Mesajını direkt paylaşsın


* Fethullah Gülen Grubu’nun devşirme mekanizmalarını da paralı eğitimi de kabul etmediklerini belirten Selahattin Demirtaş, “Devlet her yerde bilimsel, anadilde ve parasız eğitim vermek zorundadır” diye konuştu.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Erdoğan-Barzani ikilisinin Amed ziyaretinin bir AKP organizasyonu olduğunu, kamuoyu beklentisi sonucu programda revizyona gidilerek BDP'li belediyenin dahil edildiğini belirterek, "Kürtler arası tansiyonunun yükselmemesi için olgun davranmaya çalıştık. Hükümet, Kürtler arası gerginliği tırmandırma zemini aradı. Biz buna gelmedik" dedi.
Türk devleti/AKP Hükümeti ile KDP'nin Rojava konusunda benzer bir hatta durduğuna dikkat çeken Demirtaş, bunun yanlış ve haksız olduğunu söyledi. Kürdistan'ın yeraltı kaynaklarının da ortak motivasyonu beslediğini ve iştah kabarttığını kaydeden Demirtaş, Rojava'ya yönelik tehdit algısından vazgeçilmesini istedi.
Demokratik çözüm ve barış sürecine dikkat çeken Selahattin Demirtaş, Türk Hükümeti'nin Öcalan'ın sunduğu önerilere pratik adımlarla cevap vermesini beklediklerini söyledi. Görüşmelerin müzakerele dönüştürülmesi için yasal altyapı ile birlikte Öcalan'ın görüşmelerine konulan rezervlerin kaldırılmasının çok önemli olacağını vurgulayan Demirtaş, "Şu anda tıkanmayla yüz yüze olan sürecin bir anda önünün açılması ihtimali doğacaktır" dedi.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Amed’de dün gerçekleştireceği bir dizi ziyaret öncesi gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan-Barzani ziyaretiyle ilgili Demirtaş, Amed’de Kürtlerin dil, kimlik ve kendini yönetme hakkıyla ilgili hiçbir mesajın verilmediğinin altını çizdi. Demirtaş, “Sadece dağlar ve cezaevleri boşalacak denildi. Ama daha sonra bunun da Başbakan’ın bir hayalinden ibaret olduğu ifade edildi. Bölgesel gelişmelerdeki sıkışmışlığı Türkiye’nin dış politikasındaki handikapları aşmak üzere gerçekleşmiş bir ziyarete benziyor. Özellikle Rojava’ya karşı Türkiye’nin takındığı sert tutum, anlaşılmaz ve buradaki kazanımları boğmaya dönük tutum Diyarbakır ziyaretinde bir kez daha perçinlendirilmiş oldu. Kürt halkına sıcak mesajlar verilmiş olabilir ama biz bunun gerçekten de kalıcı olarak barışa hizmet edebilmesi için güven verici somut pratik adımları görmek istiyoruz. Diyarbakır ve Kürt halkı bütün bu olup bitenleri izliyor. Kimsede büyük bir heyecan, coşku yok. Başbakan’ın burada verdiği mesajlarda sürecin önünü açabilecek düzeyde ve yeterlilikte görünmüyor” diye konuştu.
Kırılma söz konusu değil
Demirtaş, ziyarette bazı BDP’li milletvekillerinin bulunmasının parti içinde kırılmalara neden olduğu yönündeki iddialara da yanıt verdi: “Milletvekilleriyle ilgili partimizde bir tartışma yoktur. Buradaki programlara katılma konusunda partimizin kurumsal bir kararı yok. Ama buradaki programlara katılma noktasında bazı milletvekillerimizin kendi kişisel inisiyatifleri söz konusu. Deneyimli arkadaşlarımızdır. Uzun süredir siyaset yapan arkadaşlarımızdır. Neyin ne olduğunu kendileri hesaplamışlardır mutlaka. Biz bütün arkadaşlarımızın parti disiplini çerçevesinde, kendisini seçen halkın beklentileri doğrultusunda politika yapmalarını tabi ki arzularız. Fakat bu bizim açımızdan bir kırılma, gerilim, tartışma meselesi değil.”
