Kötülüklerin panzehiri 

Fehim IŞIK yazdı —

  • Sorun, mevcut namussuzlarla yer değiştirme isteği dışında bir istekleri olmayanların tutumundan kaynaklanıyor. Hal böyleyken iktidarı alaşağı edip yerine yeni bir nizam oluşturmak o kadar kolay olmayacaktır. 

Devlet kötü, amenna. Ama Türk devleti daha da kötü, daha da rezil!.. Neresine el atsanız elinizde kalıyor. Bazen geçmişin ‘anlı şanlı’ televizyonlarının, ‘ana akım’ medyasının haber bültenlerini izliyorum. Bunlar güya geçmişin en ciddileriydi. Hatta iyi-kötü bu kanallarda habercilik, program yapanlar vardı. Bu mecraların her biri artık bir çöpe dönüşmüş durumda. Haberlerinde, programlarında kadın cinayetlerinden, mafya baskınlarından, taciz, tecavüz ve rüşvet haberlerinden geçilmiyor. Bültenlerine bu haberlerle başlayıp yine bu haberlerle bitiriyorlar. Neredeyse her gün birileri bir yerleri basıyor, sokak ortasında silahlarla çatışıyor, yollarda araçları tarıyor, kadınları katlediyor, çocuklara cinsel şiddet uyguluyor. ‘Ana akım’ denilen televizyonlarda bu rezillikler yaşanırken bulvar gazetelerinin televizyon versiyonlarında durum daha da rezil.

Gündüz kuşaklarında en çirkef programlarla toplumu ekran başına bağlayıp uyutmayı hedeflerken geceleri de 'ver ha ver' AKP-MHP propagandası yapıyorlar. AKP’nin merkez kanalı A Haber, yine AKP’nin tetikçi kanalı Akit bunların yanında nuru nimet kalır. Rezilliği topyekûn ele ayağa düşürmüşler.

Toplumun her yanını sarmış mafya bozuntularını engellemesi, tüm suçları önlemesi gereken makamda biliyorsunuz, Süleyman Soylu oturuyor. Oysa o, bırakın bu suçları engellemeyi, tutumuyla suç işleyenlerin tamamını teşvik ediyor. Suç örgütlerine, mafya bozuntularına, uyuşturucu tacirlerine, fuhuş sektörünün patronlarına adeta “Ne yapıyorsanız yapın ben arkanızdayım” diyor. Soylu ve ekibi suç örgütlerini engellemek yerine iktidar içinden ve dışından yüzlerce insanı takip ettiriyor, binlerce trolle başta Kürtler olmak üzere iktidar dışındaki tüm mahfillere dönük algı operasyonlarını yönetiyor, toplumun gözünü “PKK’ye karşı savaşan kahraman” böbürlenmeleriyle boyarken alttan alta da malı götürüyor.

Hatırlarsınız, Süleyman Soylu konuşmalarından birinde kendisine ait sigorta şirketinden söz etmiş, “Hayatta en çok sevdiğim ses, sigorta ofisimdeki poliçe basan yazıcıdan çıkan cırt cırt sesidir” demişti. Bu konuşmanın ardından Sedat Peker, Soylu’nun Engin Sigorta adlı şirketiyle ilgili bazı bilgileri paylaşmış, “Şirketin kısa sürede yüzde 5 bin 700 kat büyümüş. Yani 57 kat büyümüş. Bu nasıl oldu?” sorusunu yöneltmişti. Bu buzdağının görünen kısmıydı. CHP’li Özgür Özel’in anlattıklarına bakılırsa Soylu 8 bin trolü besleyecek özel kaynakları oluşturabilecek bir güce erişmiş durumda. Özgür Özel konuşmasında “Suç işleri bakanlığının internet sitesinde bakan müşaviri olarak görünüyor” dediği Emin Şen adlı trol başından da söz etmişti. Daha Özgür Özel’in konuşması bitmeden Emin Şen’in sitedeki ‘bakan müşaviri’ sıfatı birden bire ‘danışman’ sıfatına dönüştürüldü. Bu arada İçişleri Bakanlığı’nın ilgili linki hata veriyordu. Bu durumu tüm insanlar ekranlarda canlı bir biçimde izledi. Emin Şen’in önceki ve sonraki sıfatını hep birlikte gördük. Bu bir yana. Bu kadarla kalsa iyi! Süleyman Soylu’nun Emin Şen’e milyonlarca liralık kamu ihaleleri verdirttiği ve bu paralarla 8 bin kişilik trol ordusunu finanse ettirdiği de ortaya çıktı.

