Licê’de işgalci terörü


Licê’de evlerin yıkılarak karargah yapıldığı ve ormanlık arazinin ateşe verildiği operasyonda, bu kez de Kerwas köyünde yaklaşık 90 ev askerler tarafından zorla boşaltılarak işgal edildi.
Yoğun saldırıların ara verilmeksizin sürdüğü Amed’in Licê ilçe merkezindeki YİBO Kışlası’ndan merkeze yakın noktadaki kırsal alan önceki akşam bombardıman altına alındı. Sîse köyü civarına yapılan top atışları sonucu arazide çıkan yangın ilçe merkezinden de görüldü.
Licê’ye yönelik bombardıman devam ederken bu kez Pasûr (Kulp) ilçesinin Şenê (Şenyayla) bölgesi gece saatlerinde bombardıman altına alındı. Çok sayıda savaş uçağı ve helikopter tarafından Şenê bölgesine yapılan yoğun bombardıman sesleri birçok yerden duyuldu.
74 kişi tutuluyor
Licê ilçesindeki askeri operasyonlara ve ormanların yakılmasına karşı 27 Haziran akşamı ilçeye hareket eden ve aralarında belediye eşbaşkanları, DBP ve HDP yöneticilerinin de bulunduğu canlı kalkan biri çocuk, 74 kişi gözaltına alındıktan sonra getirildikleri Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor. “Örgüte yardım etmek” iddiasıyla ifadeleri alınmaya başlananlardan 25’inin işlemleri akşam saatlerinde bitti.
Evler ateşe veriliyor
Bölgeye sevk edilen binlerce özel harekât timi ve asker, kırsal alanı ve evleri ateşe vermeye devam etti. Cenezûr (Çağdaş) köyünde dün sabah bir evin askerler tarafından yakıldı.
Dışarı çıkana para cezası
Yine Barav (Baharlar) ve Licok (Çavundur) köylerinde yaşayan yurttaşların dışarı çıkması üzerine “yasağı ihlal ettikleri” gerekçesiyle 200 ile 300 TL arasında para cezası kesildi. Çok sayıda kişi gözaltına alındı.
90 ev zorla boşaltıldı
Kerwas (Yalaza) köyünde bulunan yaklaşık 90 ev, askerler tarafından zorla boşaltıldı. Köyü işgal eden asker ve özel harekat polislerinin köylülere “Sıcak çatışmaya gireceğiz. Geniş kapsamlı operasyon yapacağız. Can güvenliğinizden sorumlu değiliz” diyerek, köyü zorla boşalttı. Giriş çıkışların olmadığı köyde araç bulamayan köylüler, dün traktörlere bindirilerek köyden zorla çıkartıldı.
Bir kaç aile tüm tehditlere rağmen evlerini terk etmedi. Yine Kerwas’a bağlı Mehle mezrasında yaşayan yüzlerce yurttaş da aynı baskıyla karşı karşıya. Burada oturan yurttaşlar, Licê üzerinden büyük bir oyunun oynandığını belirtti.
‘Köylerimizi terk etmeyeceğiz’
Köy sakinlerinden biri olan Özlem, “Burası bizim köyümüz. Yüzyıllık tarihimiz kültürümüz, dilimiz yaşatılıyor burada. Bugün askerler gelip buraları işgal edip bizim buralardan çıkmamızı istiyorlar. Ama biz hiçbir şekilde köylerimizden çıkmayacağız. Bizim bu tutumumuz insani bir tutumdur. Doğduğumuz toprakları terk etmeyeceğiz” diye konuştu.
90’ları aşan uygulamalar
“Gözlerimizin önünde köylerimizi yakıp yıkıyorlar. Dağlarımızı bombalıyorlar” diyen Özlem, 90’ları aşan bir uygulamayla karşı karşıya olduklarını aktardı. Licê üzerinde yapılan zulüm ve vahşetin kabul edilemez bir durum olduğunu vurgulayan Özlem, asker ve timlerin insanlara işkence ederek, baskı uygulayarak büyük bir korku oluşturmak istediğini de ifade etti.
