Kürt halkı ne istediğini biliyor

Haberleri —

Ortadoğu coğrafyasının en eski halkı olan Kürtler bugün tarihi günler yaşıyor. İki yüz yıllık ulus-devlet anlayışının Ortadoğu’da cetvelle çizdiği sınırlar bugün anlamını yitirirken, Kürtler ne istediğini biliyor ve buna göre davranıyor.
Kürdistan diye bilinen coğrafya ilk kez 1639 yılında Osmanlı ve İran devleti arasında gerçekleştirilen Kasr-ı Şirin antlaşmasıyla ikiye bölünmüştü. 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşında 1918’de Almanya’nın başını çektiği İttifak Devletleri yenilmişlerdi. Sykes-Picot Antlaşması yani İngilizler ve Fransızlar arasında yapılan gizli bir antlaşma çerçevesinde başta Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti altındaki topraklar olmak üzere, dünyanın yeniden paylaşılması gerçekleşmişti. Ortadoğu’daki devletlerin haritasının oluşması da, adı geçen gizli antlaşma temelinde gerçekleşmiş, haritalar masa üzerinde çizilmiştir. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıyla Ortadoğu’da yaşayan toplumların demografik yapısı, kültürel durumu dikkate alınmadan yaşadığı topraklarla birlikte parçalanmış, üstün(!) kabile, mezhebe ve aşiretlere dayalı yeni ulus-devletler sömürgeci güçlerce yaratılmaya çalışılmıştı.
Ortadoğu’daki devletlerin haritalarına bakıldığında bu çok net ve rahatlıkla görülebilir. Arap halkının 22 devlete parçalanması, yine Kürtlerin 4 devletin (Türkiye, İran, Irak, Suriye) sınırlarına dağılacak şekilde parçalanmaları bunu gösterir. İnsan eliyle çizilen bu sınırlar kutsal değildir, insan eliyle çizildiği gibi insan eliyle de bu sınırlar bozulabilir, yeniden şekillenebilir. Kaldı ki bugün başta Arapların, Kürtlerin ve birçok halkın yaşadığı bu topraklarda sorunların giderek derinleşmesi cetvelle çizilen ulus-devletlerin yürüttüğü politikayla bağlantılı. Çok kültürlü bir toplum olan Ortadoğu’ya ulus-devlet gömleği giydirmek, bu gömleğin sınırları içersinde kalacaksın, gömleğin rengine göre yaşayacaksın demek faşizmdir. Toplumların kaldıramadığı da bu ulus-devlet faşizmidir.
Ortadoğu’daki gelişmeler, ulus-devlet faşizmini artık bu coğrafyanın toplumları, kültürleri, insanlarının kaldıramayacağı gerçeğidir. Arap baharı bununla bağlantılıdır. Yine Kürdistan’da dikkat çeken gelişmeler bununla ilgilidir. Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu’daki halklar ulus-devletlerin faşizm dayatmaları içersinde yaşamak istemediklerini, ulus-devlet sınırlarında yaşanacaksa kendi öz iradeleri, sistemleri ve yönetimleriyle yaşamak istediklerini ortaya koymaktadırlar. Bugün en fazla Kürtler nasıl yaşamak istediğinin farkında. Sadece farkında değil, yaşamak istediği toplumsal sistemi Batı Kürdistan’da olduğu gibi adım adım gerçekleştirmekte. Ortadoğu’daki tüm gelişmeler şunu çok net göstermiştir ki bu tarihsel alt-üst oluşa en hazırlıklı giren Kürtlerdir. Kürtler çok derin bir stratejik yaklaşımla adım adım kendi sistemini oluşturmaktadır.
Batı Kürdistan’da yaşayan Kürt halkının Demokratik Özerklik temelinde kendi sistemini öz gücüyle oluşturması Kürtlerin bu tarihsel süreçte nasıl yaşamak istediğini ortaya koymaktadır. Batı Kürdistan’da yaşayan Kürt halkı Demokratik Özerk sistemini oluştururken bunun bir bağımsız devlet olarak anlaşılmaması, Suriye’deki halklarla ortak yaşam anlayışı içersinde yaşamak istediğini her fırsatta açıklamakta. Ama buna tahammül gösteremeyen AKP faşist hükümeti her zamanki gibi Kürtlerin tarihsel kazanımı karşısında faşizan tavrında ısrar etmekte, tehdit eden açıklamalar yapmakta. AKP ve Gülen Cemaati’nin çok sıkıştığı, sıfır sorun politikadan sırf sorun politikaya doğru hızla yol aldığı ortada.
AKP faşist hükümeti içeride ve dışarıda sırf sorun politikayla hareket ettiği sürece Ortadoğu’da kaybetmeye mahkumdur. Ve bunun işaretleri oldukça fazladır. AKP bu politikayla içeride ve dışarıda hızla tecrit olmaya başlamış ve dengesini yitirerek baş aşağı gitmesine ramak kalmıştır.
Kürtler ne istediğini ve AKP’nin bu politikalarının ne anlama geldiğini her zamankinden daha fazla biliyor ve buna göre tedbirlerini geliştiriyor. Kürt halkının Demokratik Özerklik temelinde varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama stratejisi Ortadoğu’da yaşama şansı bulmuştur. Kürt halkının siyasi iradesi olarak kabul ettiği Kürt halk Önderi Sayın Öcalan İmralı’da esaret koşullarında tutulsa da, Kürt halkı, Sayın Öcalan’ın Kürt sorunun çözümüne ilişkin düşüncelerini doğru okumuş ve tarihi adımını atmıştır. Kürt halkının Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ı özgürleştirene, Kürdistan’daki soykırıma son verene dek durmayacağı gelişmelerden anlaşılmaktadır. Kürt halkı ne istediğini biliyor.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.