Kış kapıda, Şengalli ve Kobanêliler dışarda!!

Haberleri —

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kürt sorununu çözmek için niyetini belirtince, hayatıyla ödedi. Özal’ın radikal çıkışları vardı. Kurumları habersiz kontrol eder, hatta şortla teftişler yapardı. Karşı çıkanlara: ”Alışırsınız, alışırsınız ve de bunları unutursunuz “ derdi.
Gerçekten doğru söylemiş Sayın Özal. Unutkan bir halkız. Dêrsim’i, Şeyh Sait İsyanı’nı, Maraş’ı, Sivas’ı, Gazi’yi, Cizre’yi, ve Roboskî’yi unuttuk. Hatırlamak isteyince devlet yetkilileri bize unutun dercesine, TOMA'larla, coplarla karşı çıktılar ve bizleri taradılar, copladılar. Oysa ki, geçmişini unutan halklar, tarih sahnesinden yok olmaya mahkumdurlar.
Emperyal devletler ve Türkiye’nin besleyip, desteklediği IŞİD, durup dururken Şengal'e girdi. Bir katliam gerçekleştirdi. İnsanların başlarını kesti, onlarla top oynadı. Kadınların ırzına geçti. Binlerce Êzîdî yerlerinden oldu. BM Genel Kurulu da IŞİD’ın 3 bin Êzîdî’yi öldürdüğünü ve 5 bin kadın ve çocuğu kaçırdığını, kaçırılan kadınların pazarlarda satıldığını, bu yapılanların soykırım olduğunu belgeleyen kanıtların olduğunu deklare etti.
 PKK, katliamın daha fazla büyümemesi için büyük bir gayret gösterdi. Bir koridor açarak, binlerce Şengallinin Rojava ve Kuzey Kürdistan’daki Kürtlerin yanına gitmesine olanak sağladı. Yerlerini terk etmeyen onbini aşkın Êzîdî ise Şengal Dağı’na sığınmış durumda. IŞİD'in dağ yolunu da kesmesi ardından, buradaki halk sadece havadan yardım alabiliyor. Kış aylarına girmiş bulunuyoruz. Dağdaki halk sadece derme çatma kulübelerde ve naylon çadırlarda barınmaya çalışıyor. Halen IŞİD katliamıyla karşı karşıyalar ve önlem alınmadığı takdirde soğuk ve açlık da sonlarını getirecek.
IŞİD'in Kobanê'yê yönelik saldırıları iki ayını doldurdu. Kürtler direniyor. Kobanêler tarihte benzeri az rastlanan bir destan yazdılar ve yazıyorlar. Dünya halkları ayağa kalktı. Kobanê’lilerin gösterdiği yenilmez irade ve dünya kamuoyunun baskısıyla, ABD’nin başını çektiği koalisyon da havada IŞİD’i vuruyor. IŞİD Kobanê'de gerilese de tehlike henüz geçmedi.
Peki IŞİD kim? Havadan mı geldi Kürdistan coğrafyasına? Şengal olayı, 2000 yıllarında, ABD tarafından geliştirilen bir plandı. Êzîdîler o bölgeden çıkarılarak, oraya Sünni İslam inancına sahip Araplar yerleştirilmek isteniyordu.
Keza, Mexmûr, 20 yıldan beri Türkiye devletinin boşaltmak istediği kamptı. Yapılacak bir katliamla, orası boşaltılmak istenmişti. Olmadı. Olmaz da...
Rojava, Şengal, Mexmûr ve özellikle de Kobanê’de inşa edilmek istenilen, demokratik yapının değiştirilmesi geliyordu. Başta Rojava Devrimi'ni boğmak istiyorlardı. Ne acıdır ki, Güneyli Kürtler, sonradan oluşacak neticeyi tahmin etmediği için, Şengal’ı korumakla görevli iken orayı IŞİD’e bıraktılar. Şimdi hatalarından dönmeleri sevindirici bir durum...
Kuzey Kürdistan ve Türkiye’ye sığınan halk da çadır, baraka, boş dükkan gibi yerlerde barınmaya çalışıyor. Televizyonlardan izledik, yağmur yağınca, çadırlar, çamur deryasına dönüyor.  Kazara bir yangın çıksa, tüm çadırlar içindekilerle birlikte küle döner. Bir hastalık çıksa, kısa zamanda salgın halini alır.
Devlet yetkilileri, dış ülkelerde ve içerde verdikleri beyanatlarda: “Bizler 200 bin Kürt’e bağrımızı açtık. Daha ne yapalım?” diyorlar. Verilen sayı belki ondan da fazla. Ama, devlet dışardan gelen Kürt’e hiçbir yardımda bulunmuyor. Yapılan yardımları yöre halkı ve BDP’li belediyeler yapıyor.
Hükümetin ne yaptığını da söyliyelim: Burda sözü, Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’ne (SES) bırakalım. SES'in geçtiğimiz ay yayınladığı rapora göre: Erdoğan her fırsatta 200 bin Kobanêliye kapısını açtığını söylüyordu. Riha’nın Pirsus (Suruç) ilçesine gelen 50 bin Kürt’e hiçbir yardım yapmadığı gibi, Kobanelilerden ilaç katkı payını istiyormuş. İşte devletin yaptığı yardım budur sadece(!)
Başımızdaki devlette, ‘duran İnsan’dan korkan ve sıradan demokratik bir öğrenci hareketinden ürken bir iktidar var. Fizik dersi ile din dersini eşit tutan, Alevileri asimile etmek için zorunlu din dersini savunan bir AKP iktidarı... Devletin tüm organları da, ‘keyfi’ uygulamaların zemini haline geldi. ‘Adamcılık’ litaratürümüze iyiden iyiye yerleşti. Linç kültürü olağanlaştı. Kadrolaşma ha keza... Kadına şiddet tırmandı ve göz yumulur hale geldi.
Yukarıda sıraladığım karagünleri unuttuğumuz gibi, Şengal’i ve Kobanê’yi de unutacak mıyız? Unutursak, insan olduğumuzu da unuturuz. Onurumuz erazyona uğrar. Torunlarımızın yüzlerine nasıl bakarız? Sonra, Vartolar, Karslar ve en sonunda Amedler çıkar... Seni ancak sen korursun, beni ancak ben ve bizi ancak biz korur, selamete çıkarırız.
İnsanı hayvanlardan farklı kılan özelliği: vicdan sahibi olmasıdır. Vicdan sorumluluktur, adalettir. Zülme her koşul altında karşı durmak, ezilenin yanında olmak; acılarını hafifletmek için, olanakları oranında maddi ve manevi yardımda bulunmak onurlu bir insanlık görevidir. Şimdi, Şengallar ve Kobanêliler yardımlarımızı bekliyorlar, Kürtlerden, sosyalistim, devrimciyim, barıştan yanayım ve insanım diyen herkesten...
Bizden hatırlatma....

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.