Kürt’e suç, Türk’e kampanya

Haberleri —

Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından 2017’nin “Türk Dil Yılı” ilan edilmesi kapsamında “Dilimiz Kimliğimizdir” temalı bir yarışma düzenlendiği duyuruldu. “Türkçeyi güzel ve doğru kullanmayı” amaçlayan yarışmanın sloganı dikkat çekici. 

İstanbul Üniversitesi’nde öğrenim gören öğrenciler, 2001 yılının Kasım ayında Kürtçenin seçmeli ders olması talebiyle rektörlüklere dilekçe vermeye başlamıştı. Kısa süre içinde tüm üniversitelere yayılan ve yaklaşık 16 bin öğrencinin dilekçe verdiği kampanyada öne çıkan slogan ise “Dilimiz kimliğimizdir” şeklindeydi. Kampanya kısa sürede üniversitelerin geneline yayılmış ve yaklaşık bin 445 öğrenci okuldan atılmış ya da uzaklaştırılmıştı. Hatta konu Türk Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) gündemine dahi gelmişti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın 2002 yılına dair raporunda, Kürtçenin ders olarak gösterilmesini talep eden öğrencilerin yaşadığı hak ihlallerine dair şunlara yer veriliyor: 

* İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne ‘Kürtçe seçmeli ders olsun’ talebiyle dilekçe verenlerden 30 öğrenci okuldan atıldı, 38 öğrenci de iki dönem okuldan uzaklaştırıldı.

* Marmara Üniversitesi’nde 46 öğrenci 6 ay, 34 öğrenci 1 ay uzaklaştırma, 23 öğrenciye de kınama cezası verildi.

* Malatya İnönü Üniversitesi’nde 20 öğrencinin okulla ilişiği kesildi, 14 öğrenciye 1 yıl uzaklaştırma cezası verildi.

* Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 8 öğrenciye ‘okuldan uzaklaştırılma’ cezası verildi.

* Van 100. Yıl Üniversitesi’nde 24 öğrenci okuldan atıldı, 21 öğrenciye 6 ay, 387 öğrenciye de 1 hafta okuldan uzaklaştırma cezası verildi. Uzaklaştırma cezaları sınav dönemine denk geldiği için öğrenciler birer dönem kaybına uğradı.

* Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü’ne dilekçe vererek Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması talebinde bulunan 9 öğrenci okuldan atıldı, 116 öğrenci 6 ay, 200 öğrenci ise 1 ay okuldan uzaklaştırma cezası aldı.

* Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin 21’inin üniversite ile ilişkisi kesilirken, 66’sı da okuldan uzaklaştırıldı.”

 

Öğrenciler ve veliler tutuklandı

Üniversite öğrencileri öncülüğünde başlayan kampanya kısa sürede yayıldı. Öğrenci velileri de il milli eğitim müdürlükleri, kaymakamlık, valilikler ve Meclis’e dilekçe vermeye başladı. Bunun üzerine öğrenci ve veliler, eylemler sırasında gözaltına alındı ve yüzlerce kişi Devlet Güvenlik Mahkemecilerince (DGM) tutuklandı. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2002 yılı hak ihlalleri raporuna göre, Kürtçe eğitim için dilekçe veren 448 kişiye toplam 2 bin 747 yıl 3 ay hapis cezası istendi. Sadece 2002’de 7 kişi tutuklandı ve toplam 26 yıl hapis verildi. Gözaltı, tutuklama ve okuldan atma uygulaması 2002’den sonra da devam etti.

 

Doğru ve haklı bir slogandı 

Dönenim tanıklarından Baran Doğan, DGM’lerde yargılanan öğrencilerin avukatlığını yaptı. Öğrencilerle birlikte Ankara’da Meclis’e dilekçe verdiğini anımsatan Doğan, şunları anlattı: “Biz o dönem mahkemelere şunu anlatmaya çalışıyorduk; öğrencilerin anadilde eğitim ile ilgili talepleri var. Siz bu talebi reddedebilirsiniz ama ceza hukuku müdahalesi yapamazsınız. Dilekçe vermek Anayasal bir haktır. Anadilde eğitim söz konusu olduğunda görmezden geliyorsunuz, diyorduk. O dönem 50’şerli gruplar halinde insanlar tutuklandı. DGM’lerde onlarca dava açıldı.”

 “Dilimiz kimliğimizdir” sloganının doğru ve haklı olduğunu kaydeden Doğan, “Ancak bu sloganı kullananın kim olduğuna yönelik hukuksal yaklaşım var. Bu sloganı iktidar kullandığında, dili geliştirmek istediğinden hukuk ve bütün kurumların desteklediği bir talebe dönüşüyor. Talepte bulunanlar Kürtler olunca yargı devreye giriyor. Maalesef bugün bu slogan bir baskı aracına dönüşebilir” dedi. 


