Kürt hareketi, HDP ve seçim oyunu

Geçenlerde, Kürt ulusal hareketiyle HDP arasındaki yol ayırımı dahil, farklılaşmaları anlatmaya çalışmıştım.
Tekrar olacak, ama Kürt ulusal hareketi, hiç bir söz, uyarı ve talebin para etmediği, isteklerin kaale alınmadığı bir yerde, çaresizliğin çaresi olan mecburiyetten ortaya çıkmış, can pazarında dikilmiş silahlı güçtür.
Laftan anlamayana, insani değerlere saygı duymayanlara karşı, ölümüne hak ile özgürlük istemi anlatımı, insan onuruna adanmışlıktır.
Hareket, bu tutumuyla, mal gibi şu ya da bu fiyatla satın alınmış, kiralık askere dönüştürülmüş çok az kişilik hariç, bütün Kürtlerin onayını, başka bir deyişle desteğini ardına almıştır.
Halk inandığı için, hareketi besliyor, oğlunu, kızını törensellikle saflarına gönderiyor.
Ancak, Türk yasaları karşısında illegal olduğu da gerçektir. Bu nedenle, Türk sivil hayatına giriş yolu kapalı, kendini anlatma imkanı yoktur.
Hareketin yeşerttiği insani bahçede, bu bakımdan boştur. Ancak, hiç bir boşluk sonsuz değildir. İnsani hakları ve onurları için Türk devletiyle davalı olan Kürtler, rejime yeminle bağlı partilerden kopunca boşluk oluşunca, talebi karşılayan parti zorunluluk haline geldi.
Bugün, Kürt ulusal hareketin ölümüne fedakarlıkla açtığı alanda yeşermiş ve halkın kitlesel olarak oy verdiği parti, HDP’dir.
Kürt halkı, oy vermeye giderken aday listesinde kimin, ya da kimlerin yer aldığına bakmıyor; önemsemiyor da…
Seçilen kişi, bazan nerede olduğunu unutanlar da olabiliyor. Hatta, son zamanlarda, medyaya yansıyanıyla, kendisi seçilence Kürdistan davasının hal yoluna girdiğine inananlar bile var...
Oysa değil. Rejimin yapısı gereği parlamentonun hiç bir fonksiyonu yok. Demokrasi dedikleri ise dünyaya karşı göstermelik oyun…
Bu oyunu seçim sandığından ibaret sanan AKP rejimi, onu da rafa kaldırdı.
Seçimi kaybettiği halde, iktidarın üstüne oturup, taşımalı sistemle seçimin sonuçlarını dilediği gibi düzenleyen akrobatlığa başladı.
Kendine saygısı olmayanların yasaları, anayasaları da umurlarında değildir.
Seçimsel hile ile darbe sürecini geliştirmek için Kürdistan'a savaş ilan edip, her yanı yasak bölge ilan ettiler.
Ta başında, "bu seçim, öteki gibi olmayacak" demişti, AKP. Çünkü, Kürdistan, sandıklarında katiline aşık Kürtler çıkmıyordu. Onurunu satanlar…
Hilebazlar, gerçeğe takla attırmak için kolları sıvadılar. Önce yaplacak seçimde iktidar için gereken oy yüzdesini açıkladılar, sonra düzenlemeye başladılar.
Sandıkları "taşımalı sistem" adıyla uzaklara taşıyıp, polis, asker kordonu altında seçim oyları daldıracak, sonra yine kendileri saymış gibi yapıp sonucu açıklayacak, iktidarı çıkaracaklardı.
Bunun adı, AKP tipi darbe sürecinde demokratik seçimdir, bu.
Askeri darbelerde bile olmayan bir hilekarlık, 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinde yaşanmadı.
