Kürt soykırımı ve KDP

Forum Haberleri —

  • KDP gelişmeleri görmez veya hepten bilmez değildir. Erdoğan ve Bahçeli gibi ırkçı ve soykırımcı Kürt katilleriyle kol kola olduğunu iyi bilmelidir. Bu iş birliğinin sonu kendileri için de bir felaket olacaktır.

ZEKİ AKIL

Devlet Bahçeli ferman buyurdu: “HDP’nin kapısına bir daha açılmamak üzerine kilit vurulsun.’’ Ayrıca HDP’lilerin ve demokratik cephede yer alanların mahkemeleri 2021’de bitirilsin, diye ekledi. Bu sözlerin mahkemelere açık bir emir olduğu açık. Çünkü hiçbir mahkeme farklı hareket etme iradesi gösterecek durumda değil. Çünkü bu sözleri sarf eden Bahçeli, Erdoğan’a kayyım olarak atanmış kişidir. Öyle olmasaydı Kılıçdaroğlu’nu tehdit edem Çakıcı’ya karşı savcılardan birisi harekete geçerdi. Bahçeli’nin yandaşı, ülküdaşı olanlar görüldüğü gibi milletvekillerinden daha fazla bir dokunulmazlığa sahiptir. Zavallı B. Arınç bu geçeği tam fark edemediği için masumane bir açıklama yüzünden Erdoğan tarafından fitnecilikle suçlanıp şutlandı.

Bahçeli neden HDP’nin kapatılmasını ve hapiste olanların davalarının 2021’de bitirilmesini istiyor? 2021 için neyi planlıyorlar?

Bu sistematik saldırı ve tehditlere açık bir soykırım tehdidi de MHP’nin üst düzey yöneticilerinden geldi. Semih Yalçın HDP yönetimini, milletvekillerini de kapsayacak biçimde "bunlar itlaf edilmesi gereken haşerelerdir’’ dedi. Politikada sertlikler, polemikler olabiliyor. Ancak kimse basın üzerinde açıktan bir etnik grubu veya siyasi oluşumu itlaf etmekle tehdit etmez. Bu açık bir soykırım tehdidi veya çağrısıdır. Soykırımın en büyük insanlık suçlarından birisi olduğu biliniyor.

Türk ırkçıları, egemenleri Kürtler konusunda neden bu kadar rahatlar? Soykırımla tehdit etmekten bile sakınmazlar. Her türlü hakaret, katliam, sürgün doğal haklarıymış gibi hareket ederler. Bunun nedeni bugüne kadar Kürtlere karşı işledikleri suçlar yüzünden kendilerinden hesap sorulmamış olmasıdır. Kendileri devlet olmanın avantajlarını kullanmışlar. NATO’ya girip sırtlarını onlara dayamışlar. Kürtleri hep eşkıya ve terörist olarak ilan ettirmişler. Böyle olunca Kürtleri elleri altında istedikleri gibi yönetme ve vurma hakkını sahip olmuşlar.

Hitler Yahudileri gaz odalarında "itlaf’’ ederken dünya bunu yargıladı ve hesap sordu. Ama Kürtlere yapılanlara karşı sessiz kalındı. Hitler’den önce 1937-38’de Türk devleti Dersim’de Kürtlere karşı zehirli gazlar kullandılar. Aynen "haşareler gibi itlaf’’ ettiler. Bunu dönemin üst düzey bürokratlarından ve sonra dışişleri bakanı olan İ. Sabri Çağlayangil "mağaralara sığınan Kürtleri fareler gibi zehirleyip öldürdüler’’ diye açıkladı.

