Kentsel Dönüşüm: MEKKE

‘İslam dünyasının kalbi Kabe’nin 600 metre yakınında yükselen ve 30 kilometre mesafeden görülebilen, Londra’daki Big Ben’i bile gölgede bırakan dünyanın en büyük saat kulesi Abraj el-Beyt ve Kabe’nin etrafını çevreleyen lüks oteller ve alışveriş merkezlerinden kurulu gösterişli projeleri artık duymayan kalmadı. 2011 yılında sona eren ve 15 milyar Dolara mal olan bu projenin yerindeliği çok tartışılsa da sadece tartışıldığıyla kaldı. Kabe’ye tepeden bakan ve bütünlüğü içerisinde onu haritada küçük bir nokta gibi bırakan dev kompleks 1781 yılında Osmanlılar tarafından Mekke’yi korumak için inşa edilen Ecyad Kalesi yıkılarak yapılmıştı.’
Son Türk sultanı, ‘teoliberal’ beyi kıskançlıktan çatır çatır çatlatacak, bu entegre neoliberal tesislerde, bu toprakların kaç ‘Müslüman’ı yer edinmiştir kim bilir? Yani bu projenin yanında, yeni İstanbul projesi filan çoktan yaya kaldı. Mekke’de gayrı menkul fiyatlarının metrekaresi 200 bin Doları bulduğunu okuduğunuzda, Kabe manzaralı Cebel-i Ömer tesislerinin ne kadar değerli olduğunu belki biraz daha kavrayabilirsiniz. Okurken sizin için zorluk olmasın diye küçük bir hesap yapıyım dedim. Bu hesapla mesela 100 metre karelik bir daire isterseniz yaklaşık 20.000.000 Dolara satın alabiliyorsunuz. Eh tabi gene anlamadınız çünkü siz genellikle ‘Ulan cepte yüz lira kaldı, maaşa da daha 12 gün var.’ gibi hesaplar yaptığınızdan yazıyım ben size; 20 milyon Dolar… Amerikan doları. Bizim ülkemizdeki gayrı menkul geyiği, ‘Buralar çok değerlendi Arap şeyhleri satın alacakmış’ gibi Mekke emlak piyasasında da ‘Türk şeyhleri satın alacak’ diye spekülasyon kokan, rivayetler dolaşıyor mudur acaba?
Tabi ki herkesin daire satın almasına filan gerek yok. Dedim ya 26 yeni lüks otel de yapılmış. Verirsin paranı, kalırsın. Senin için inşa edilmiş, 500 restuarantta yemeğini yer, 4 bin mağaza da alışverişini yaparsın. Ben acar gazeteci, sizin için bunun araştırmasını da yaptım. Hazreti Ebu-Bekir’in evinin üstüne inşa edilmiş Hilton otelini beğenirsiniz diye düşündüm. ‘Suudi Arabistan’daki Mekke’nin kalbinde yer alan Makkah Hilton Hotel, Mescid-i Haram’ın ve Kabe’nin manzarasını sunmaktadır. Otelde, Mescid-i Haram’a bakan klimalı ve halı kaplı 10.000 kişilik 2 adet ibadethane mevcuttur.
‘Makkah Hilton’ın tüm odaları şehir, dağ, Kabe veya Mescid-i Haram manzarasına sahiptir. Her odada masa ve kanepe vardır. Süitlerde yemek alanına sahip ayrı bir oturma odası, executive odada ise Executive Lounge’a erişim imkanı sağlanmaktadır.
‘Geleneksel kemerli pencerelere sahip EL Etlalah Restaurant, Asya yemekleri ve bölgesel spesiyaliteler sunmaktadır. Al Fayhaa Restaurant’ta Arap lezzetlerinin, Lagenda’da ise otantik dünya mutfağının tadına varılabilir. Konuklar Caffe Cino’da Arap kahvesi eşliğinde dinlenebilir.
‘Otel bünyesindeki kapsamlı alışveriş merkezinde yemek mekanı ve 450 adet marka mağaza yer almaktadır. Makkah Hilton Hotel’in hemen yakınında yer alan Mekke’nin ilgi çekici mekanları arasında Kabe ve Zem Zem Kuyusu bulunmaktadır. Diğer önemli İslami kutsal yerler ise 8 km’den az bir mesafededir.’ Diye yazıyor reklam metninde. Mali durumunuzu biraz tahmin ederek, en pahalı zaman olan Hac zamanı değil diğer günler için baktım. 28 Şubat- 2 Mart arası 4 gece için bu otelin yaklaşık fiyatı 2 bin lira ile 6 bin lira arası. Tabii ki bu toprakların insanı olarak hemen, ‘Ne kadar kazanıyorlardır abi’ diye düşünüp, sadece bu otelin oda sayısı olan 700 ile bu parayı da çarpmadan edemedim.
Dipnot’a yazmıştım; ‘Gücün temerküzü sermaye, iktidarını mimaride kurar. Hemen hemen her kültürde olan Babil Kulesi’nin yıkılması söylencesinde kulenin iktidar simgesi açık olarak görünür. Yani tanrı, kendisinden başka bir iktidarın olmasını istemez, kuleyi yıkar. Tanrı, bu söylencede, ister inanın ister inanmayın haklıdır. Babil Kulesi ve her kule her zaman iktidardır ve yıkılmalıdır.’
Sahi, Hac ve Umre de ‘ihram’ neden giyiliyordu?
