkede başaracaktır.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.