Özlem, şunları söyledi: “Fiili bir savaş hali var Licê’de. Ciddi bir korkusu salınıyor. Ancak tüm bunlara rağmen, 90’larda köylerini terk etmeyerek direnenler şimdi de aynı direnişi sergiliyor. Kendi topraklarımızda ev hapsi yaşıyoruz. Her şeye rağmen buradayız gitmiyoruz.”
‘AKP yenilecektir’
Günlerdir bombardıman altından yaşadıklarını söyleyen Neside Kocakaya (50) isimli yurttaş ise tepkisini “Erdoğan kendi başkanlığı için Kürtler üzerinden büyük bir katliam yapmak istiyor. AKP rantı için başlattığı bu savaşta kendisi yenilecektir. 90’lardaki katliamlarda bilinçsiz olduğumuz için köylerimizi terk ettik. Ancak şimdi köylerimizi terk etmeyeceğiz” sözleriyle dile getirdi.
Operasyonlara karşı direnmek şart
Arazileri yanan halk, saldırılara topraklarını terk etmeyerek direniyor. 1993 yılında da devlet güçleri tarafından yakılan Licê, Hezro, Pasur ve Farqin ilçeleri arasında kalan Şao köyünde yaşayan Şaide Üstek (60), “Bir karış toprağımı hiçbir şeye değişmem” diyerek, 1990’lı yıllarda tanıklık ettiği vahşeti ve yeniden başlayan saldırıları anlattı.
1993 yılında da yakıldı
1993 yılında köylerini basan askerlerin evlerini, bağlarını, ahırlarını ateşe verdiklerini, çocuklarının yalın ayak Licê’ye kadar yürüdüğünü anlatan Üstek, “Gelip bize burada koruculuğu dayattılar. Biz de kabul etmedik. Evimizi yaktılar. Yaşlılarımız kendilerini gizlediler bu şekilde kurtuldular” diye konuştu.
Bir süre Amed merkezde yaşamaya çalıştıklarını ancak, dönerek evlerinin yerine çadır açtıklarını kaydeden Üstek, “Komşu köylerinden ortaklaşa aldığımız hayvanlara bakarak geçimimizi sağlamaya başladık. 16 senedir bu çadır altında yaşıyoruz. 2 katlı evimiz vardı daha önce bu çadır yerinde. 3 sene oturamadık o evimizi de gelip yaktılar. Naylonun altında yaşasam da vatanım benim için her şeyden önce gelir” dedi.
Devlet tahammül etmedi
Kendi toprakları üzerinde kurduklarını çadırlarda yaşamaya razı olduklarını ancak devletin buna da tahammül edemediğini söyleyen Üstek, her gün bombardıman, yangın, tank, top ve korkuyla yaşadıklarını belirtti. Üstek, “Türk devletinin elinden huzurumuz kalmadı. Ama terk etmek çare değil. Herkesin köylerine dönmesi gerekir. Direnmek şarttır” şeklinde konuştu.
DİHA/AMED
Cudi’de köylere yaklaştı
Türk savaş uçaklarının bombardımanı ardından Balveren Milli Karakol Komutanlığı’ndan yapılan top atışları sonucu Cudi Dağı’nda başlayan ve binlerce dönümlük arazinin kül olduğu yangın, büyüyerek sürüyor.
Binlerce dönümlük arazi ile birlikte bağ ve bahçede küle döndü. Yer yer top atışlarının da yapıldığı Cudi Dağı’nda, Gilindor, Gundikê Remû, Cifanê ve Akêt köyleri de yangın tehlikesi ile karşı karşıya.
Yine Cudi Dağı’nın eteklerinde ve köylerin kırsal kesimlerinde bulunan maden ocaklarında çalışan yüzlerce işçi, yangın tehlikesi altında.
Şirnex’ten göç ederek Gilindor, Gundikê Remû, Cifanê ve Akêt köylerine yerleşen yurttaşların yangına müdahale girişimleri ise Balveren Milli Karakol Komutanlığı’ndan yapılan top atışları ile engellenirken, köylerin kırsal kesimlerinde bulunan bir çok bağ ve bahçede küle dönmüş durumda.