2 ay cezaevinde kaldı

Hatip Aydın ise Ege Üniversitesi Fizik Bölümü’nde öğrenim gördüğü sırada kampanyaya katıldığı için yargılanan öğrencilerden. Aydın, o dönem yaşadıklarını şöyle anlattı: “2 kişi tutuklandık. Tutuklamalar ilk bizim oralarda başladı. 2 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildim. Ancak okula döndüğümde rektörlük tarafından okuldan atıldım. Daha sonra okula dönmeye hak kazandım ama bitirmedim. Kürt dili üzerine çalışmalar yaptım. Ankara’da KURD-DER’de anadilde müzik grubu kurduk, müzik yapıyorduk. Aynı zamanda memurdum. Son KHK ile de ihraç edildim. Şimdi inşaatlarda çalışıyorum, Kürtçe üzerine ve müzik çalışmaları yapıyorum.”

 Cezaevine girmesi ve okuldan atılmasına neden olan sloganın TDK tarafından kullanılmasına ilişkin ise Aydın, “Kürtçe olunca her şey tersine dönüyor. Söz konusu Kürtçe oldu mu her anlamda ambargo var. Şaşırmadık” diye konuştu. 

 

Kitabına da dava açıldı

Aynı dönem konuya ilişkin basılan yayınlara da yargı baskısı sürdü. Aralık 2002’de yazar Gülçiçek Günel Tekin’in “Dilimiz Varlığımız Dilimiz Kimliğimizdir. 11 Yıl Sonra ‘Kürt Dili’ Davası” isimli Aram Yayınları’ndan çıkan kitabına dava açılmıştı. İstanbul 6 Nolu DGM’nin yazılı talimatı üzerine ifade veren Tekin, şöyle savunma yapmıştı: “Anadilde eğitim uluslararası sözleşmelerde de hukuki olarak garanti altına alınmıştır. Benim yazdığım kitap, bırakın suç unsuru taşımayı tam aksine önerdiği çözümlerle ülkemizdeki dostluğu ve kardeşliği sağlayacaktır. Bu kitabı yazmak benim hem eğitimci hem de bir aydın olmamın gerektiği bir görevdi.” 

 

Dil sizden intikam alıyor

MA’ya konuşan Tekin, konuya dair şunları söyledi: “TDK’nin bahsettiği slogan en insani haktır. Dil olmadan insanın kendisi olmaz. Anadili edinirsiniz, öğrenmezsiniz. Benim anadilim Kürtçe. Ama 55 yıldır Türkçe kullanıyorum. Buna rağmen İzmir’de konuşunca herkes bana nerelisin diyor? Dil insanın peşini bırakmaz. Bütün hayal dünyamız anadilimiz üzerine şekilleniyor. Siz kendi dilinize ne kadar sahip çıkıyor, koruyorsanız kim olursa olsun diğeri için de aynı şeyleri savunmalısınız. Dil sizin kimliğiniz ise diğerlerinin de kimliğidir. Doğru dilimiz kimliğimizdir ama bu sadece bizim için olamaz. Mesele zaten burada. Benim dilim iyi, ama sizin diliniz tehlikeli, kötü. Diğerlerinin diline ihanet ederseniz, ‘bu dili kullanamazsın’ derseniz, dil sizden intikamını alır. Bu kişi için de geçerlidir. Kendi anadilinize kötü derseniz, kullanmazsanız, o dil sizden intikamını alır.”


 HADEP’in kampanyaları yasaklandı

Öğrencilerin başlattığı anadil kampanyası ardından Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) de Haziran 2002’de “Demokratik Türkiye İçin Bir İmza” kampanyası başlattı. İçeriğinde anadilde eğitim talebi yer alan kampanya, Van Sulh Ceza Hakimliği tarafından yasaklandı. Yine öğrencilerin kampanyalarına destek veren HADEP üyeleri gözaltına alındı ve anadilde eğitim için imza toplayan HADEP il binalarına polis baskınları düzenlendi.

TDK’nin 2005 yılı etkinlikleri kapsamında da Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu tarafından TDK Konferans Salonu’nda “Dilimiz Kimliğimizdir” konulu konferans verilmiş ve konferansta “Kuru kalabalığı millet yapan dil gitti mi ortak öğelerin hepsi gider, ortak kültür kalmaz, milletin kendine güveni kalmaz ki, kendine güven gidince o milletten hayır çıkmaz. Ne bilim çıkar, ne başka bir şey” ifadeleri kullanılmıştı. Konferansın düzenlendiği yıl “Dilimiz kimliğimizdir” diyen öğrenciler, veliler ve siyasetçiler hakkında yargılama süreçleri devam ediyordu.


DENİZ NAZLIM / MA/ANKARA


paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.