
HDP mitingi
Sosyo Politik Saha AraÅŸtırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ile seçim sürecini ve HDP'nin aday çıkarmasının bölgedeki yansımalarını konuÅŸtuk:
- Oy deposu olarak görülen Kürt seçmen, özne olduklarını göstermek için kendi adaylarıyla yollarına devam etmek ve muhalefetin, iktidarın milliyetçi beka söylemlerine eklemlenmesine yanıt vermek istiyor. HDP'nin seçmen tabanı kilidi çözecek anahtar seçmen olduÄŸunun çok bilincinde ve kurucu rol istiyor.
GÜLCAN DERELİ
Kürt kamuoyu, HDP'nin aday çıkaracağını ilan etmesiyle seçim sürecine hızlı ve oyun deÄŸiÅŸtiren bir hamleyle giriÅŸ yaptı. HDP ve onun temsil ettiÄŸi Kürt seçmenin seçimin anahtarı olduÄŸu konusunda Türkiye kamuoyunda bir konsensüs var. Dolayısıyla seçimleri doÄŸrudan belirleyecek Kürt kamuoyunun süreci nasıl okuduÄŸu belirleyici önemde. Sosyo Politik Saha AraÅŸtırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç konuÅŸtuk. Saha araÅŸtırmalarıyla bölgenin nabzını yakından takip eden Yüksel Genç, seçim sürecini, HDP'nin aday çıkarma kararının bölgedeki yansımalarını, HDP'nin anahtar konumuna dair seçmenin düÅŸüncelerini, Kürt kamuoyunun HDP'den beklentilerini anlattı.
Öncelikle Kurdistan'daki atmosferi, genel seçim havasını, bölgenin bakışını sormak istiyorum. Bölge sahası ne söylüyor?
Bölgede insanlar, başından beri seçim sürecini, seçim sürecinin aktörlerini, ittifakları, siyasi parti liderlerini, aktörlerinin söylemlerini, partilerin hedeflerini takip ediyor. Bu konuda dikkatli bir saha var burada. Oldukça politik bir saha. Genel olarak ErdoÄŸan’ın ve AKP iktidarının son 8 yıl içerisinde yaptıklarına, yaÅŸattıklarına ciddi bir öfke var, ciddi bir ret var. AKP iktidarının ve ErdoÄŸan liderliÄŸinin çıkardığı otoriterizmin reddi var. Bu anlamda alternatif bir muhalefet siyasetini destekleme, oy verme eÄŸilimini gösterme, AKP dışı bir iktidarın Türkiye siyasetinin geleceÄŸi a çısından gerekli olduÄŸunu, demokratikleÅŸme fırsatının yeniden yaratılmasının zorunlu olduÄŸunu düÅŸünen bir saha var burada. Ama bu sahayı tekli yorumlamak çok zor.
Peki ayrıntılarına inince yorumlar nasıl çeÅŸitleniyor?
Åžöyle; bu sahanın en büyük kesimi AKP iktidarı, ErdoÄŸan gitsin ne olursa olsun diyen bir kesim var. Bu kesim biraz daha hem HDP siyasetine oy verenler içerisinde var, hem daha önce AKP’ye oy vermiÅŸ ama bugün AKP’ye oy vermek istemeyen kararsız seçmen içerisinde var. Hem AKP’den DEVA ve CHP’ye ya da kısmen Saadet’e gitmiÅŸ seçmen içerisinde var bu duygu. Ama esas büyük alan ÅŸu; AKP iktidarı gitsin ama yerine gelecek olan da bize çözüm adına bir ÅŸey söylesin. Biz bir kötünün yerine ikinci bir kötü gelsin istemiyoruz. Evet AKP ve ErdoÄŸan nefreti üzerinden buluÅŸuyor, onun gitmesini istiyor ama yerine ne gelecekle de ilgileniyor. Bu seçmenin çok ağırlıklı bir kısmı HDP seçmeninden oluÅŸuyor. Kısmen daha önce AKP iktidarına oy vermiÅŸ ama sonra oy vermek istemeyen ulusal talepleri yoÄŸun bir kesim açısında da bu kısmen geçerli. Bir kesim de; her ikisine de oy vermeyeceÄŸim AKP iktidarı gitse yerine gelecek olan farklı bir ÅŸey mi olacak deyip seçim süreci içerisinde belirleyici rol oynamak istemeyip iki kesim birbirini halletsin bu onların problemi diyen bir kesimden de söz etmek mümkün.
Aslında Türkiye’nin hala Kürt meselesi baÅŸta olmak üzere, demokratikleÅŸme ve hak taleplerine dönük yönelimlerini inandırıcı bulmayan, sadece maÄŸduriyetler ortaklaÅŸtığında ses çıkaran ama durum deÄŸiÅŸtiÄŸinde hızla Kürt meselesi dahil tüm demokratikleÅŸme, özgürleÅŸme sahalarında açığa çıkmış olan ihlallerin giderilmesine karşı aslında bigane olan bunlarla ilgilenmek istemeyen bir siyaset görüyorlar.
