KDP-TC’nin 50 yıllık petrol anlaşması

Forum Haberleri —

Kurdistan petrolleri

Kurdistan petrolleri

  • Türkiye ile Bağdat’ın onayı olmadan atılan 50 yıllık petrol üretimi anlaşmasının neler içerdiğini hala kimse bilmiyor. KDP’nin Türk devletine bu kadar tavizkar davranmasını, Kurdistan Bölgesi’nin tüm pazarını ve topraklarını cömertçe açmasının nedenlerinden biri bu petrol anlaşmasının maddelerinde saklı olabilir.

MERVAN ÖZDEMİR

Paris Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Kurdistan Bölgesi petrolünün Bağdat’ın onayı olmadan Türkiye üzerinden Ceyhan petrol boru hattıyla ihraç edilmesini durdurdu. Gözler, petrolün yeniden üretimine başlanıp başlanmayacağına kilitlenmiş durumda. Üretim yeniden başlayacak, ancak nasıl?

2005 yılında, Saddam rejimin devrilmesinin ardından kabul edilen ilk anayasada Kurdistan Bölgesi’ne resmi federatif bir statü tanındı. Federal Kurdistan ile Bağdat arasındaki ilişkiler anayasal düzlemde anlaşmaya bağlanmış ve iki tarafın onayı (uluslararası güçlerin garantörlüğünde) ile hayata geçirilmiştir.

Anayasaya göre Kurdistan Bölgesi’ndeki petrol üretimi Merkezi hükümete bağlı gerçekleştirilecek, üretimden gelen gelir merkez hazinesine akacak ve merkez hazinesinden ise Kurdistan Bölgesi’ne yüzde 17’lik bir bütçe ayrılacaktı.

2014 yılına gelindiğinde KDP’nin başını çektiği Kurdistan Bölgesi Hükümeti, bağımsız ekonomi politiği adı altında Parlamentodan geçirdiği bir yasa tasarısıyla bölge petrolünü Türkiye ile imzalanan 50 yıllık gizli bir anlaşmayla üretip ihraç etmeye başladı.

2014 yılında atılan bu adıma karşı dönemin arşivleri incelendiğinde Bağdat’tan çok sert ve ciddi tepkiler gelişmemiştir. Bu durum, KDP’nin dönemin Bağdat merkezli hükümetini rüşvet vb. bir yöntemle ikna edebilmiş olduğu ihtimalini akıllara getiriyor.

Türkiye’yle Bağdat’ın onayı olmadan atılan 50 yıllık petrol üretimi anlaşmasının neler içerdiğini hala kimse bilmiyor. KDP’nin Türk devletine bu kadar tavizkar davranmasını, Kurdistan Bölgesi’nin tüm pazarını ve topraklarını cömertçe açmasının nedenlerinden biri bu petrol anlaşmasının maddelerinde saklı olabilir.

KDP’nin Türkiye ile imzaladığı petrol üretimi ve ihracatı anlaşmasından anlaşılan o ki varil petrol fiyatının dünya piyasa değerlerinden 10 dolar daha düşük satılmıştır. Yaklaşık 10 yıldır devam eden bu anlaşmaya göre Irak, yıllık 2,5 milyar dolar, totalde ise 30 milyar dolar zarara uğramıştır.

2017 yılına gelindiğinde ise dönemin Irak Başbakanı Haydar İbadi, bu sözleşmeye karşı harekete geçmiştir. Haydar İbadi, konuyu uluslararası mahkemelere taşımış, Türkiye’nin 1972 yılında Irak’la imzaladığı anlaşmalara uygun davranmayıp kendisinden bihaber Kurdistan Bölgesi ile petrol üretimi ve ihracatına başladığı belirtilmiştir.

İbadi, Kurdistan Bölgesi’ndeki petrol üretimi ve ihracatının durdurulmasını ve o güne dek yaşanan yıllık 2,5 dolarlık zararın Türkiye tarafından karşılanmasını talep etmiştir.

