Kayyumlardan Deniz Feneri’ne 'bağış' bütçesi

.

.

  • Topladığı yardımlarla on milyonlarca euroluk yolsuzluk yaptığı mahkemelerce tespit edilen Deniz Feneri, Amed'de 15 gün süreyle açık kalacak “Gezici Giyim Mağazası" açtı. Kayyumların da açılışına katıldığı mağazanın bütçesi belediyelerce karşılandı.

 

YILMAZ KAYA/AMED

Almanya'da topladığı 41 milyon 423 bin euronun 16 milyon 882 binin’i amaç dışı kullandığı için cezalandırılan, internet üzerinden kurban eti ve derisi, zekat, kırtasiye toplayan, toplanan yardımlarla İdlip'te 'Deniz Feneri' adlı evler yaptırdığını ileri süren ve Afrika'da ihtiyaç duyulan yerlere 35 TL karşılığında Kur'an-ı Kerim dağıtacağını belirten Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği, Amed'de "gezici giyim mağazası" açtı. 

15 gün açık kalacak

Sadece 15 gün boyunca açık kalacağı duyurulan mağazanın açılış törenine Kayyum Münir Karaloğlu ve eşi Sevim Karaloğlu, Bağlar Kayyumu Yavuz Güner, İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayık, Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanları, Deniz Feneri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Coşkun Yıldız, derneğin Genel Müdürü Fatih Şanal, Ensar Vakfı İl Başkanı ile davetliler katıldı. 
Bağlar ilçesi Hatboyu caddesi üzerinde "Gezici Giyim Mağazası"nın bütçesi ise "bağış" adı altında, Amed Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ve kayyum atanan Bağlar Belediyesi tarafından karşılandı. 

Bağışçılara teşekkür etti

Açılışta konuşan Vali ve Amed Büyükşehir Kayyumu Münir Karaloğlu, Deniz Feneri Derneği'nin çeyrek asırdır iyiliği yaymak üzere kurulmuş, hayırseverlerle ihtiyaç sahipleri arasında köprü görevi gören önemli bir  sivil toplum kuruluşu olduğunu söyledi. Mağazadaki tüm ürünlerin bağışçıların karşıladığı ürünler olduğunu belirten Deniz Feneri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Coşkun Yıldız da, bağışlar için teşekkürlerini iletti.

 

Deniz Feneri davası

Almanya'da 2007 yılında başlatılan "Deniz Feneri e.V" soruşturması kapsamında derneğin kara para aklama ve dolandırıcılık yaptığı gerekçesiyle iddianame hazırlanmıştı. Hazırlanan iddianamede, dernekle birlikte Euro 7 televizyonunun, reklamlar, internet ve gazete gibi yollarla derneğe bağış çağrısında bulunduğu, bu çağrı yapılırken, Türkiye'de, Pakistan'da ve diğer ülkelerdeki yardıma muhtaç insanların kısmen gösterildiği, onlara nasıl ve nelerle, hangi yollarla yardım edilebileceğinin duyurulduğu, bağışların banka havalesi ile veya nakit verilerek yapılacağı açıklanıyordu. Dernek tarafından verilen hesap numaralarına yekün olarak 41 milyon 400 bin euro bağış havale edilmişti. İddiaya göre, toplanan bu paraların yalnızca yüzde 40’ı bağış için kullanılmış, geri kalan paralar ise dernekle ilişkideki şirketlere aktarılmıştı.
Eylül 2008’de derneğin muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş yardım için toplanan paralarla gayrimenkul alındığını ve şirketler kurulduğunu itiraf etti. Dernek yöneticilerine dolandırıcılık ve haksız kazanç elde etmek suçundan hapis cezaları verildi. Mehmet Gürhan 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş ise 1 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Mahkeme derneğin mal varlığına kamu adına el koyarak bunların yönetimini kayyuma devretti.

8 milyon euro Türkiye'deki Deniz Feneri'ne aktarıldı

Mahkeme yayınladığı gerekçeli kararında Mehmet Gürhan'ın yardım paralarını bir sermaye aracı olarak kullandığını, paraların Türkiye'deki Kanal 7 televizyonuna aktarıldığını, paraların nasıl kullanılacağına karar verenlerin aralarında Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve bazı zamanlar da Zahid Akman'ın bulunduğu kişiler olduğuna hükmetti. Mahkeme, 5 yıl hapis cezası alan Mehmet Gürhan'ın aslında bir kukla olduğunu, asıl faillerin Türkiye'de bulunduğunu, bunların da Türkiye'deki Kanal 7 televizyonu yöneticileri olduğunu açıkladı. Yapılan soruşturmada, toplanan 41 milyon eurodan 17 milyonunun Türkiye'ye gönderildiği, bunun 8 milyon euroluk kısmının Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'ne verildiği, geri kalan paraya ne olduğunun ise bilinmediği belirtilmişti. Ayrıca Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik’in sahibi olduğu Beyaz Holding’e 1.8 milyon avronun transfer edildiği iddia edilmişti.

Önce gözaltı sonra tahliye

Yapılan suç duyurusu ardından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Türkiye'deki Deniz Feneri hakkında 2008 tarihinde soruşturma başlattı. 6 Temmuz 2011 tarihinde ise RTÜK eski Başkanı Zahit Akman, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve Finans Müdürü Erdoğan Kara ve Kanal-7 Yönetim Kurulu Başkanı ve ortaklarından Zekeriya Karaman gözaltına alındı. Ancak zanlılar daha sonra tutukluluğa yapılan itiraz üzerine 21 Ekim tarihinde tahliye edildiler. 

Takipsizlik kararı veren savcı Yargıtay üyesi yapıldı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Zahid Akman ve Zekeriya Karaman'ın da aralarında bulunduğu 20 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede, "özel belgede sahtecilik", "kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlamaları yöneltilmiş, 25 şüpheli hakkında ise "ek takipsizlik kararı" verilmişti. İddianameyi kabul eden Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, dosyayı esastan değerlendirmeye almıştı. Suçlama konusu eylemlere ilişkin yargılama yerinin İstanbul olduğuna kanaat getiren mahkeme, "yetkisizlik" kararı ile dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetmişti. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "yetkisizlik" kararını yerinde gören İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi davanın kendi mahkemelerinde görülmesini karara bağlamıştı. Şüphelilere örgüt ve dolandırıcılık suçlarına takipsizlik kararı veren başsavcı vekili Harun Kodalak, daha sonra Ankara Başsavcılığı'na ardından da Yargıtay'a terfi etti.



paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.