Kazanan demokrasi olsun

Forum Haberleri —

Sinan Oğan - Tayyip Erdoğan

Sinan Oğan - Tayyip Erdoğan

  • Kampanya bitti zaten. Sıra halkı sandığa götürüp oy kullanmak ve oyları korumaya geldi. Bu yarışın adil ve eşit koşullarda olmadığı iyi biliniyor. Finale yaraşır bir çıkışla herkes harekete geçmeli ve faşizmin önü kesilmelidir.

ZEKİ AKIL

Seçimin ikinci turu tam bir yozlaştırma gösterisine dönüştü. Sinan Oğan denen kişi bazı güçler tarafından piyasaya sürüldü. Hiç örgütlenmesi ve bir numarası olmadığı halde yüzde beş oy almış diye lanse edildi. Sözde muhalif ağız kullanıyordu. Kaşla göz arası gidip iktidarla bir oldu. Oğan öyle bir tip ki, MHP bile onu taşıyamadı ve kovdu. Sonunda da halkın karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak sunuldu. Aynı şey Ümit Özdağ için de geçerli. O da ırkçı faşist partilere bile yük oldu, dışlandı. Gidip en ırkçı ve yabancı düşmanlığı eksenli bir parti kurdu. Kamuoyunun gündemine taşınan mültecileri kovma söylemleriyle kendisini gündem yaptı. Bu parti ve şahısların Türkiye halklarının sorunlarıyla, yolsuzluk ve yoksullukla, demokrasiyle ilişkileri olmadı.

Faşist Oğan, AKP’ye yamandı. Özdağ da CHP’ye monte edildi. CHP ve Millet İttifakı’nın hukuk ve demokrasi söylemleriyle Özdağ’ın ne ilgisi var? Politikada her şey mubahtır denilir oldu. Erdoğan için herhangi bir ilke, inanç ve insani davranış yoktur. Onun bütün amacı iktidardır. İktidar için yapmayacağı şey yoktur. DAİŞ’in önceli olan Hizbul-Kontra’yı temize de çıkarır, onunla ittifak da yapar! Ama Türkiye’nin kurucu partisi olan CHP’yi bölücü ve PKK’nin uydusu olarak da gösterir. Sahtekarlık yapıp montaj videolarla karalama gösterileri de yapar. Erdoğan’a yakışır. Bu konuda ustalaştığı ve utanması olmadığı biliniyor. Ancak Kılıçdaroğlu adalet, vicdan ve demokrasi derken Ü. Özdağ gibi birilerini ittifakına iliştirip inandırıcılığını tartışmaya açmamalıydı. Bu şahısların ne kadar oy getireceği de belli değil.

Millet İttifakı da milliyetçi, sağ ve faşist bazı odaklar tarafından kuşatıldı. Erdoğan zaten MHP’nin çizgisine gelmişti. Hem iktidar hem de muhalefet faşist güçler ve Ergenekon uzantıları tarafından kontrol edilir hale geliyor. Hizbul-Kontra AKP üzerinden meclise taşınıyor. Ama HDP gibi demokrasi mücadelesinde kendisini kanıtlamış, büyük bedeller ödemiş ve nereden bakarsan bak hazır yüzde 10’u aşan oyu varken Millet İttifakı onunla resmi bir görüşme ve ortaklık yapmaya yanaşmıyor. Üstelik HDP olmadan kazanma şansları da yok. Ama HDP’nin onda biri kadar bile oyu olmayan, üstelik demokrasi karşıtı Ü. Özdağ’la pazarlıklar yapılıyor, protokoller imzalanıyor. Bu nasıl bir siyasal ortam, nasıl bir siyasal yarış ve mücadele? Siyasi ortamın ve seçimlerin yozlaştırılması ancak bu kadar olur.

Bu konularda araştırma ve tartışmaların yapılması gerekir. Bu süreçlerin perde arkası aydınlatılmalıdır. Bu oyunların Kürtlerin etkili ve yapıcı bir rol oynamasını önlemek için düzenlendiğini biliyoruz. Zaten S. Oğan bunu itiraf etti. “Milliyetçileri kilit güç haline getirmeyi başardık”, dedi. Aslında “Siyasal süreci ve değişim taleplerini, demokratikleşme fırsatının önünü kestik” diyor. Siyasi ortam boğuntuya getirildi, her şey muğlaklaştırıldı. Bu olanlar iktidardan bağımsız değildi tabi.

Bu kirli oyunlar ve Türkiye’nin geleceğini karartma planlarına karşı yine de halkın geniş kesimlerini faşist iktidar blokuna karşı harekete geçirmek gerekiyor. Tereddüt ve muğlaklık Erdoğan’a hizmet eder. Kılıçdaroğlu kazansa bile demokrasi ve özgürlükler hemen gelir diye beklememek gerekir. Orada İYİ Parti ve devletçi, tutucu kesimlerin olduğu biliniyor. Demokrasi bir mücadele sorunudur. Yaşamın bütün alanlarında mücadelenin sürdürülmesi olmazsa olmazdır. Demokrasi mücadelesi bizzat o partilerin içinde verilmek zorunda. Bu açıdan ortaya saçılan pespayeliklere ve tutarsızlıklara bakarak geri durulmamalı. Erdoğan faşizmi kaybederse demokratik güçler için demokrasi mücadelesi için koşullar daha elverişli olur. Demokrasi için ortaya çıkacak her fırsatı ve olanağı önemsemek ve yol açıcı olmak gerekir.

AKP ve MHP zaten Kürt halkına karşı düşmanlığını ve saldırılarını sürdüreceğini ilan ediyor. Muhalefeti bile Kürt düşmanlığının tozu dumanı içinde bıraktı, bastırdı. Seçim kampanyası tamamıyla bir savaş meydanına döndürüldü. Halk seçime değil de savaşa gidiyor havasına sokuldu. Parçalama, karşıtlaştırma ve düşmanlaştırma görülmedik boyutlara ulaştı. Bu akıntıya, alternatif olduğunu söyleyen muhalefeti bile kattılar.

Türkiye’nin sol, sosyalist birikimi, Kürt halkının özgürlükçü güçleri ve emekçiler, Aleviler, kadınlar, ezilenler, kısacası faşist sistemden zarar gören ve demokratik bir Türkiye isteyenler seferber olmalı. Kampanya bitti zaten. Sıra halkı sandığa götürüp oy kullanmak ve oyları korumaya geldi. Bu yarışın adil ve eşit koşullarda olmadığı iyi biliniyor. Finale yaraşır bir çıkışla herkes harekete geçmeli ve faşizmin önü kesilmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.