Karma heyetler gidebilir
Demirtaş, İmralı’ya BDP ve HDP heyetinin dışında farklı heyetlerin ve gazetecilerin gitmesi konusunda ise şunları söyledi: “Sayın Öcalan sürecin başından bu yana dış dünyayla temasının siyasi heyetin dışında, sivil heyetler ve gazetecilerle temasının önemli olacağını belirtiyor. Biz de bunu anlamlı görüyoruz. Hükümet bu konuda adım atmalıdır. Bu bir kere hukuka aykırı değil. Nereden bakarsanız bakın gecikmiş bir durumdur. Önümüzdeki haftalarda böyle bir gelişmenin olmasını bekliyorum. Olması gerektiğine de inanıyorum. Bu sürece katkı sunar. Akil insanlarda, sivil insanlardan oluşan karma bir heyet olabilir. Sonrasında gazetecilerden oluşan bir heyet olabilir. İmralı Adası’na gidip Sayın Öcalan’ın mesajını direkt kamuoyuyla paylaşırlarsa şu anda tıkanmayla yüz yüze olan sürecin bir anda önünün açılması ihtimali doğacaktır. Başbakan da buradan bakıyorsa doğru bir bakış açısı olduğunu belirtebilirim.”
‘Dershanelerde taraf değiliz’
AKP ve Gülen Hareketi arasından dershane üzerinde gelişen iktidar krizine de değinen Demirtaş, BDP olarak bu kavga içerisinde bir taraf olmak zorunda olmadıklarını belirterek, “Dershaneler kapatılsın kapatılmasın meselesi AKP ile cemaat arasında bir iktidar ve egemenlik kavgasına dönüşmüş durumda. Toplumun geri kalanından da ‘ikimizden birini tutmak zorundasınız’ gibi bir anlayış dayatılıyor. Biz iki anlayışı da kabul etmiyoruz. Özel okulda bilgi satmak kapitalist sistemin argümanıdır. Devlet her yerde bilimsel, anadilde ve parasız eğitim vermek zorundadır. Dershaneler ve özel okullarla ayrımcılık yapmak yerine bütün okulların bu standartlara kavuşturulması gerekir. Hükümet bunu yapmak zorundadır. Bu yüzden insanlardan vergi alıyorlar. Eğer vatandaşlardan vergi almayacaklarsa her tarafa dershane/özel okul açabilirler. Biz bu tartışmada taraf olmak zorunda değiliz. Parayla satılan eğitime karşıyız. Eğitimin ticaretleştirilmesini doğru bulmuyoruz” dedi.
Adaylar peyderpey açıklanacak
Selahattin Demirtaş yerel seçimlerle ilgili de hafta sonu Amed’de ön seçim gerçekleştirileceğini ve önümüzdeki haftadan itibaren adayların peyder pey açıklanacağını söyledi. Demirtaş, “Bu hafta sonu Diyarbakır’da ön seçim gerçekleştirilecek. Önümüzdeki haftadan sonra adaylarımızı peyderpey açıklayacağız. Mümkün olan en demokratik yöntemi hayata geçiriyoruz. Halkımızdan rica ediyorum. Delege olan arkadaşlar kendi özgür iradeleriyle inandıkları aday adaylarına oy versinler. Biz onları esas alacağız. Bizde adaylar parti başkanlarının iki dudağı arasında değil. Halkın belirlediği aday bizim açımızdan en uygun aday olacaktır” diye konuştu.
İttifaktan HDP yetkili
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için CHP ile ittifak iddialarını açıklık getiren Demirtaş, şöyle konuştu: “HDP’nin seçimlere gireceği yerlerde HDP yönetimi tümüyle bu ittifak çalışmalarında, seçim çalışmalarında yetkilidir. Dolayısıyla BDP olarak bizim doğrudan söz söylememiz, işleyişimize, aramızdaki ilişkiye de aykırı olur. BDP’nin bir yaklaşımı var. Özellikle Türkiye’nin metropol kentlerinde HDP iyi bir örgütlenme ve çalışmayla büyük bir oy potansiyelini ortaya çıkarabilir. Bu kazanımın başarıya dönüşebilmesi için bazı illerde ve ilçelerde ilkeli ittifaklara açık olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama bu saate kadar HDP ile CHP ya da başka bir parti arasında resmi ya da gayri resmi bir ittifak görüşmesi olduğunu söyleyemeyiz. Tartışmalar oluyor, biz de izliyoruz. HDP zaten eşbaşkanları aracılığıyla ilkeli, şeffaf ve açık ittifak ve işbirliğine kapalı olmadıklarını belirtti. Dolayısıyla bu tür görüşmeler önümüzdeki günlerde olabilir, ihtimal dahilindedir. Bu böyle gizli kapalı kapılar ardında yapılacak işler değil. Olacaksa ilkeler düzeyinde belirlemeler yapılır. Halkın kamuoyunun karşısında çıkılarak, hangi temelde nereler için ittifak yapıldığı halkla paylaşılır.”
DİHA/AMED
AKP organizasyonu
Demirtaş, önceki gün ise CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtladı.
