Kürdistan’da doğa katliamı

Forum Haberleri —

.

.

  • Orman katliamını yapanlar, yaptıranlar Kürt halkının düşmanlarıdır. Kürt halkı bu düşmanlarını asla unutmamalı, unutturmamalı ve bir gün mutlaka hesabını sormalıdır.

ŞÜKRÜ GEDİK

İki yılı aşkın bir zamandır Kürdistan’da büyük bir orman katliamı yaşanıyor. Kürdistan’ın kalbi sayılan, coğrafyanın en cennet köşelerinden biri olan Besta alanı başta olmak üzere, mitolojilere konu olmuş Cudi dağı ve diğer ormanlık alanlar, devletin koruması altında, çeteler tarafından talan edilmektedir. Doğayı katletmenin ne demek olduğunu kim ne kadar duyumsar, canlı doğaya verilen zararın boyutlarını kim ne kadar hisseder acaba? Dilsiz ve savunmasız ağaçların toplu kesilmesinin verdiği acı, bir insanın boğazı kesilirken yaşadığımız acı ile aynı. Doğa katliamı toplumda daha beter tahribata yol açıyor, eko-sistemin yıkılmasına neden oluyor. İnsanlarla birlikte tüm canlı varlıkların yaşam alanlarını yaşanmaz hale getiriyor.

Ormanlarla birlikte canlı doğa örtüsü de ortadan kalkıyor. Bu ormanlık alanı mesken tutmuş binlerce tür canlı da yok edildi. Kurdun, kuşun, böceğin, karıncanın, uçan kanatlının, sürüngenin yaşam alanını da bitirdiler, yuvalarını yıktılar. Evcil hayvanların, koyunun-keçinin rızkını da kestiler. Bu ne vurdum duymazlık, bu ne hayasızlık, bu ne utanmazlıktır. Bu katliam, bilinçli bir tercihtir, düşmanlık politikasıdır, aşağılıktır. Dağdaki meşe ağacının kaç yılda yetiştiği bilinmektedir. Onu kesmek cinayet işlemekle eşdeğerdir.

Yüzyıllık ömür sürmüş meşe ağaçların kesilmesi, kamyonlara yüklenerek, köylerden, kasabalardan geçerek, şehirlere tüketim alanlarına ulaşmasını insanlık sadece sessizce izliyor. Bu büyük bir utanmazlıktır. Bir katliama seyirci kalmak, ona ortak olmaktır. İnsanın vicdanı bu kadar kurumuş olamaz dedirten türden bir sessizlik ve vurdumduymazlık içinde ormanlarımız katlediliyor.

Doğa gönüllüleri, çevreciler, yeşilciler, hayvan severler, ekolojistler, hayvana ve doğaya sahip çıkan ne kadar kurum, kuruluş, örgüt varsa, bu konuda uğraş veren ne kadar insan varsa, Kürdistan’da ki doğa katliamına ilişkin iki kelime kurmuyor, iki satır yazmıyor, karşı çıkmıyor, protesto etmiyor. Kürdistan dediğimiz coğrafya, bu gezegende yer almıyor mu acaba? Özellikle de Greenpeace kuruluşuna görevlerini hatırlatmak gerekir. Ormanlarla birlikte binlerce canlı türü yok edilirken, bir balinaya gösterilen hassasiyetin binde birini Kürdistan’da ki eko-sistemin yıkımına, orman katliamına göstermeleri beklenir. Doğrudan eylem, lobicilik, araştırma en temel görevleridir, bu görevlerine sahip çıkmalıdırlar.

Devlet terörüne maruz kalan Kürtlerin çığlıkları arşa yükseldi. Hak aramayı ‘terör’ faaliyeti ile damgalayıp, Kürt’ün ölümüne mutabık kalınıyor. Devletlerin siyasi çıkarları, kapitalist küresel güçlerin Türk devletiyle münasebetleri, Kürtlerin bölünmesine, parçalanmasına yol açmaları, sömürge statüsüne alınması, köylerin yakılıp yıkılması, binlerce siyasi cinayetin devlet tarafından işlenmesine, bir o kadar da tutuklanmasına ortak oldunuz, hadi tamam da peki ormanların katledilmesine ne demeli?

Kürdistan’ın bütün ırmaklarına adeta kelepçe takılarak, bent çekilmiş, HES’ ler yapılmıştır. Felaket boyutundaki bu tahribata da istenilen düzeyde refleks gösterilemedi. Binlerce yıllık tarihi geçmişi olan Hasankeyf de dahil en verimli araziler, bağlar, bostanlar, meyve bahçeleri, tatlı su kaynakları, tarihi miras ve mekanlar, anılarıyla birlikte sulara gömüldü. Şimdi de sıra ormanlara gelmiş ve katliam aralıksız devam etmektedir. Yeteri kadar haber değeri bile taşımıyor. İnsanın içi kan ağlarken, mutlaka karşılık verilerek engellenmesi gerekirken bu tecavüze ses çıkarılmıyorsa orada ahlaki ve vicdani bir sorun vardır.

Dünya bir yana Kürtler bir yana kalmışçasına bütün Kürt katliamlarında, egemen güçler Türk devletiyle suç ortağı yapmıştır. Şimdi de Kürdistan’ın ormanları katlediliyor ve yine Türk devletiyle suç ortağı yapılıyor. Kürdün palamut ağaçları da düşman muamelesiyle karşı karşıyadır. Yüzbinlerce ton ağaç, içinde meyve ağaçları da dahil ne kadar yeşil görüntü varsa hepsi tıraşlanmıştır.

Kürt halkına karşı düşmanlık, sınırı konulmamış bir savaş hali ile devam etmektedir. Türk devletinin düşmanlığı sadece Kürt insanına, diline, kültürüne, müziğine, doğuştan gelen haklarına karşı değil, kürdün doğasına karşı da düşmandır. Kürdün ağacına, suyuna, havasına, hayvanına, aklınıza gelecek ne varsa taşına-toprağına varana dek her şeye düşmandır. Kürdistan’da göze hitap eden manzaraya bile düşmandır. Ormanlar bitirildikten sonra sıra dağlara, taşlara gelecektir. Bütün dağları, tepeleri iş makinalarıyla düzleme ve betonlama işine sıra gelecektir.

Orman katliamını yapanlar, yaptıranlar Kürt halkının düşmanlarıdır. Kürt halkı bu düşmanlarını asla unutmamalı, unutturmamalı ve bir gün mutlaka intikamını almalıdır. Ağaçların katledilmesi sadece ormanların yok edilmesi ile sınırlı kalmıyor, Kürt halkının geleceğini de yok etme faaliyetidir. Yaşam belirtisine yol açacak ne kadar nesne özne varsa kaynağında kurutuyorlar. Bir daha dirilemezcesine saldırıp yok etme çalışıyorlar. Orman katliamının amacı İnsanın Yurtsuz bırakılması, bir daha yaşanamaz çorak topraklara dönüştürme amacı taşımaktadır. Bu ağaç katliamı görünürde sadece meşe, palamut ağacı değil, arkasında düşmanca siyasi bir akıl, Kürt halkına ve özgürlük mücadelesine karşı stratejik bir yaklaşım vardır.

Ülkemizi yaşanılamaz hale getirerek sonuç almaya çalışıyorlar. Buna asla fırsat vermemek lazım. Ülkeye sahip çıkmak, yaşamı yeniden yeşertmek için duyarlılık, sorumluluk ve eylemlilik gerekiyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.