Kürt’e karşı Türkiye’nin koçbaşı NATO

Forum Haberleri —

.

.

  • Türk devleti NATO’yu Kürtlere karşı sadece bir savaş aracı olarak değil, politik diplomatik araç olarak da kullanmaktadır. ABD ve Avrupa ülkeleri NATO içindeki tutumlarıyla Türk devletinin Kürtleri katletme ve soykırımdan geçirme amacına hizmet ediyorlar.

Hiwa AZAD

Türk devleti ırkçı ve milliyetçi saiklerle Kürt halkına yönelik imha saldırılarını sahada yoğunlaştırırken NATO’nun tüm askeri teknik ve teknolojik imkanlarını yararlanıyor. Kuzey, Güney, Rojava Kürdistan parçalarında Kürt halkına yönelik saldırılarını PKK bahanesine dayandıran Türk devleti, NATO’yu Kürtlere karşı koçbaşı gibi kullanıyor. TC, işgal ve imha saldırılarını “başarıya” vardırmak, Kürtlerin direniş duvarlarını yıkmak istiyor. Eski zaman savaşlarında kuşatılan kale kapılarını ya da duvarlarını yıkmak için ağaçtan ve metalden yapma koçbaşı kullanılırdı. Günümüzde ise Kürtlere karşı teknik imkanlarla donatılmış, uluslararası NATO askeri gücü kullanılıyor. Bir zamanlar Viyana kapılarına dayanmakla övünen Osmanlı artıkları bugün Suriye’de, Libya’da, Irak’ta, “kaybettiği toprakları” ve “prestiji” NATO’yu kullanarak, NATO’nun imkanlarıyla geri kazanmak istiyor! “Misakı milli” emellerinden açıkça söz eden, bu amaç için İhvan-i Müslim, DAİŞ başta olmak üzere çetelerle ideolojik, politik, askeri ittifak ve stratejik ilişkiler geliştiren Türk devleti, çelişkili gibi görünse de, NATO ve DAİŞ’i, (İhvan-i Müslim’i) aynı cephede buluşturuyor. Böylece “amacına varmak için her yol mübahtır,” düsturuyla NATO’nun sunduğu avantajları sonuna kadar kullanıyor. NATO’nun askeri teknik imkanlarıdan yararlanan Faşist Türk rejimi NATO’yu Kürtleri katletmek, “Osmanlı’ya giden kapıları” açmak için kullanıyor.

Sadece NATO’yu değil Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok devletin sunduğu askeri, ekonomik imkanları kürtlerin ülkesini işgal etmek ve Kürtleri soykırımdan geçirmek için kullanıyor. İhvan-i müslim ile geliştirdiği ideolojik, politik, askeri birlikle, DAİŞ vb çete gruplarını Libya ve Suriye örneğinde olduğu gibi birçok bölgede birer piyon gibi kullanıyor. AKP-MHP diktatörlüğü bununla yetinmiyor, DAİŞ çetelerini NATO üyesi olan Avrupa ülkelerine saldırtıyor, karşı tehdit aracı olarak kullanıyor, elinde tutuyor. Kürtleri katletme politikalarına tam destek vermeleri için Avrupa ülkelerini “mültecilere (DAİŞ’e) sınır kapılarını açarım” diyerek alanen tehdit ediyor. İroni gibi gelebilir ancak gerçeklik tam olarak Budur; Hem Avrupa’nın imkanlarından yararlanıp Kürtleri katlediyor, hem de dünyanın tehdit olarak gördüğü DAİŞ çetelerini NATO’yla aynı kulvarda buluşturuyor.

