Kürtlere karşı kötülük at koşturuyor
Forum Haberleri —
- Kürt halkı için sorun olup olmama sorunudur. Türkiye ve Ortadoğu için de demokrasi ve özgürlük sorunudur. Direniş başarıya ulaşmazsa Türkiye ve Ortadoğu daha karanlık bir tünele girer.
ZEKİ AKIL
Erdoğan ve Bahçeli yönetimindeki Türkiye savaş atını Kürtlere karşı sürdürmeye devam ediyor. Mevcut yönetim büyük bir istek ve tutkuyla Kürtlere karşı bütün kötülükleri örgütlüyor. Kürtlere karşı dünyada hangi güç veya melanet yuvası varsa Erdoğan onlarla görüşüyor, ittifak yapmaya çalışıyor. DAİŞ’ten El Nusra’ya, Arabistan’dan İsrail’e, Rusya’dan Taliban’a, ABD ve NATO’dan KDP’ye kadar bütün güçlerle ortaklaşmaya bakıyor. Dünyada herkesle, her güçle işbirliği yapmaya, görüşmeye can atıyor. Ama kendi sınırları içinde yaşayan ve vatandaşları olan Kürtlerle görüşmüyor. Onları terörist ilan ediyor, bombalıyor, hapislere dolduruyor. Uçaklar, helikopterler fır dönüyor, yaz kış, gece gündüz bombalıyor.
Erdoğan ve şürekası dünyada baş düşman olarak Kürtleri ilan etmişler. Sıkıştığında Kürtlerle sonumuz yok, kardeşiz diyorlar. Ancak nerede direnen, teslim olamayan bir Kürt varsa oraya saldıracağız, kökünü kazıyacağız demekten kendilerini alıkoyamıyorlar. Erdoğan 23 Nisan kutlamalarında çocuklar silah sesi değil, şenlik, mutluluk sesleri duymalı, diyordu. İslam’da kutsal bir gün olan Kadir gecesinde bile yaptığı konuşmada “nerede bir terörist varsa orası hedefimizdir” diyordu. Yani köklerini kazıyacağız, hepsini yok edeceğiz diye vurguluyordu. Ama Ukrayna’da barış için çabaladıklarını, barışın nasıl iyi bir şey olduğunu anlatıyordu. Kutsal bir gecede, iftar sofrasında Kürtler için ağzından kan damlıyordu. Kırk yıldır öldürüyorlar, sürüyorlar ama kana doymuyorlar. Bu konuşmaları yaptığı sıralarda da Güney Kürdistan’da Zap gibi bölgelerde yoğun uçak saldırıları, helikopterlerle indirme girişimleri devam ediyordu
Erdoğan yönetiminde defalarca gerillaya karşı kimyasal silahlar kullanıldı. Özellikle sonuç alamadıkları saldırılarda, savaş tünellerindeki direnişlerde kimyasal silahlara başvurdular. Şimdi de işgal planları yürümediğinde, darbe yediklerinde yine yasaklanmış silahlara başvuruyorlar. Gözleri kararmış ne din ne hukuk ne de insani hiçbir ölçü ve kural tanımıyorlar. Bu kadar rahat ve pervasız olmalarının arkasında yatan neden dünyanın içine gömüldüğü sessizliktir. Bu sessizlik bir rastlantı değildir. Özellikle ABD, NATO ve Avrupa ülkeleri tarafından Türkiye sürekli destekleniyor ve şımartılıyor.
ABD ve Avrupa ülkeleri Rusya, Ukrayna’ya saldırdığı için dünyayı ayağa kaldırmışlar. Ukrayna’ya silah ve yardımlar yağıyor. Dünya basınını Rusya’ya karşı harekete geçirmişler. Milyonlarca Ukraynalı göçe zorlanmış, yerleşim yerleri tahrip edilmiş diye Rusya suçlu ilan ediliyor. Müthiş bir siyasi ve diplomatik saldırı var. Rusya tarihinde görmediği bir ekonomik ambargoyla karşılaşmış. Ama Türkiye, Suriye’yi işgal ettiğinde bu devletler onayladılar, destek verdiler. Efrin’de Türk devleti Kürtlere karşı bütün insanlık suçlarını işledi. Bütünüyle Kürtlere karşı soykırım uyguluyor. Bunun bir parçası olarak Efrin’de yüzbinlerce Kürt’ü sürdüler, etnik temizlik uyguladılar. Serêkaniyê’de aynı şeyi yaptılar.
Türk devleti Ukrayna’da barış edebiyatı yaptığı günlerde Güney Kürdistan’a büyük çaplı bir saldırı başlattı. Bu saldırının hedefi sadece o bölgeler de değil. Erdoğan çok rahatlıkla Maxmur, Şengal ve Rojava gibi bölgelerinde hedeflerinde olduğunu söylüyor. Yani hedef topyekün Kürtlerin varlığı ve kazanımlarıdır. Zaten Türkiye sınırları içindeki Kürtlere rehine, esir muamelesi yapıyor. Belediye başkanları, milletvekilleri, kadın politikacılar, öğrenciler kitleler halinde cezaevlerine dolduruluyor. HDP’yi kapatma davalarıyla uğraştırıyorlar. Cezaevleri ölüm evlerine dönmüş, sürekli cenazeler çıkıyor.
Erdoğan, dediğimiz gibi Kürtlere bütün kötülükleri yapıyor. Hem de devletin gücünü, iç ve dış kaynaklarını kullanarak yapıyor. Çok örgütlü biçimde, saklamadan kötülüğün atını koşturuyor. Kürtlerin başına kötülük yağıyor. Ama her şerde bir hayır vardır, denir. Bu sayede Kürt halkı gerçek anlamda kim dost kim düşman gördü ve anladı. Artık Erdoğan gibi faşist ve zorba tiplerin yalanlarının sonu gelmiş, maskeleri düşmüştür. Kürtler acılar ve kayıplar içinde yaşadıkları dünyanın gerçeklerini kavramışlardır. Bugün Ortadoğu ve dünyada en direngen ve en politik halk Kürtlerdir.
Hangi ülkenin sınırları içinde olduğuna bakmadan Erdoğan bütün Kürtlerin düşmanlığını yapıyor. Sadece güney Kürdistan’da Kürtlerin resmi bir statüsü oluşmuş. Erdoğan onun için de “bir hata yaptık”, diğer yerlerde bu hatayı tekrarlamayacağız, diyor. Zaten mevcut haliyle Güney’i de askeri üslerle donatmış, ordusu orada işgal saldırılarını sürdürüyor, fiilen statü diye bir şey kalmamış. KDP’ye de geçmiş olsun. Gerilla direnemez veya darbe yerse KDP ve statüsüne de el Fatiha!
Kürt halkı için sorun olup olmama sorunudur. Türkiye ve Ortadoğu için de demokrasi ve özgürlük sorunudur. Direniş başarıya ulaşmazsa Türkiye ve Ortadoğu daha karanlık bir tünele girer. Bu açıdan saldırıları hafife almamak gerekir. Kim ne yapacaksa gecikmeden yapmalıdır.