Kürdistan’a dönüş ve Kürtçe eğitim

DTK’nin Kürt demokratik toplum örgütlenmesinin ve Kürt demokrasisinin çok önemli bir kurumu olduğu iyi biliniyor. Bu temelde Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından da büyük önem taşıyor. Bu nedenledir ki, demokratikleşmeye karşı olanlar 2009 yılında en başta DTK’yi hedeflediler. Başkanını ve çok sayıda üye ve çalışanını tutuklayarak beş yıl hapislerde tuttular. Yani DTK kuruluşu ciddi bir demokrasi mücadelesi içinde gerçekleşti. Şimdi adeta bu yeniden kuruluşu söz konusu mücadelenin tecrübesi ve birikimi üzerinden gerçekleştirecek ve inanıyoruz başarılı olacak.
DTK gerçekleşen yeni Genel Kurul’da ciddi bir biçimde yenilenecek ve yeniden yapılanacak. Çünkü özgürlük mücadelesinin ve demokratik ulus inşasının buna ihtiyacı var. Ayrıca başlangıçtaki yetersiz anlamalar da geçen süreç içerisinde iyice bilince çıkarılmış durumda. Bu temelde Kürt Demokratik Toplumunun esas karar kurumu olarak kendisini yeniden örgütleyip kurumlaştıracak. Buna göre bir ilke ve amaçlar çerçevesi ve örgütsel işleyiş sistemi oluşturacak. Eşbaşkanlardan başlamak üzere tüm yapısını önemli ölçüde yenileyecek.
DTK Eşbaşkanlıkları için daha şimdiden Kurucu Başkan Hatip Dicle ile Şırnak milletvekili Selma Irmak’ın adları geçiyor. Umuyor ve inanıyoruz ki, bu isimler gerçekten de aday olacak ve de seçilecekler. Çünkü her ikisi de beşer yıl hapiste yatma temelinde bedel ödeyerek buraya geldiler ve de fazlasıyla hak ediyorlar. Zaten bir Eşbaşkanlık Divanı ve komisyonlarla birlikte çalışacaklar ve başarılı olacaklar. Bu temelde daha şimdiden başarı dileklerimizi iletiyoruz.
Kuşkusuz DTK, Kürt demokrasisinin temel karar kurumu olarak tarihsel öneme sahip rolünü başarıyla oynayacak. Kendisini bu temelde örgütleyip kurumlaştıracak. Kürdistan demokratik ulus inşasının tüm boyutları için komisyonlar oluşturacak ve bu temelde yürüteceği çalışmalarla demokratik ulus inşasının temel görevlerini belirleyip inşa çalışmalarının önünü aydınlatacak. Alacağı kararlar, hazırlayacağı plan ve projelerle demokratik ulus inşasını gerçekleşebilir kılacak. Yine görevlendirip denetleyeceği icra organlarıyla da bunları pratik uygulamaya dönüştürecek.
Belli ki DTK’nin görevleri çok ağır. Ama bir o kadar da tarihi ve önemli. Bu ağır ve önemli görevlerin başında da herhalde Kürdistan’a dönüş, köye dönüş ve Kürtçe anadilde eğitim gelecek. Kürdistan’a ve köye dönüş ile Kürtçe eğitim daha şimdiden kampanyalar biçiminde başlatılan görevler oluyor. DTK’nin yeni genel kurul toplantılarının bu kampanyalara büyük güç katacağı daha şimdiden görülüyor. Biz inanıyoruz ki, DTK genel kurul çalışmaları bu alanlara ilişkin özel kararlar alacak ve söz konusu kampanyaların hızla gelişip başarıya ulaşmasına hizmet edecek.
Kürdistan’a ve köye dönüş konusu hem bir tarihsel yaranın sarılması ve hem de demokratik toplum inşasının güçlendirilmesi anlamına geliyor. Sömürgeci sistem tarafından özgürlük mücadelesini geriletebilmek için kırk yıldır Kürt toplumuna zorunlu göçün dayatıldığı biliniyor. Bu temelde binlerce köy yok edildi, kasabalar ve mahalleler boşaltıldı. Genç-ihtiyar çoluk-çocuk insanlar Türkiye metropollerine ve dünyanın dört bir yanına savruldu. Onlarca yıldır yaban ellerde ve yokluk ve yoksulluk içinde ağır bir yaşam mücadelesi verildi.
Bu durumun başta Kürtler olmak üzere Kürdistan’da yaşayan tüm toplumlar açısından büyük bir toplumsal yara olduğu çok açık. Çünkü bu temelde aileler, kabileler, aşiretler bölündü, tarihin içinden süzülüp gelen ve esas uygarlık alanları olan köyler yok edildi. Kürdistan nüfusunun büyük bir kısmı egemen devlet baskısı temelinde anayurttan kopartıldı. Böyle bir göçertmenin 3-4 milyonu bulduğunu bizzat bunu yapanların kendileri söylüyorlar. Kültürel soykırım rejimini başarıya götürebilmek için ne tür zulüm yöntemlerine başvurduklarını bizzat itiraf ediyorlar.
Şimdi özgürlük mücadelesinin geldiği aşama ve sağladığı kazanımlar temelinde bu durumun tersine çevrilmesi gerekiyor. Nasıl ki sömürgeci baskı sonucunda anayurttan kopulduysa, şimdi de demokratik ulus inşasına katılmak ve katkı sunmak amacıyla büyük bir anayurda dönüş hareketi başlatmak gerekiyor. Dünyanın dört bir yanına ve Türkiye metropollerine savrulmuş olanların kendi ana ve ata yurtlarına dönüş hareketini gerçekleştirmek gerekiyor. Aynı zamanda bunu bir köye dönüş ve demokratik uygarlığı yeniden inşa hareketi olarak da gerçekleştirmek önem taşıyor.
