Kürtler devletlileştirilme kıskacında

Forum Haberleri —

Korucular

Korucular

  • Daha önce sivil bir yanı da olan ama eline silah tutturulmuş, paramiliter bir güç olan korucular şimdi tamamen devletleştiriliyorlar. Devlete kaydediliyorlar. Kürt ya devletin inkar ve soykırım politikalarını dışına çıkacak yani direnecek ya da devlet malı olacak, Türkleşecekler. 

ZEKİ AKIL
Türk devleti Kürt inkarını ve soykırımını Kürdistan’ın tüm parçalarına yayıyor. Rojava’da bu konuda ilerleme sağladı DAİŞ, El Nusra ve diğer çetelerle yaptığı ittifaklar, bir kısmını paralı askeri durumuna getirerek Kürtlerin üzerine saldırttı. Efrin gibi nüfusu Kürt olan bölgeleri etnik temizliğe tabi tuttu. Bu plan tüm Rojava’yı kapsayacak biçimde yürütülmeye çalışılıyor. Soykırımın Başûr Kurdistan ayağına şimdi ağırlık vermiş durumdalar. Suriye’de DAİŞ, El Nusra ve diğer çeteleri kullanan Türk faşizmi Başûr’da da KDP’yi kullanmaya çalışıyor. İşbirlikçi, yerli bir güç bulamazsa kendi başına işgali başaramaz ve asker kayıpları çok fazla olur. Onun için öne süreceği ve kendisi için öldürteceği güçlere, piyonlara ihtiyacı var.

Başûr işgaline de değişik isimler takıyorlar. Her işgal saldırısına bir isim takmak moda olmuş. “Pençe operasyonuna” bir ek yaptılar, “pençe-kilit operasyonu dediler. Zap’ı alarak Başûr sınırını kilitlemiş olacaklar. Böylece Bakur ve Başûr birbirinden koparılacak ve işgal sorunsuz ilerletilecek. Böylece direnen gerilla gücü tasfiye edilecek, Kürtlerin tüm kazanımları ortadan kaldırılacak. Ardından soykırım tamamlanacak. Bir daha Kürtlerin var olmalarına ve toparlanmalarına yol verilmeyecek.

PKK ve gerilla komutanları ısrarla Kürt kanı dökülmesin, Kürtler arası sorunlar ne olursa olsun diyalogla çölüsün, dediler. Kürtler arası çatışma bir felaket olacak diye tehlikenin büyüklüğüne sürekli vurgu yaptılar. KDP lideri Mesut Barzani daha önceki Kürtler arası çatışmalarda binlerce insanın yaşamını yitirdiğini ve tahribatın ne olduğunu bilen bir insan. Bundan çıkardığı ders ve sonuçlar nedeniyle Kürt halkına söz verdi. Artık “Brakujî” olmayacak dedi. Kürdistan’taki bütün partiler, aydınlar ve sanatçılar KDP’ye çağrılar yaptılar. Türk devletinin yanında durmamalarını ve brakûjî konusunda verdikleri sözlere bağlı kalmalarını istediler. PKK ise KDP’yle sorunları olmadığını, çatışma istemediklerini kamuoyuna açıklayıp durdular.

“Bütün bu çağrı ve açıklamalara rağmen KDP’den herhangi olumlu bir söz gelmedi. Anlaşılan Türk devleti sınırlara kilit vurmadan önce bazı ağızlara kilit vurmuştu. Mesut Barzani’nin ağzına kilit vurulduğu, halkının iyiliği ve hayrı için bir açıklama yapacak durumda olmadığı anlaşılıyor. Halbuki çıkıp bir açıklama yapsa, kardeş kavgası istemediğini, Kürt kanı dökmeye ortak olmayacağını söylese halkta önemli oranda rahatlama olacaktı. Ancak bunu yapmadılar. Türk devletiyle bu kirli ve yok edici, karanlık planlara dahil oldukları artık tartışma götürmeyecek bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Erdoğan’ın, Ermeni, Rum, Asuri gibi halkların soykırıma uğratılmalarını sürekli inkar ettiğini biliyoruz. Bu soykırımlara Kürtleri de dahil ederek cumhuriyetin tek millet, tek dil projesini tamamlamak istediği gün gibi ortada. Erdoğan bu inkarı özellikle ‘’ecdadımız böyle bir iş yapmamış’’ diye savunuyor. Kürtleri inkar eden, Türkleştirmek için katliam ve sürgün, asimilasyon politikalarını sürekli uygulayanlar Erdoğan’ın ecdadı değil miydi? Bu inkar ve Türkleştirme projesinin mimarı Erdoğan mıydı? Hayır. Erdoğan 1920’lerde kararlaştırılan ve uygulanan bu ırkçı ve soykırımcı politikaları uygulayan ecdadının devamcısıdır.
Türk devleti her zaman işgal ve katliamlarda Kürtlerden hainler ve işbirlikçiler devşirmiştir. 1984’te gerilla savaşının başlamasıyla birlikte Bakur’da özellikle koruculuk adı altında zorla Kürtlerin eline silah tutturdular. Kürtleri birbirine kırdırmaya çalışmıştılar. Koruculuk, bugün KDP eliyle Kürtler arası çatışmaları geliştirmek Kürdistan’ın ulusal bünyesinde büyük bir tahribata ve güvensizliğe yol açmaktadır. Düşmanın saldırıları ve katliamları iç bünyede bu kadar tahrip edici etki yapmaz. Tersine birleşme, kenetlenme ve direnme gücüne, iradesine dönüşme potansiyeline dönüşür. Bu açıdan Kürdistanlı bütün güçler özellikle bir iç çatışmadan ve ayrışmadan uzak durmalı ve buna karşı ortaklaşmalıdırlar.

Türk devleti asla Kürtleri kabul etmez. Türk faşizminden Kürtlere dost olmaz. Dost olmaları için mevcut zihniyetlerini değiştirmeleri gerekir. Varlıklarını Kürtlerin yoklukları üzerine inşa ediyorlar. Bu denklem değişmeden Kürtlerin payına hep tasfiye ve soykırım düşecektir. Dikkat edilirse Bakur’da on binlerce insanı korucu yaptılar. Ama asla onları Kürt olarak tanımlamadılar. Onlara siyasi bir statü ve kimlik vermediler. Sadece ve sadece gerillaya ve direnenlere karşı bir piyon olarak kullandılar. Geçen gün Süleyman Soylu koruculara müjdeli bir haber verdi. Ellerini kaldırarak koruculardan beş bin kişinin uzman çavuş olarak alınacağını açıkladı. Çok çarpıcı bir açıklama değil mi? Daha önce sivil bir yanı da olan ama eline silah tutturulmuş, paramiliter bir güç olan korucular şimdi tamamen devletleştiriliyorlar. Devlete kaydediliyorlar. Kimlikleri, kültürleri, dilleri daha katı bir şekilde inkar ediliyor, yok sayılıyorlar. Kürt ya devletin inkar ve soykırım politikalarını dışına çıkacak yani direnecek ya da devlet malı olacak, Türkleşecekler. Başka seçenek ve yaşam alanı Kürtlere bırakılmıyor.
KDP bundan ders çıkarır mı? Şengal’i bu kadar hedef yapıp Êzîdîleri ezmeyi, boyun eğdirmeyi sürdürecek mi? Kendisi gidip alamadı ama olmadık oyunlarla, karanlık ve gizli pazarlıklarla Türklere vurdurup, Irak ordusunu kışkırtıp Kürt kanı dökme oyununa devam edecek mi? Kürt halkı bu oyunları iyi izlemeli ama etkili biçimde de müdahil olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.