Komplo ve entrikalarla Kürt özgürlük hareketinin devrimci halk savaşına gölge düşürmek isteyen faşist Türk devleti yıllar önce Gladio’nun desteğiyle Olof Palme cinayetini PKK’ye yıkmak istedi. Bununla yetinmediler bu alçakça cinayeti Kürt halkının öncü devrimci gücüne karşı yıllarca kullandılar. Kürt Özgürlük hareketi bu cinayete dayandırılarak uluslararası alanda tecrit altına alındı, tüm devrimci demokratik faaliyetleri yasaklandı. NATO kullanılarak Kürt halkının devrimci mücadelesine darbe vurulmak istendi. Kuşkusuz Devletler ve kurumlararası tüm ilişkiler karşılıklı çıkarlara dayanır. Türk devleti NATO’dan yararlandığı kadar NATO da Türk devletinden yararlanmıştır. Örneğin NATO’nun kontrgerilla yapılanması olan Gladyo’nun gizli operasyonlarında Türk devletinin paramiliter gücünü kullanmıştır. Karşılıklı olarak birbirinden çıkar sağlayan Türkiye NATO ilişkisi hiç kuşkusuz Kürt halkına ve bölge halklarına büyük zararlar vermiştir. Kürt halkının haklı davası kirli ittifak ve pazarlıklara kurban edilmiştir.

Türk devleti NATO’yu Kürtlere karşı sadece bir savaş aracı olarak değil, politik diplomatik araç olarak da kullanmaktadır. ABD ve Avrupa ülkeleri NATO içindeki tutumlarıyla Türk devletinin Kürtleri katletme ve soykırımdan geçirme amacına hizmet ediyorlar. Rojava’ya karşı geliştirilen saldırılar, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî işgali, Güney Kürdistan’da en son Heftanîn alanında PKK’ye karşı başlatılan saldırılar NATO’nun tasdiki ve onayıyla olmaktadır. Dolayısıyla NATO’ya üye olan tüm devletler direk ve dolaylı olarak Kürtlerin kendi topraklarında faşist Türk devleti tarafından katledilmesine ortak oluyorlar. Kürtler NATO silahlarıyla katliamlardan geçiriliyorlar. NATO’nun onayı olmadan Rojava ve Güney Kürdistan’da bırakalım Türk devletinin uçaklarla Kürtlere saldırı yapmasını, kuş bile uçuramazlar. Eğer bugün Kürtler Kuzey ve Güney Kürdistan’da, Rojava’da işgalci Türk devletinin soykırım saldırılarına maruz kalıyor, katliamlara uğruyorsa bundan birinci dereceden NATO ve bağlı olduğu ülkeler sorumludurlar. İnsan hakları ve özgürlükleri savunduğunu söyleyen NATO üyesi ülkeler, Türk devletinin NATO’yu kullanarak Kürtleri katletme suçlarına daha fazla ortak olmamalı, ikiyüzlülüğe ve pervasızlığa bir son vermelidirler.

Irkçı Türk devleti Osmanlı imparatorluğu hayaline kavuşmasının önünde en büyük engelin Kürt halkı ve Kürdistan coğrafyası olduğunu düşünüyor. Bu nedenle özgür Kürt'ü yok etmek, coğrafyasını işgal etmek için elinden gelen “her şeyi” yapıyor. Liberalizmin ilkesiz düsturu olan pragmatizmden yararlanıyor. AKP-MHP faşist diktatörlüğü Avrupa’yı, Amerika ve Rusyayı, jeopolitik ve jeostratejik konumunu da kullanarak Ortadoğu ülkelerini pragmatist oyunlarla amacına hizmet eder hale getirmek istiyor.

NATO’nun kuruluş amacı Kürtleri katletmek ve yeni bir Osmanlı hegemonyası kurmak olamaz!
NATO Faşist Türk devletinin, Rojava’dan Güney Kürdistan’a, Kuzey Kürdistan’a kadar işgal ettiği her karış toprakta ve katlettiği her Kürt'ün kanından sorumludur.

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı imparatorluğunun yıkıntıları üzerine inşa edilmek istenen Türk ulus devleti Ermeni halkını soykırımdan geçirmişti. Kürtler sayısız katliamlara maruz bırakılmıştı. Üçüncü Dünya Savaşı’nın sürdüğü Ortadoğu’da bu sefer Osmanlı’yı yeniden diriltme adına Kürtleri soykırımdan geçirmek istiyorlar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.