İnsanlarımızın yaban ellerde, yokluk ve yoksulluk içinde yok olmamaları için bu gerekli. Kürdistan’da özgür bir yaşam ve demokratik bir toplum inşa edebilmek için bu gerekli. Dahası demokratik komünal yaşam temelinde yeni bir uygarlık yaratabilmek için köylere dönmek ve yeni uygar köyler inşa etmek gerekli. İnsan türünün toplumsallaştığı ve uygarlığı başlattığı bu topraklarda yeni demokratik bir uygarlık yaratmak için bu gerekli.
Bazılarına göre böyle bir Kürdistan’a dönüş, köye dönüş, uygarlığa dönüş asla gerçekleşmeyecek tatlı bir hayal gibi görünüyor. Bu aslında inkarcılığın ve yabancılaşmanın derinliğini gösteriyor. Fakat bilinmeli ki, Kürdistan Özgürlük Hareketinin özgünlüğü ve gücü de burada ortaya çıkıyor. Sömürgeciliğin anayurttan savurduğu insanları yeniden ülkeye döndürme hareketi olarak gelişmiş bulunuyor. Daha küçük bir ideolojik grupken gerçekleşen 1976-1977 ülkeye dönüş ve devrimci birikimi ülkeye taşıma hareketini hatırlayalım. Yurtdışında yaratılan gerilla birikimini ülkeye taşıyan1982-1983 geri dönüş hareketini hatırlayalım.
Çok iyi biliyoruz ki, bunlar bizi var eden tarihin çok önemli adımları. En zor koşullarda bile böyle tarihsel adımları atmayı başarmış bir hareketin ve halkın şimdi de benzer adımları atması neden imkansız olsun! Bu tür adımları atmak hayal değil, tersine ortalama insanın aklının almayacağı türden büyük bir devrimci eylem oluyor. DTK Genel Kurulu kararlılığı temelinde yeni bir Kürdistan’a ve köye dönüş eyleminin, yeni bir devrimci eylemin başlayacağı anlaşılıyor. En azından DTK Genel Kurul çalışmaları böyle tarihi eylem için güçlü bir çağrı oluşturuyor.
Genel Kurulla birlikte yeni bir “Kürtçe anadilde eğitim kampanyasının” gelişeceği de anlaşılıyor. Kürt Özgürlük Hareketinin farklı kurumları zaten şimdiden böyle bir kampanyayı başlatmış ve gereken çağrıları yapmış durumdalar. En başta KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığının böyle bir tarihi çağrısı var. Yeni eğitim yılının açılışı dolayısıyla 15 Eylül’den itibaren Kürdistan’da Türkçe eğitimi boykot eden bir haftalık eylem çağrısı yapıyorlar. Tüm Kürt çocuklarını bir hafta boyunca Türkçe eğitim okullarına gitmeyerek Kürtçe anadilde eğitim isteklerini ortaya koymaya çağırıyorlar.
Kuşkusuz bu çağrı ve istek, tarihin en haklı ve demokratik çağrısı ve isteği oluyor. Kendi anadilinde eğitim görmek kadar haklı, demokratik ve insani bir hak söz konusu olamaz. Dolayısıyla böyle bir demokratik ve insani hakkın ortadan kaldırılması da en ağır bir insanlık suçunu ifade eder. Bu noktada AKP’nin yönettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti söz konusu insanlık suçunu işlemeye devam etmektedir. Kendi çocuklarını Kürtçe anadilleriyle eğitmek isteyen Kürtler de tarihin en haklı talebini ileri sürmektedir. Böyle yapmayan, çocuğunu kendi anadilinde eğitmek için mücadele etmeyen Kürt, sömürgeciliğin işlediği insanlık suçuna ortak oluyor demektir.
Çocukları Kürtçe anadilinde eğitmek için verilen mücadele dönemin en önemli mücadelesidir. Bu temelde Türkçe eğitim veren okulları boykot ederken, aynı zamanda Kürtçe eğitim veren okullar açmak, bilen herkesin bu tarzda eğitin vermek için seferber olması, Kürtçe eğitimi engellemek üzere gelebilecek olası saldırılara karşı da direnmek ve sonuna kadar Kürtçe eğitimde ısrar etmek dönemin en temel eylem çizgilerinden birisidir. Burada hem Kürtçe eğitimi inşa edicilik ve hem de olası sömürgeci saldırıya karşı direniş vardır. Bağlar, Cizre ve Gever’den başlatılan Kürtçe eğitim okullarını her alana yaymak ve sonuna kadar da savunup işlevsel kılmayı başarmak gerekir. Burada sağlanacak sonuç kalıcı bir devrim niteliğinde olacaktır.
Kürdistan’da Türkçe eğitimi boykot eden ve Kürtçe anadilde eğitim isteyen kampanya günümüzün en devrimci ve demokratik eyleminden birisidir. DTK Genel Kurulunun böyle bir kampanyanın başarıyla gelişmesinde rol oynayacağı kesindir. Yine tüm Kürt yurtseverlerinin bu eylem kampanyasına aktif katılacağı ve demokratik güçlerin de bunu destekleyeceği açıktır. Bu temelde hem kampanyayı selamlıyor ve başarılar diliyoruz, hem de insanım diyen herkesi tarihin bu en haklı eylemine katılmaya çağırıyoruz!
