Koca hapishanede tek başına

Emre Can Demir

Emre Can Demir

  • Hakkında açılan davada 50 kez ağırlaştırmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Emre Can Demir, iki yıldır tek kişilik hücrede tutuluyor. Demir, cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutulan başka siyasi tutsak olmadığı için tecrit içinde tecrit yaşıyor.

MIHEME PORGEBOL/ ESKİŞEHİR

Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Emre Can Demir'in avukatı Zelal Aydoğan, AİHM kararlarına rağmen ailesine yakın bir hapishaneye sevkinin yapılmadığını söyleyerek, aradan geçen iki yılda koşullarında herhangi bir değişimin olmadığını aktardı.

Emre Can Demir, 8 Aralık 2016’da tutuklandı ve hakkında açılan davada 50 kez ağırlaştırmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İki yıldır tek kişilik hücrede tutulan Demir, haftada bir saat diğer tutsaklarla görüşebilme hakkını da cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet koşullarında tutulan başka siyasi tutsak olmadığı için kullanamıyor. Ağırlaştırılmış tecrit koşulları içerisinde bir tecrit daha yaşayan Demir bir yandan da etrafındaki adli mahkumlardan hakaretler ve tehditler alıyor. Bugüne dek başka bir hapishaneye sevki ve tutulduğu koşulların değiştirilmesi için sayısız kez dilekçe yazan Demir, her seferinde ya ret yanıtı aldı ya da yanıt dahi alamadı. Hapishane idaresine ilettiği talepleri ise “Senin meseleni biz değil, ancak Adalet Bakanlığı çözebilir” denilerek geri çevriliyor.

Babası da tutsaktı

Emre Can Demir’le Eskişehir H Tipi Hapishanesi’nde tek kişilik odaya alındığı zamanlarda tanıştığını belirten avukatı Zelal Aydoğan, babasının da aynı dönemlerde Elazığ Cezaevi'nde tutuklu olduğunu söyledi. Aydoğan, “O sırada annesi de Dêrsim’in bir köyünde tek başına yaşam mücadelesi veriyordu. Anne, ciddi bir hastalık atlattı ve uzun tedaviler sonucu hayata döndü. Her ne kadar sağlığına kavuşsa da hem sağlık sorunları hem de maddi imkansızlıklar sebebiyle oğlunu da eşini de ziyaret etme imkanı bulamadı. Emre Can’ı da babası Hasan  amcayı da bulundukları hapishanelerde ziyaret ettiğimde tek istekleri annenin sağlığına dikkat etmesi ve öncelikle oğlunu görebilmesiydi. Yine bir Kürt anasını görmesin trajedisi yaşanıyordu” dedi.

 

Avukat Zelal Aydoğan

 

Koşullar değişmedi

Emre Can Demir ile ilk görüşmeyi, yaşadığı hak ihlalleri nedeniyle yaptıklarını belirten Aydoğan, şunları anlattı: “Emre’ye beni annesinin gönderdiğini söylemiştim. O da ‘Annem için ne gerekiyorsa yapılabilir; benim bir talebim yok’ demişti. Yaşananlar nedeniyle daha üzgün, kırılgan birini bekliyordum, ancak oldukça dirençli biri vardı karşımda. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü olarak tek başına bir odaya alındığını, siyasi mahpusların kaldığı koğuş tipi eski odasından uzak bir noktaya getirildiğini, günde bir saat havalandırma hakkı olduğunu, havalandırma alanının adli hükümlülerle ortak havalandırmaya baktığını ve bu nedenle zaman zaman tartışmalar yaşandığını; o zaman uygulamada olan ağız içi arama sebebiyle hastaneye gidemediğini anlattı. En önemlisi de annesi için sevk talep ettiğini, ancak AİHM kararlarına rağmen ailesine yakın bir hapishaneye sevkinin yapılmadığını belirtti. Aradan belki iki yıl geçti ama koşullarında herhangi bir değişim olmadı.”

Bir yoldaş sesi yeter

“Ben her türlü imkansızlıkta her türlü koşulda yaşayabilirim, bunlardan şikayet dahi etmem. Bir yoldaş, bir arkadaş sesi olsun yeter yaşamama” dediğini aktaran Av. Zelal Aydoğan, siyasi tutsakların tutulduğu tecrit koşullarına işaret etti. Aydoğan, “Sayın Abdullah Öcalan özelinde başlatılan mutlak tecrit uygulamalarının tüm hapishanelere yayıldığını her zaman dile getiriyoruz. Hapishanelere yayılan yalnızlaştırma ve sindirme politikaları, ağır tecrit koşulları olarak karşımıza çıkıyor. Politik mahpuslar on yıllardır çeşitli yöntemlerle sınanıyor. Bunlardan biri de dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş 30 yılı aşkın tutukluluk süreleri. Şimdi ise mahpuslar umut hakları hiçe sayılarak hayat boyu hapishanede tutulmakla yüz yüze bırakılıyor. İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla infazları yakılıyor. Tüm bunlara rağmen tahliye olan ve hayatını hapishanede geçiren mahpuslardan bir ‘ah’ duyamıyor bu sistem. Tam da bu nedenle yeni sindirme politikasını tecritle, yalnızlaştırmayla deniyor.”

Beni yalnızlaştıramazlar!

Emre Can Demir’in “Zihnimde kurduğum ve yaşattığım dünyamda beni yalnızlaştıramazlar” dediğini aktaran Aydoğan, Demir’in mücadelesine tek kişilik hücresinde devam ettiğini söyledi. Avukat Aydoğan, şunları dile getirdi: “Bizler hukukçular olarak politikanın malzemesi olmuş infaz koşullarına, insan hakkı ihlallerine karşı müvekkillerimiz için dışarıda bir mücadele yürütüyorken onlar da içeride yüksek sesle kitap okuyarak kendi seslerini yoldaş ediniyor. Diliyoruz ki evrensel insan hakları Türkiye’de de uygulanacak ve infaz yasası başta olmak üzere yapılacak kanuni düzenlemeler ve toplumsal anlaşmalarla müvekkillerimiz hakları olan özgürlüklerine kavuşabilecek.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.