Bu üçüncü kesim "ne yaparsa yapsınlar biz karışmıyoruz, madem bize her ikisinin de bir faydası yok o halde kendileri halletsinler. Varsın ErdoÄŸan iktidarı kalsın, biz çekiyoruz çekeceÄŸimizi, ne fark edecek bizim için" deyip bu duruma daha duyarsız, ilgisiz kalmaya çalışan bir kesim var. Beklenti kuramayan bir kesim bu. Bu kesim açısından az önce söylediÄŸim cümleyi tekrarlayayım: Türkiye’de yaÅŸanan bunca anti-demokratik, hak ihlallerinin ve özgürlüklerin bu kadar ihlal edildiÄŸi otokratik yapının boÄŸucu atmosferinin herkesi etkilediÄŸi bu dönemde Kürtlere yapılana ses çıkarmayıp kendilerine kısmen bulaÅŸtığında yani bir maÄŸduriyet ortaklığı oluÅŸtuÄŸunda Kürtleri hatırlayan ama maÄŸduriyet ortaklığının izleri kaybolduÄŸunda hızla egemene benzeyen bir profil var. Madem öyle demek ki Türkiye daha Kürt meselesini çözmeye, bizi anlamaya hazır deÄŸil, buna hazırlanana kadar gidecekleri yere kadar gitsinler diyen bir kesim var. Bu sınırlı bir kesim. İkinci söylediÄŸim biraz daha geniÅŸ bir kesim. Üçüncü söylediÄŸim de ortak kesimi kapsıyor.
Bu eÄŸilimler ÅŸimdiye kadar nasıl deÄŸiÅŸti, son saha çalışmanız bize ne söylüyor?
Son çalışma bize eÄŸilimin bahsettiÄŸimiz ikinci grup lehine deÄŸiÅŸtiÄŸini, geniÅŸlediÄŸini gösteriyor. Yani AKP iktidarı gitsin, ErdoÄŸan gitsin çünkü bu otokrasiyi reddediyoruz, kesinlikle gitsin ama yerine ne geleceÄŸiyle ilgilenmek istiyoruz. Tam olarak da seçim sürecinin kilit noktasını bu kesim oluÅŸturuyor aslında. Çok büyük bir kısmı HDP seçmeninden oluÅŸuyor. Ve ÅŸöyle bir durum var; aynı zamanda bu kesim seçimin kilit seçmeni olduÄŸunun, yani kilidi çözecek anahtar seçmen olduÄŸunun çok bilincinde. Bunun getirdiÄŸi bir özgüvene de sahip. Ama aynı zamanda bunun getirdiÄŸi özgüvenin siyasetini de görmek istiyor kendisini temsil eden siyasetlerde. HDP’nin Altılı Masa’ya dahil edilmemiÅŸ olması, Türkiye’nin restorasyon sürecinde Kürtlere yer verilmemiÅŸ olması geçmiÅŸin restorasyonu olarak Altılı Masa’nın yeni Türkiye’yi sunuyor olmasına kızgınlar, tepkililer. Tam olarak fırsat kaçmadan bu kritik dönemde koÅŸulların deÄŸerlendirilmesi adına HDP’nin daha özgün, daha açık, daha agresif yer yer ama aynı zamanda baÄŸları koparmayan müzakereye açık siyaset yürütmesini istiyor. Kendi özgünlüÄŸünün, talepleri olan bir tabanla temsil etmenin gereÄŸine uygun siyasetler üretmesini istiyor. Bu kesim çok uzun süredir HDP’nin örneÄŸin kendi cumhurbaÅŸkanı adayını çıkarması gerektiÄŸini düÅŸünüyor.
Bu aday çıkarma düÅŸüncesi nasıl bir politik baÄŸlamla gerekçelendiriliyor?
Bunun üç nedeni var. Bir tanesi zaten iktidarı reddediyor, iktidar ve muhalefete dahil olmayı düÅŸünmüyor tabi. Ama bu kesim için odak Kürt sorununun çözülmesine dair sürecin kurulması ve bununla ilgili bir ışık görmek. Ama ciddi, güvenilir bir ışık görmek. Esas olan Kürt ulusal kimliklerine ait talep ve beklentilerini duyan, oradan bir söylem kuran, onu anlayan bir muhalefet dili görmek. Ve yeni Türkiye’yi kurgularken tam olarak bu sorunun çözümünü de hedefleyen bir muhalefet dili görmek istiyor. Altılı Masa'da bunu görmediÄŸi gibi ağırlıklı oy verdiÄŸi HDP’nin yok sayılması, onun üzerinden kendisinin de yok sayılması, basit bir oy deposu olarak görülmesine öfkeli bu kesim. Birincisi bu nedenle istiyor.
İkincisi; HDP’nin kendi adayı etrafında seçmenini kendisine yeniden konsolide ederek gücünü, özne olduÄŸunu, belirleyici olduÄŸunu, Türkiye’deki deÄŸiÅŸimi yaratacak güç olduÄŸunu kendi adayı etrafında yeniden göstermek istiyor.
Üçüncüsü; bu kesim aynı zamanda kendi iç yapılanmasındaki birkaç yıldır güvenlikçi politikaların ortaya çıkardığı aslında Türkiye’de sağından soluna Kürt meselesi, operasyonlar gibi meselelerde ortaklaÅŸan iktidara eklenen muhalefetin zihni baÄŸlamına kendince müdahale etmek istiyor. Gücünü göstererek, eski bagajlarından kurtulmayan geçmiÅŸin büyük Kürt sorununu tekrar etme olasılığı, potansiyeli bulunan, Kürt sorununa çözüm talebini politik ortamda görmek istemeyen, o siyasetin bu bagajlarını kırabilmesi için de kendi gücünü organize etmek ve göstermek istiyor. Tekrar edeyim, birincisi; Kürt meselesine dair talepleri olan bir seçmen olarak görünmez kılınmaları, yok sayılmaları, oy deposu olarak görülmelerine duydukları tepki gereÄŸi.