Kim kimi, niye seçti?

Haberleri —

Kim kimi seçti? Niye seçti? Seçti de ne oldu? Sırada cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler var. Bu iki seçimde ne olacak?.. Sorular artırılabilir! Lakin biz, kim, kimi, hangi koşullarda niye seçiyor? Konusuna değinmek istiyoruz. Mevcut sistemin tarifi içinde seçenlerin adı nedir? Milli irade. Seçilenin adı nedir? Milli iradenin temsilcisi… Peki, milli irade, temsilcisini hangi koşullarda seçiyor? "Milli irade dışında her şey haram ve gayrı meşrudur!" koşulunda seçiyor.

Kurulu düzenin içinde "Milli irade" diye adlandırılan seçmen tabanına düzeni kuranlar öyle bir şekil vermişler ki şekli görmeden "Seçim yorumu" yapmak beyhudedir.
Milli irade, sosyal olarak kendisi için değil "Milli menfaatler için" yaşayan bir topluluktur. Kültürel olarak, iradeyi şekillendiren gücün "Milli duyguları" ile kuşatılmış durumdadır. Kendisi "İnsani ölçüde" bir dine inanıyorsa da inançsal olarak "Milli dine" inanır. Ekonomik olarak "Milliyi" oluşturan iradenin "Bekası için" vardır ve onun dayanağı durumundadır. Hal böyle olunca milli cenderenin içinden çıkıp çoğulcu yapıyı görecek, saygı duyacak ve kabul edecek sosyal, kültürel, politik bilinçten yoksundur. Bu a sosyal yapının oluşum tarihi beş, on yıllık değildir. Yüzlere yıllık bir tarihi vardır.
Dolayısıyla yerel veya genel seçimlerde temel sorun şu; Seçimlerde iki temel güç var. Birincisi "Milli irade" denen yapıyı korumak ve bunun üzerinden iktidar olup kirli varlığını sürdürmek isteyen güç. İkincisi de "Milli irade" denen yapıyı değiştirmek ve en basit anlamıyla çoğulcu demokratik yapıyı oluşturmak isteyen güç.
Güçler dengesi, futbol maçında takımlardan birinin çok kötü oynadığı halde stadyumu dolduran tüm taraftarı arkasına alıp iyi oynayan takımı seyirci desteği ile psikolojik yıkıma uğratmasına benziyor.
"Milli irade" denen şey kutsanmış ve yüceltilmiş vaziyette. "Milli irade" üçayaktan oluşuyor. Din, devlet, siyaset. Ve bu üçayaktan ikincisi diğer ikisini belirler niteliktedir. Devlet dini esir almış, esir aldığı din aracılığıyla siyaseti de belirlemektedir. Dolayısıyla temel sorun "Din yurttaşların özgürce yaşadığı sosyal bir olgu olarak var olabilir mi?" Bu soru sadece Türkiye için değil hemen dünyanın tüm ülkeleri için az ya da çok geçerlidir. Sadece Türkiye’de değil, mevcut dünya düzeninde din devletlerin esareti altındadır. Arap yarımadasından, İsrail’e, Türkiye’den, Avrupa’ya, Amerika’ya kadar durum böyle! Bir farkla ki Avrupa ve Amerika’da devlet burjuva sınıfı öncülüğünde pragmatik evrimi zamanında yaşadığından durum Türkiye’deki kadar vahim değil.
Kimin, kimi, niye seçtiği sorusunun ulaştığı nokta din, devlet, siyaset üçgeninin dehlizlerinde yanıt ararken "Efendim seçim oldu. Sonucu sandık belirledi!" demek bu üçlü kapan içinde meşru olabilir ama üçlünün kendisi meşru mudur orası meçhul!
Demokrasinin temel araçlarından biri olan seçimler "Milli irade"nin sarıldığı can simidi ola dursun, değişmesi mümkün görünmeyen bu durumun meşruiyeti tartışmalıdır. Devletin geleneksel siyasi zihniyeti ve bunun bir türevi olan AKP iktidarı "Sandık sonucu" ile vicdani, ahlaki, etik değerler arasında sıkışmış vaziyettedir. Başbakan geleneksel balkon konuşmasında, suçluluğu görmezden gelinmiş bir sanığın sevinci ile konuşma yapmıştır. Bırakın Türkiye’yi dünya kamuoyunda demokratik, siyasi meşruiyetini yitiren AKP ve Başbakan, sandıktan çıksa da yolsuzluk kıskacından çıkamamıştır.
Bu bağlamda Kürdistan’da bin bir engellemeye karşı bedel ödeyerek, emek ve çabayla seçilen adayların tevazusu ile geleneksel devlet siyasetçilerinin siyasi kişilikleri arasında kıyaslanamayacak kadar fark vardır. Geçen gün bir Tv programında izlediğim Diyarbakır Büyükşehir EşBaşkanı sevgili dostum Fırat Anlı’nın siyasetçileri ve adayları tevazuya davet eden tavrı son derece bilgeceydi. Kuşkusuz Fırat can haklı bir çağrı yapıyordu. Ama Türkiye’de din, devlet, siyaset üçlüsü sandığı ve milli iradeyi kutsadığı için seçen ve seçilen ilişkisi efendi, köle aşamamıştır. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Kürdistan’da seçilen kadın adaylar bu geleneksel statükonun yıkılmaya başladığını bir kere daha çarpıcı bir şekilde göstermiştir.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.