Gündemdeki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Demirtaş, “Erdoğan ve Barzani’nin Amed ziyaretine ilişkin neden net tavır almadınız” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bu ziyaret BDP’nin dahil olduğu bir organizasyon değildi. Kamuoyu beklentisi sonucu programda revizyona gidildi. Kürtler arası tansiyonunun yükselmemesi için olgun davranmaya çalıştık. Hükümet, Kürtler arası gerginliği tırmandırma zemini aradı. Biz buna gelmedik. Barzani’nin gecikmiş buluşması Güney Kürdistan adına bir kazanımdır.”
‘Erdoğan’a güvenmiyoruz’
Türk Başbakan Erdoğan’ın genel af çıkışına ilişkin ise Demirtaş, şu değerlendirmeyi yaptı: “Salı günü Erdoğan bu konuda ‘ben hayalimi söyledim’ dedi. Başbakan’ın işi hayal kurmak değildir. Diyarbakır’da söyledikten sonra grup toplantısında farklı demeç verdi. Söylemini değiştirdi. Bir çok insan Başbakan’a güvenebilir ama biz Erdoğan’a güvenmiyoruz. Diyarbakır’da verilen mesajlar grup toplantısında ete kemiğe bürünse buna saygı duyarız.”
Rojava faktörü
Demirtaş, Amed buluşmasının zamanlamasına ilişkin de şu noktaların altını çizdi: “Türkiye, Kürt ve Kürdistan gerçeğini artık kabul edelim noktasında. Türkiye Kürt gerçeğinden korkmamalı. Bu ziyaretin iki önemli sebebi var. Rojava’da bugün fiili bir durum söz konusu. Türkiye bu duruma tepkili. Kürdistan petrolü de ayrı bir gerçek. Biz Barzani ile ilişki kurulmasına hiç karşı olmadık. Rojava, Türkiye için neden tehdit? İlişki Rojava Kürdistanı ile de kurulabilir. Başbakan biz orada oldu bittiye izin vermeyiz diyor. Orası Türkiye’nin toprak parçası mı? Orası gecekondu mu? Barzani ve Türkiye’nin bu tepkisi Diyarbakır’da buluştu. Başbakan, çözüm süreci yolunda umutları yeşertirken neden Rojava’ya tepki gösteriliyor? Rojava’daki oluşumun içerisinde bir tek Kürt partisi yok. Rojava’da 3 milyon Kürt neden hükümet için tehdit oluşturuyor? KDP dışında oradaki oluşumdan rahatsız olan parti yok.”
‘Özerk Kürdistan ayrılmak değil’
Erdoğan’ın ilk kez Amed’de “Kürdistan” ifadesini kullandığı hatırlatılan Demirtaş, “Türkiye Kürdistanı diye bir şey var mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Tarihsel olarak Kürdistan coğrafyası vardır. Tarihte devletmemiş bir coğrafyadan bahsediyoruz. Tarihsel olarak bir devlete tekabül etmiyor. Başbakan, Mustafa Kemal’a atıf yaptı, Kürdistan mebusları ifadesini örnek gösterdi. O dönem Mustafa Kemal’in ifade ettiği yer Irak mıydı? Kürdistan, Irak’ın kuzeyi değildir. Bunları artık hızlı bir şekilde geçmek lazım. Başbakan’ın Atatürk’ü referans yapması normaldir, çünkü ulusalcılara karşı bir savunmaya geçiyor. Başbakan ‘Kürdistan’ dedi diye biz zil takıp oynayacak değiliz. Özerk Kürdistan ayrılma anlamına gelmez.”
“Kürdistan sözcüğünün üzerine gidecek misiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bu konuda özel bir politikamız yok. Kürdistan’a Kürdistan denmesi Türkiye’de rahatsızlık yaratmamalı. Bunu kaşıyacağız diye bir politikamız olmaz.”
Demirtaş, İsmail Aygün’ün Amed’e gelişine ise şu yorumu yaptı: “Newroz için Türkiye’ye davet edildi. Kendisi gelmek istemedi. Büyük bir hak ozanıdır. Biz öyle kalmasını arzu ederiz. Kendisi de öyle kalmaya özen göstermelidir. Halka mal olmuş bir sanatçıdır. Perwer’in buna dikkat etmesi gerekiyor. Perwer geçmişte ‘Ben Türkiye’ye gelirsem herhangi bir siyasi partinin organizasyonuyla gelmiyeyim, halka mal olmuş ozanım’ diyordu. Ama son gelişi böyle miydi, değil miydi ben yorum yapmayayım.”