Süleyman Soylu’nun başını çektiği kirli işleri, birlikte fotoğrafının çıktığı mafya liderlerini, dolandırıcıları, hırsızları, uyuşturucu tacirlerini bir araya getirince Sedat Peker’in de, Özgür Özel’in de dediklerinin yüzlerce katı bir mali güçten, devasa bir çete yapılanmasından söz etmek mümkün. Bu mali güçle, bu çeteci yapıyla Süleyman Soylu, şu anda devlet içindeki kliklerden en güçlü olanlardan birinin başıdır. Ama çok açık, o tek klik değil...

Haklısınız, bu devlet eskiden de kirliydi. Dersim 38’i de biliyoruz. Susurluk Kazası’yla ortaya saçılan pislikleri de geçmişte hep birlikte gördük. Dönemin sorumlularından Mehmet Ağar, “Ne yapıldı ise devlet adına yapıldı. Bir tuğla çekerseniz tüm duvar yıkılır” sözleriyle kirliliğin üzerini örtmekle uğraşıyordu o günlerde. Bunlara inananlar ise devleti koruma adına bu pisliklerin üzerinin örtülmesine sessiz kaldı, sineye çekti. 

Şunu da hatırlatalım: Biliyoruz ki, söz konusu dönemde tüm kirli işlerin 'Kırmızı Anayasa’sını uygulayan 'derin devlet’in kontrolü tek odağın elindeydi.Yani her şey devlet adına yapılıyordu. Şimdi artık öyle mi? Geçmişin devletçileri de dahil, herkes mafyalaşmış, kendi kliğini oluşturur ve devlet içinde kurulduğu köşesinden racon keser duruma gelmiş. Artık devlet içinde bu türden irili ufaklı yüzlerce yapı var denilse yeridir.

Tüm bu pislikleri yapanlar hiç kuşkunuz olmasın Saray’ın yüzdesini hiç aksatmadan, tıkırı tıkırına ödüyorlar. Ayrıca Saray iktidarının korunması için de ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

Peki, böylesine devasa kirli paranın sahibi olan, tüm kirli işleri yöneten bir ekipten iktidarı kurtarmak mümkün mü?

Amacım iç karartmak değil. Biliyorum ki, bu ülkede en az namussuzlar kadar cesur olan, hatta onlardan daha cesur olan namuslular da vardır. Bu namuslu insanlar hiçbir zaman kötülüklere boyun eğmedi. Asıl sorun, sözünü ettiğimiz namussuzlukların tamamını bildikleri halde hala statükoyu korumak isteyenlerin tutumundan kaynaklanıyor. Yani açık demek gerekirse sorun, mevcut namussuzlarla yer değiştirme isteği dışında bir istekleri olmayanların tutumundan kaynaklanıyor. Bunlar zihniyetlerini değiştirmez, hakikati görmezler ise yapacakları, kirli işleri yürüten klikleri yeniden tek çatı altında toplayıp bu klikleri devlet adına hizaya sokmak olacaktır en çok. Hal böyleyken iktidarı alaşağı edip yerine yeni bir nizam oluşturmak o kadar kolay olmayacaktır.

Ancak bu, gelecekteki durumun bugünden daha iyi olacağını akıllara getirmesin. Durum kötüdür, iktidarı devralma arzusunda olanlar değişmezler ise daha da kötüleşir. Sinan Ateş’in öldürülmesinden de görüldü ki farklı çıkar odakları arasında çatışma başlamıştır ve devletin kirli çocukları artık birbirinin başının etini yiyor.

Evet, hal bu! Ama emin olun, nihayetinde bedeli ağır olsa da namuslular galip gelecektir. Namussuzların galip gelmesi mümkün değil. Bu sürecin daha çabuk olması, yani namussuzların yenilmesi isteniyorsa tüm kötülüklerin panzehiri olan cesareti artırmaktan başka seçenek yok!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.