Kürdistan dağlarının evladıydı

HPG komutanı şehit Yusuf Aslan’ı yoldaşları anlattı. Frankfurt’tan gerillaya katılan Aslan’ın dayısı İsmet Kalkan, ”Ailesi ile 17-18 sene ama bu hareketle 22 sene kaldı. Onun asıl ailesi Kürdistan dağlarıdır. Bizlere bıraktığı bu mücadeleyi sonu kadar devam ettireceğiz” dedi.
AGİT ERKENDİ / FRANKFURT
HPG komutanlarından Yusuf Aslan (Aslan Kalkan), Türk devlet güçlerinin Medya Savunma Alanları’ndan Xakurkê’ye bağlı Xınêrê bölgesine 14 Mayıs’ta düzenlediği hava saldırısında şehit düştü. Kayseri’nin Sarız ilçesi 1975 doğumlu Aslan, 1992 yılında Avrupa’ya göç eder. Avrupa’da bulunduğu dönem içerisinde Kürdistan Özgürlük Hareketi’ni daha yakından tanıyan Aslan, çeşitli siyasi çalışmalarda yer alır. 1996 yılında Zeynep Kınacı’nın (Zilan) Dersim’de gerçekleştirdiği fedai eylemden etkilenen Aslan, 1997 yılında Kürdistan özgürlük mücadelesi saflarına katılır. Uzun yıllar ülkeden uzak olmanın verdiği bir özlemle Kürdistan dağlarına gittiğini belirten Aslan, gerillacılığa Xakurkê alanında başlar. Şehîdan ve Garê gibi bölgelerde de uzun yıllar mücadele yürüttükten sonra 6 yıl gibi bir sürede Amed eyaletinde kalır. Ardından ise tekrar Medya Savunma Alanları’na döner ve birçok eyalette görev yapar. ”Karınca kararınca da olsa, ülkem, halkım, Önderliğim ve şehit düşen arkadaşlarım için bir şey yapmak beni mutlu ediyor” diyen Aslan, 22 yılı aşkın süren gerilla yaşamını emekle yoğurdu.
Sarız’dan değil Frankfurt’tan gitti
Aslan, Almanya’nın Frankfurt kentinden özgürlük mücadelesine katıldı. Frankfurt’ta geçtiğimiz günlerde Aslan için yapılan anma törenine yüzlerce kişi katıldı. Duygusal anların da yaşandığı anmaya katılan yoldaşları ve yakınları Aslan’ı gazetemize anlattı.
Dayısı İsmet Kalkan, aralarında bir yaş olan Aslan ile çocukluklarının birlikte geçtiğini söyledi. Ortaokuldan sonra liseye Ankara’ya gittiğini orada Türk solu, devrimci hareketlerin dergilerini toplayarak Sarız’a götürdüğünü anlatan Kalkan, ”Orada gizli, gizli okurduk. 1993 yılında köyümüz Kırkısrak’a bir grup gerilla geldi. Gençler gerillayı görmeye gitti. Aileleri ise bir korku saldı ‘çocuklarımız gerilla mı olacak’ diye. Aslan da gerilla grubunu görmeye giden grup içerisindeydi. Ailesi bunu öğrenince PKK’ye katılmasın diye Aslan’ı Almanya’ya gönderdiler.”
Avrupa Yusuf Aslan’a yetmedi
Aslan’ın babasının da Türk sol geleneğinden olduğunu, çocuklarına Yusuf Aslan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin İnan gibi isimler verdiğini anlatan Kalkan şöyle devam etti: ”Aslan, Almanya’ya geldikten sonra burada Türk solu hareketinde aktif çalışıyordu. Ama o buradaki çalışma ona yetmiyordu. Aslan gerçek devrimcilik yapmak istiyordu. Düşmanla savaşmak istiyordu. ‘Bizim ülkemiz bizi bekliyor’ diyordu her zaman.”
Asıl ailesi Kürdistan
Almanya’ya gelen annesiyle görüştükten sonra PKK’ye katıldığını anlatan Kalkan, ”Katıldıktan sonra kendisinden uzun bir zaman haber alamadık. Sadece basına verdiği demeçlerden dolayı biliyorduk yaşadığını” dedi. Aslan bir videosunda ”Bir militan olarak Kürt halkı için mücadele etmek çok güzel bir şeydir. Kürdistanın dağlarında yaşamak çok güzeldir. İnsanın kalbi ve beyninin özgür olması ve özgür hayaller ile yürümesi beni mutlu ediyor. Ben karınca kararınca da olsa ülkem için, halkım için, Önderliğim için ve şehit düşen arkadaşlarım için bir şeyler yapmak beni mutlu ediyor” demişti. Bu videoya işaret eden Kalkan, ”Halkı içi mücadele etmekten mutluydu, bu uğurda şehit düştü. Aslan, ailesi ile 17-18 sene kaldı ama bu hareketle 22 sene kaldı. Belki biyolojik olarak bizlerin evladıdır ama onun asıl ailesi Kürdistan dağlarıdır. Aslan’ın bizlere bırakmış oldukları bu mücadeleyi sonu kadar devam ettireceğiz” mesajı verdi.
Yoldaşlığa çok önem verirdi
Aslan’ı 1995 yılından itibaren tanıdığını belirten Eyüp Ciziri, ”Yoldaşlığa çok önem veren bir kişiydi” dedi. Ciziri, Kalkan ile aralarındaki diyalog ve anılarını şöyle anlattı: ”Aslan Kalkan yoldaşla 1995 yılında Frankfurt’ta tanıştık. O zaman Türk sol hareketi adına çalışma yürütüyordu. O zamanlar evlerimiz birbirimize yakın olduğu için her zaman birbirimizi görüyorduk.
Aslan yoldaş, Türk sol hareketi içinde Frankfurt bölgesinde çok aktifti. Omuzunda her zaman çantası, içerisinde de Türk sol hareketinin yayınları olur, bizlere dağıtırdı. Bende ona bizim yayını verir, her seferinde okuyup gelip, bizimle tartışma yürütüyordu. 96 yılında bir gün yanıma geldi, bir yerde oturup uzun uzun Kürdistan meseleri üzerine konuştuk. Bana, ‘İnsan ilk başta kendi halkı için bir şey yapmalıdır’ diyerek özgürlük mücadelesine katılacağını söyledi. Gerillaya katıldıktan sonra hiç görüşmedik.”
Belki orada ben varım
İbrahim Baş ise Aslan ile 1992 yılında Frankfurt DİDİF Derneği’nde tanıştığını ve bir dönem birlikte çalışma yürüttüklerini söyleyerek şöyle devam etti: ”1994 yılında ben Kürt derneğine geldim. Ama bireysel olarak onunla görüşmeye devam ettik. Ondaki değişimi görmek mümkündü. Özgürlük mücadelesinin bir kaç günlük eğitimine katılacağını söyledi. Ardından da PKK’ye katılacağını söyledi. En son 1996 Düsseldorf Festivali’nde görüştük. Orada ‘Ben bu aralar Avrupa’dan kesin gidiyorum’ dedi. Ben de ‘senden nasıl haber alacağız’ diye sordum. Bana, ‘Haberlerde ne zaman 10 tane asker ölmüşse belki orada ben varım’ diye yanıt verdi.”
Aslan’ın şehadetinden duyduğu üzüntüyü dile getiren Baş, ”Aramızdan ayrılması bizler için çok erken oldu. Kürdistan halkının ve ailesinin başı sağ olsun” diye konuştu.