On binlerce canlı öldü
Silopiya (Silopi) ilçesinde bulunan Çalışkan Hudut Taburu’ndan 15 Temmuz 2015 tarihinde Cudi Dağı’na atılan havan topları ile başlayan yangın, yüzlerce hektarlık alanı küle döndürdü, on binlerce canlının ölümünü neden olmuştu. Dağın efsanevi yeşilliği yerini siyah örtüye bıraktı. Yangınla birlikte meşe, palamut, menengiç ağaçları başta olmak üzere çok sayıda ağaç yanarken; yılan, kertenkele, kaplumbağa, çekirge gibi on binlerce canlı da öldü.
90’lı yıllarda devletin köy yakma politikaları sonucu göç etmek zorunda kalan ancak binlerce bağ ve bahçelerini ekip biçen yurttaşların bağ ve bahçeleri de küle döndü.
Asuri tarihi de hedefte
‘Diyalog süreci’ ile birlikte terk ettikleri köylere geri dönen Asurilerin yaşadığı Herbol (Aksu) köyü de yakıldı. Asurilerin yıllar sonra döndüğü ve Cudi Dağı’nın eteklerinde yeniden yaşam kurdukları köylerinin yakılması bu kez AKP’ye nasip oldu.
Valilik Tabur’u perdeledi
Şırnak Valiliği yangına ilişkin “Cudi Dağı’nda henüz belirlenemeyen bir nedenle meydana gelen Örtü Yangını ekiplerin çalışmaları neticesinde kontrol altına alınmış ve söndürülmüştür” açıklamasında bulundu. Şırnak Orman İl Müdürlüğü görevlileri ise “İncelemelerimiz sürüyor. Yerel kaynaklar ve köylüler, yangının askerlerin açtığı ateş sonucu olduğunu söylüyor” bilgisini paylaşarak valiliği yalanladı.
Kerboran’da da yakıldı
Mêrdîn’in (Mardin) Kerboran (Dargeçit) ilçesinde yapımı süren Ilısu Barajı’nı korumak amacıyla yapılan Haşıke ve Altıntepe karakolları çevresindeki ormanlık alanlar, askerlerce ateşe verildi.
Yerel kaynaklar edinilen bilgiye göre, ateşe verilen ormanlık alanda çıkan yangın kısa sürede bölgeye yayıldı. Tiruwa, Dilan ve Xelila köylerinin de bulunduğu ormanlık alanda seferber olan köylüler, Kerboran Belediyesi’nin itfaiye ekipleri ile birlikte yangına müdahale etti.
Büyük bölümünün küle döndüğü ormanlık alanda, yangın kısmen kontrol altına alındı.
Feraşîn’de özel tim grubu
Wan-Colemêrg (Hakkari)-Şirnex üçgenindeki Feraşîn Yaylası’nda 12 kişilik bir özel tim grubu, yollara pusu atıyor, yaylaya giden araçları durdurup kimlik kontrolü yapıyor.
Yerel kaynaklarda edinilen bilgilere göre, özel tim grubunun içinde uzun sakallılar bulunuyor ve kimlik kontrolü esnasında yurttaşlar, “Yaylada ne işiniz var? Sizi öldürür buraya gömeriz kimsenin de haberi olmaz” sözleriyle tehdit ediliyor.
Köylülerİ zaman zaman gözaltına alan bu grubun, Qesrik köyü, Samanış Karakolu ve Dim Karakolu arasında sıklıkla dolaştığı belirtildi. Yine bu grubun özellikle Feraşîn Yaylası’nda sivillerin bulunduğu Geliyê Krom, Şamanıs ve Kani Behşt mevkilerinde faaliyet yürüttüğü öğrenildi.
Gimgim’de askeri operasyon
Mûş’un Gimgim (Varto) ilçesine bağlı Qulan, Gulîce ve Baska köyleri kırsalında çok sayıda askerin katılımıyla operasyon yapıldı.
Köylerin kırsal alanını kapsayan operasyonda sivil araçlarla bölgeye giden askeri birlikler köy kırsallarındaki stratejik tepelere yerleştirildi. Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Gimgim’e bağlı Qeremêş ve Goma Gorgo köyleri arasındaki ormanlık alan ve nehir kenarına da operasyon sürüyor.