Nazilerin Yahudileri gaz odalarında imha etmelerinden önce Türk egemenlerinin bunu Kürtlere karşı uyguladığını bilmek gerek. Bunun için Semih Yalçın gibi Türk ırkçıları 21. Yüzyılda Kürtleri soykırımla alenen tehdit edebiliyor. Kürt halkı ve demokrasi güçleri büyük bir tehlikeyle karşı karşıyalar. Bunu bir gözü dönmüşün veya fanatiğin sözleri diye kimse geçiştiremez, hafife alamaz. Çünkü bu gözü dönmüşler Türkiye’yi yönetiyorlar. Erdoğan bu zihniyetin bir parçası ve uzantısı durumuna gelmiş. Kürtlere saldırılar Türkiye sınırlarını aştı ve Rojava’yla Başûr’u kapsadı. Kürtleri sıkıştırıp imha etmek için ABD, Rusya, Avrupa, Irak ve diğer ülkelerle anlaşmaya ve onları da bu imhaya dahil etmek istiyorlar. Türk devletini yöneten ırkçı, faşist Türk-İslam bloku geleceğini Kürtlerin yok etmesinde görüyor. Devleti yönetenler Kürt halkının varlığını kabul etmiyorlar. Desturları hala 1926’daki Şark Islahat fermanıdır. Kürtler için konsept ve karar inkar ve imhadır.

Kürtleri imha etmek bu yüz yılda o kadar kolay yürümüyor. Her şeyden önce Kürtler eski Kürtler değil. Kürtler onlarca yıldır direniyor ve örgütleniyorlar. Büyük bir bilinçlenme ve örgütlenme gücüne kavuştular. Artık dünya Kürtleri yalnız Türkiye gibi inkarcı düşmanlarından öğrenmiyor. Kürtler kendilerini dünyaya anlatma ve tanıtma yollarını buluyorlar. Engeller ne kadar çok olsa da eski tecrit ve dağlara kıstırıp imha etmeyi önlüyorlar.

Türk devleti içte ve dışta giderek sıkışıyor. Ülkenin bütün kaynaklarını Kürtleri imha etmenin hizmetine koştular. ABD ve NATO’ya ilişkilerini tartışmalı hale getirdiler. Rusya’yla Kürtleri yok etmek için iş birliğine gittiler. Öyle ki, NATO savunma sistemi içine Rus yapımı S-400 füzeleri soktular. Rusların karşısına da İdlib’de El Nusra ve diğer çeteleri destekleyerek dikildiler. Suriye’nin önemli bir kısmını işgal ettiler. Bu çeteleri etrafına toplayarak dünyaya terör ihraç eden bir devlet durumunda. Bunlarla özellikle Arap devletlerini tehdit ediyorlar.

Türk devleti bütün saldırı ve kriz yaratma girişimlerine karşı Kürtler karşısında başarıya ulaşamıyor. Bunun için Kürtleri içten bölecek ve enerjisini tüketecek bir işbirlikçi ayağa ihtiyaç duyuyor. Bütün Kürt isyanlarında ve direnişlerinde her zaman bir işbirlikçi Kürt güç bulmuş ve böyle sonuca gitmişlerdir. Şimdi de aynısını yapıyor. Özellikler KDP üzerinde oynuyor ve ona yatırım yapıyor.

KDP gelişmeleri görmez veya hepten bilmez değildir. Erdoğan ve Bahçeli gibi ırkçı ve soykırımcı Kürt katilleriyle kol kola olduğunu iyi bilmelidir. Bu iş birliğinin sonu kendileri için de bir felaket olacaktır. Kürtlerin farklı partileri, ideoloji ve görüşleri olacaktır. Bu düşmanlık için bir neden değildir. İdeolojik ve siyasi mücadele sürdürülebilir. Ancak bunu halkı birbirine kırdırmak ve askeri boyuta çıkarmak gerekmiyor. KDP bu dar ve katı iktidar anlayışını terk etmelidir. PKK kendileri için bir tehlike değildir. Tehlike her taraflarına girmiş Türk devletidir.

KDP şimdiye kadar açıktan PKK bu dağlardan çıksın, Güney’i terk etsin dememişti. Şimdi bunu söylüyor. Bu söylemin ne kadar tehlikeli olduğu ortadadır. Bu, Türk devletiyle PKK’yi imha konseptine katıldığını gösteriyor. Bir Kürt partisi Kürt halkını yok etmek isteyen faşist sömürgeci bir devletle birlikte hareket edemez!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.