Kürdistan yeniden parçalanıyor

Forum Haberleri —

Êzîdî Fermanı

Êzîdî Fermanı

  • Kürdistan’a duvar örmek, Kürde kefen biçmek gibidir. Sadece coğrafya değil, hatta dil ve kültür de değil, aynı zaman da düşüncede de bir yarılmadır.

RAUF KARAKOÇAN
1639 Kasr-ı Şirin anlaşmasıyla (Farsça Zuhap Anlaşması) ikiye, 1916 Sykes-Picot anlaşmalarıyla dörde bölünen Kürdistan coğrafyası, önce sınır taşlarıyla, sonra tel örgülerle, şimdi de duvarlarla, bölünmüşlük ve parçalanmışlık daha da kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor. Bir halkın dili kültürü kadar coğrafi mekânı da önemlidir. 

Arsızlığın göstergesi
Dil ve kültür üzerinde ki asimilasyon politikaları istenen sonucu vermedi. Kadim Kürt kültürü her halükârda yeniden kendisini var etti. Dilin ve kültürün varlığı, birliği, korunması, yaşaması ve gelişmesi mekân olmadan mümkün değildir. Yapay sınırlarla bölünen coğrafyaya duvarlar örerek daha kalıcı hale getirmek düşmanın arsızlığını ve düşmanlıktaki sınır tanımazlığını göstermektedir. 
Berlin duvarı örülerek Alman halkı ideolojik farklılıklarla bölmek istemişlerdi. Nihayetinde dil-kültür aidiyetleri ağır basmış ve yeniden birleşmeleri kaçınılmaz olmuştur. Berlin duvarı bizatihi, örenlerin yüz karası sembolü olmuş ve nihayetinde yıkılarak tarihe karışmıştır. Berlin duvarı gibi tarihe mal olmuş bir dersten sonuç almayanların, tarihte kendilerini bekleyen akıbet, yıllar geçse de sonuç aynı olacaktır. 

Örülen duvar çok amaçlı
Kürt coğrafyasına örülen duvar, Türk devletinin ve özellikle de AKP-MHP faşist iktidarın yüz karası sembolüdür. Örülen duvar çok amaçlı düşünülmüş ve tasarlanmış bir duvardır. Yerli işbirlikçi Barzanilerin desteğini ve çabasını da dahil edersek bu duvarın asıl amacı daha da belirgin hale gelecektir. 
Duvar gibi fiziki engellerle bir halk ve coğrafyası kimlerden ve neden engellenir? Kürt halkı ve Kürdistan coğrafyası işgalci devletlerin temel sorunudur. Bölme ve parçalamalarla bu sorun çözülmediği gibi daha da derinleşmiştir. Görülen odur ki tarihten ders çıkarmayanlar için tarih yeniden tekerrür etmektedir. 
Toprağa kazık çakıp sınır çizen iktidar, sınıflı toplum devlet aklı, yer küreyi dilimler haline getirerek egemenlikleri altına alması, yer yüzünü savaşların temel gayesi haline getirmiştir. Paylaşım savaşları günümüze kadar devam etmektedir. İnsanoğlunu birbirine düşüren düşmanlıkların temelinde mülkiyetçilik olan bu yapay bölünmeler ve parçalanmışlıklar kadar, bunları körükleyen düşünce, inanç ve kültürel farklılıklarıdır. 

Halkı ayıran en uzun duvar
Yapay parçalanmalar, sunni bölünmeler egemenlerin değirmenine sürekli su taşımış ve halkları birbirine düşman etmiştir. Dil, kültür, din-inanç farklılıkları, derinin rengi düşmanlığın gerekçesi yapılarak iktidarlar oluştu, köleci imparatorluklar, sömürge devletler kuruldu. Sömürgecilik dünyanın her karış toprağına nüfuz etti. Halkların başına bin bir çorap örüldü. Benzer uygulamaların tümü şimdi de Kürt halkına ve Kürtler şahsında Ortadoğu halklarına örülmek isteniyor. 
Dünya’da bir halkın arasına örülen en uzun duvardır. Kürt halkını top yekûn kapana kapatmaktır. Duvarlarla Kürdistan’ı zindana dönüştürerek halkı haps ederek, yaşamaz hale getirmektir. Askeri, siyasi, ekonomik amaçların ötesinde halkın arasında da mutlak tecridi uygulamaktır. Bu duvarlarla Kürt halkını dört duvar arasında yaşamaya mahkûm etmektir. 

Rojava’yı izole planı
Daha iler giderek Peş Habur projesi olarak bilinen projenin de hayata geçmesine bakmak gerekir. Rojava ve Güney arası bir duvar örülerek, Türkiye’den Irak merkezi hükümet arasında yeni bir sınır kapısı açılarak, transit ulaşım ve ticari yolun inşasını gerçekleştirmektir. Görünen o ki, onun ötesinde bir amaca hizmet etmektedir. Rojava’yı da zor durumda bırakmak, dış dünya ile bağını koparmak, katıksız ve oksijensiz bırakmak, deyim yerindeyse ölüme mahkûm etmektir. 

Fermanı kalıcılaştırmak
Şengal-Rojava arasını da kapsayacak şekilde duvarın uzatılması akıllara yeni fermanların hazırlığını getirmektedir. DAİŞ’in yeniden hortlaması halinde Êzîdî halkının yeni bir fermanla toptan katliamı planlanmaktadır. Böylece, Barzanilerin ihanetle amaçladıkları fermanı bu sefer kalıcı olarak nihayete erdirme istemidir. Çünkü bu duvarı Irak devletine ördürmek için elden gelen bütün çabayı sergilemekten geri durmadılar. 9 Ekim ihanet anlaşmasının uygulanmasını için BM temsilcisine varana kadar her kesi ortak ettiler. Türk devletin ağzından konuştular, onların imha planlarını canı gönülden destekleyip uyguladılar. 

Bedelini Barzanilere ödetecek
KDP ve dolaysıyla Barzani hanedanlığı, Kürtler için ihanetin simgesi olacak bu duvarın örülmesinde ki rolü belirleyicidir. PKK’yi tasfiye planlarının bir parçası olarak gördüğü bu duvarı örerek, kazanım elde edeceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Türk devleti öyle bir düşmandır ki, ihanetin bedelini bile Barzanilere ödetecektir. Barzanilerin bundan hiç şüphesi olmasın. Sahip oldukları iktidar olanaklarıyla yaşayacaklarını sanıyorlarsa çok büyük aldanıyorlar. Bağımsızlık referandumun da görüldüğü gibi, bağımsız nefes almak bile olanaklı değil. 

Sessizlik kabullenmektir
Kürdistan’a duvar örmek, Kürde kefen biçmek gibidir. Sadece coğrafya değil, hatta dil ve kültür de değil, aynı zaman da düşüncede de bir yarılmadır. Buna kaşı sesiz kalmak bütün bu olup bitenleri kabullenmektir. Örülen duvarların Kürt halkında yaratacağı sosyolojik ve psikolojik etkiler de dahil olmak üzere, bütün yan etkilerini hesaba katarak, gelecekte yaratacağı felaketleri şimdiden görmek ve duvarı bertaraf etmek gerekir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.