Unutmadan, 2014 yılına gelinip Kurdistan Bölgesi’nin bağımsız bir şekilde petrol üretip ihraç etmesine karşılık Irak merkezi hükümeti Kurdistan Bölgesi’ne merkez hazinesinden ayırdığı yüzde 17’lik bütçeyi kesmiştir. Güney Kurdistanlı yurttaşlar, 2014 yılına dek devam eden bu süreci sürekli ‘altın çağ’ olarak nitelendirmektedir.

Zaten ne olduysa bu bağımsızlık -ama özünde Türkiye’ye bağlanma- halinin ardından Kurdistan Bölgesi’nde ekonomik krizler baş göstermeye başlamıştır. Kurdistan Bölgesi, petrolü Bağdat’tan bağımsız saymaya başlayınca yüzde 17’lik bütçenin çok daha fazlasını kazanmıştır. Sorun şu ki, Bağdat’ın gönderdiği yüzde 17’lik bütçe halka denetimli bir şekilde ulaşırken, bağımsız petrol üretiminden elde edilen çok daha yüksek kazanç ise sadece KDP ve Türk devleti şirketlerine akmıştır.

Bu süre zarfında birbirinin paraleli olan KDP-AKP iktidarları karun kadar zenginleşmiş, her geçen gün ortaya saçılan yolsuzluk dosyalarının konusu olmuşlardır. Her iki iktidar bu muazzam zenginliğin içerisinde güç zehirlenmesi yaşarken Kürt halkı ise gittikçe fakirleşen bir hale geldi.

Gelinen aşamada 2017 yılında Haydar İbadi öncülüğünde yapılan şikayet iki ay önce karara bağlandı. Tahkim Mahkemesi, Türkiye aleyhinde ve Irak lehinde karar aldı. Ayrıca Türkiye’yi 1,5 milyar dolar tazminat ödemeye mahkum etti. Irak’ın mevcut durumda petrol ihracatının durdurulması kararını hayata geçirdiği, üretimin ise yeniden kendi denetiminde başlanması için kolları sıvadığı görülüyor.

Ayrıca Irak, Türkiye’nin ödemeye mahkum edilen 1,5 milyar dolarlık tazminatı az gördüğü, her yıl yaşanan 2,5 milyar dolarlık zararın totalini talep etmeye hazırlandığı haberlerde geçen bir başka bilgi olarak karşımızda duruyor.

Irak, üretimi SOMO (Irak resmi petrol pazarlama şirketi) üzerinden yeniden başlatacak. KDP’nin ise bunu kabul etmek dışında hiçbir şansı yok. YNK de kararın hayata geçirilmesinden yana. Bafil Talabani, konuya ilişkin yaptığı açıklamada üretimin ve gelirin SOMO üzerinden denetlenmesini desteklediğini açıkladı. Dolayısıyla KDP, hükümet adına gerçekleştirdiğini iddia ettiği bu yolsuzluk serüveninde yine bir başına kaldı.

Güney Kurdistan’ın 2014 yılına dek ‘altın çağ’ olarak tanımladığı döneme geri dönüleceğine benziyor. Tabii, bu altın çağ yeniden yaşanır mı, kaybedilenlerin telafisi olur mu, bunu zaman gösterecek. Irak’ın tazminat talebinden vazgeçme işaretleri de görülüyor. Bu konuda Türkiye ile çok sıkı görüşmelerin gerçekleştiği basına yansıyor.

Ayrıca Türkiye’nin Irak’a akan akarsular kartını hala oldukça güçlü bir silah olarak kullandığı görülüyor. Hızlı bir şekilde bir çölleşmeye doğru giden Irak, ancak Dicle nehri üzerindeki engellemelerin kaldırılmasıyla ekolojik yok oluşunu durdurabilir. Bu temelde Irak, çalınanların tazminatını alamazsa veya talep etmezse çalan çaldığıyla, halk kaybettikleriyle ortada kalacak.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.